Siyasi analistler ve kadın hakları aktivistleri aktif siyasete veda etmeye hazırlanan, Almanya’nın ilk kadın şansölyesi Angela Merkel’in 16 yıllık iktidarında cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede bazı fırsatların kaçırıldığı görüşünde.
Almanya’nın ilk kadın başbakanı Angela Merkel, liderliğiyle birçok kişi tarafından övüldü ve bazıları tarafından feminist bir simge olarak görüldü.
Associated Press’te yer alan habere göre, Merkel’in 16 yıllık iktidarında cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelede bazı fırsatların kaçırıldığı ifade ediliyor.
Alman kadın hareketinin önemli figürlerinden Alice Schwarzer, “Açık olan bir şey var: Bir kadın, kadınların bunu yapabileceğini gösterdi. Ancak, tek başına bir kadın şansölye özgürleşmeyi sağlamaz,” dedi.
Merkel ile yıllar boyunca bire bir akşam yemeklerinde buluşan Schwarzer, “En tepeye ulaşan ilk kişi o. Fakat saf varlığı dışında kadın politikası için herhangi bir şey yaptı mı? Dürüst olmak gerekirse, çok fazla değil” ifadelerini kullandı.
Schwarzer, Merkel’in Almanya’daki feminist meseleler için daha açık bir şekilde savaşma konusundaki isteksizliğinin bir nedeninin Alman siyasetinin zirvesine çıkma mücadelesi olabileceğini söyledi.
Özellikle siyasi kariyerinin başlarında, “Merkel bir kadın olarak çok fazla tepki gördü. Bunu beklemiyordu, bu yüzden kadın olduğu gerçeğini ana konusu olarak seçmemesinin bir nedeni olabilir” dedi.
Merkel, cinsiyetçilik ve erkeklerin güç oyunları
Merkel’in öncelikle ‘alfa’ erkeklerin uluslararası politikadaki güç oyunlarına alışması gerekiyordu. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, görünüşe göre daha önemli bir telefon görüşmesi yaparken kameraların önünde onu bekletti, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Merkel’in korktuğunu bile bile, dev köpeğini bir toplantıya getirdi. Ve ABD Başkanı George W. Bush, rızasını almadan ona sürpriz bir omuz masajı yaptı. Merkel, daha sonra cinsiyetçiliği ve ‘mansplaining’ denemelerini ustaca ele alışı nedeniyle dünyanın dört bir yanındaki kadınlar tarafından beğenildi. 2017 G20 zirvesinde Rusya Devlet Başkanı ile yaptığı konuşmada gözlerini devirdi.
Merkel’in biyografisini yazan Jacqueline Boysen, “Erkeklerin ortamında kendini göstermeyi, bazen de kadın olmayı kullanmayı öğrendi. Ama kendini hiçbir zaman kadınlar için gerçek bir savaşçı haline getirmedi” diyor.
Boysen, daha önce kadınlar sorumlu devlet bakanı olarak görev yapan Merkel’in fırsat eşitliği politikalarını savunmak ve uygulamak konusunda muğlak bir tavır sergilediğini çünkü erkekler tarafından seçilmek istediğini ifade ediyor.
Strateji vs. kadın hakları
Uzmanlar tüm bunların arkasında Merkel’in taktik arayışının yattığını ifade ediyor: Merkel’in iktidarda kalabilmesi için partisinin desteğine ihtiyacı vardı ve merkez sağ muhafazakarları feminist gündemden kilometrelerce uzaktaydı.
Eski Doğu Almanya’da büyüyen Merkel için, kadınların ve annelerin hala ev dışında çalışması alışılmadık bir durum değildi. Ancak partisinde on yıllardır geleneksel bir aile görüşü hakim: Anne, baba ve çocuklardan oluşan, erkeğin çalışıp para kazandığı, kadının ise evde çocuklarla kaldığı bir aile.
Ancak, iktidardaki koalisyon ortaklarıyla birlikte, Merkel’in 16 yıllık iktidarı sırasında, daha modern bir aile imajına katkıda bulunacak yeni yasalar çıkarıldı: Ebeveyn izni ve ebeveyn mali ödenekleri getirildi, kreşlerin sayısı ülke çapında artırıldı ve genç annelerin doğum izninden sonra işe dönmelerini kolaylaştırmak için düzenleme yapıldı.
Yeşiller Partisi milletvekili Franziska Brantner bir röportajında, bu kadar çok güce ve yetkiye sahip olan ilk kadın başbakanın daha fazlasını yapabileceğini ve yapması gerektiğini söylemişti: “Kadına yönelik şiddete karşı etkili bir mücadele, sığınma evlerinin finansmanı. Ücret eşitsizliği, yönetim kurullarındaki eşitsizlik, aile ve çocuk yoksulluğuyla daha etkin bir şekilde mücadele edebilir. Yapabileceği çok şey var.”
Kadın danışmanlarla çevriliydi
Öte yandan, bu 16 yıllık süreçte Alman hükümetinde her zamankinden daha fazla kadın yüksek makamlarda koltuk sahibi oldu. Savunma Bakanlığı görevini üstlendiler. Merkel’in en yakın danışmanları da her zaman kadındı. Başbakanlıkta dört kadın devlet bakanı yer aldı.
Merkel yurt dışı gezileri sırasında birçok kez kadın ve kız çocuklarının haklarına değindi: Nijer’de bir kadın sığınma evini ziyaret etti, Güney Kore’de kız öğrencileri siyasete katılmaya teşvik etti. Peki bu çabalar yalnızca sembolik miydi? Yeşiller Partisi üyesi Franziska Brantner şöyle diyor: “Onun BM’de, AB düzeyinde veya Almanya’da cinsiyet eşitliği için baskı yaptığını gerçekten görmedim.”
Almanya Merkel’le cinsiyet eşitliğinde hangi noktaya geldi?
Kısa süre öncesine kadar, kendisini feminist olarak tanımlamaktan uzun süre kaçınan Merkel, yıllarca büyük şirketlerin üst yönetimi için cinsiyet eşitliği kotası getirilmesi çağrılarını kulak ardı etti.
Şirketlerin doğal olarak yönetim pozisyonlarına daha fazla kadın getireceğini umuyordu – ki bu olmadı ve sonunda 2020’nin sonlarında yasal bir değişiklik yapılmak zorunda kaldı. Bu yılın başlarında Merkel, bu tür bir ilerleme sağlamanın ne kadar zor bir şey olduğunu idrak ettiğini söyledi. “1990’da siyasete girdiğimde, dürüst olmak gerekirse her şeyin daha kolay olacağını hayal etmiştim.”
Almanya, eşit siyasi temsil söz konusu olduğunda diğer Avrupa ülkelerinin gerisinde kalıyor.
Avrupa Birliği İstatistik Ajansı Eurostat’a göre, 2020’de kadınların parlamentolarda sahip oldukları sandalye oranı Almanya’da %31,4, İsveç’te %49,6, Belçika’da %43.3 ve İspanya’da %42,2’nin altındaydı.
Almanya’da geçen yıl, borsada işlem gören büyük Alman şirketlerindeki üst düzey yöneticilerin yalnızca %14,6’sı kadındı.
Federal İstatistik Ofisi’ne göre, 2020’de kadınlar erkeklerden %18 daha az kazanmasıyla AB’deki en büyük cinsiyetler arası ücret farklarından birine sahip.
Bir rol model
Bonn Üniversitesi’nden siyasi analist Julia Reuschenbach, Merkel’in dolaylı yollarla kadınlara siyasette daha fazla yetki verilmesi için baskı yaptığını söylüyor. “Angela Merkel, şansölye rolünü kadınları desteklemek veya toplumsal cinsiyet eşitliğini için kullanma iddiasıyla görevine başlamadı. Ancak, siyasette diğer kadınları teşvik etmekle çok uğraştı.”
Gazeteci Janina Semenova, Oxana Evdokimova’ya göre, Merkel’in en büyük mirası, bir kadının ülkeyi yönetebileceğini ve pek çok krizden başarıyla çıkarabileceğini göstermesidir. 2018’de Merkel, “Bugün kimse bir kız çocuğuna bakan, hatta şansölye olmak istediğini söylediğinde gülmüyor” dedi. Bugün, Merkel tüm dünyadaki kadınlar için bir rol model.
Görevini bırakmaya günler kala, Merkel toplumsal cinsiyet konularında konuşmakta daha özgür hissediyor, sonuçta, artık bir seçim kazanmak zorunda değil. Kısa süre önce, kamuoyu önünde kendini feminist ilan etti ve ekledi: “Hepimiz feminist olmalıyız.”
Kaynak: Associated Press, DW