Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Esra Mungan, Melih Bulu’nun bir piyon olduğunu söyleyerek, “Geçici olduğu belliydi. Direndik, Melih Bulu gitti ama daha çok işimiz var” dedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nin atanmış rektörü Melih Bulu’yu aylardır protesto eden akademisyenler, bugün de rektörlük binasına sırtını döndü. Akademisyenler, Boğaziçi Üniversitesi iradesinin hiçe sayıldığı bir rektör atamasını kabul etmeyeceklerini ifade ederek, “Üniversitemiz bünyesinde Boğaziçi Üniversitesi’nin etik ilkelerine bağlılığını beyan eden adaylarla yapılacak demokratik bir aday belirleme sürecinin bugün itibariyle başladığını ilan ediyoruz. Kabul etmiyoruz vazgeçmiyoruz” dedi.
Akademisyenlerin açıklamasının ardından Boğaziçili akademisyen Esra Mungan Boğaziçi TV’ye konuştu.
“Bugün burada olmak kadar, mezunlarımız ve öğrencilerimizle hep birlikte bu kazanımın kaydını tutmak çok güzel oldu diyen Mungan, Melih Bulu’nun bir piyon olduğunu söyleyerek, “Geçici olduğu belliydi. Öğrendik ki, bir kere değil, iki kere istifasını talep etmiş. İkinci istifa talebi de bundan bir, bir buçuk ay önce olmuş. Kendisine Külliye’den ‘tersinden asarız’ minvalinde bir cevap verilmiş. Bilmiyoruz, böyle şeyler duyuluyor tabii. Şeffaflığın olmadığı yerlerde çeşitli duyumlar oluyor ama belli ki bu işi bırakmak istemiş. Biliyorsunuz Ocak’ta Alaattin Çakıcı isimli mafya başı el yazısıyla bir mektup yazmıştı Bulu’ya istifa etmemesi için. Direndik, Melih Bulu gitti ama daha çok işimiz var.”
Melih Bulu’nun görevde olduğu 6 aylık zaman zarfındaki icraatlerini değerlendiren Mungan, “Bulu’dan her türlü vahşeti bekliyorduk. Çünkü biz aslında öğrencilere ve öğretim elemanlarına karşı hoyratlığı diğer üniversitelerden hep biliyorduk. Onun için 2012’de Üniversite Dayanışma Platformu kurulmuştu. Türkiye’deki bütün üniversitelerdeki hem öğretim elemanlarına yönelik, hem de öğrenciler ve asistanlara yönelik hak ihlallerin takipçisi olmak için. Dolayısıyla icraatlerin beklenmedik olduğunu söyleyemiyorum. Melih Bulu atandığı zaman da bu bir paket olarak geldi. Ve genellikle öğrenciden başlar. Öğrenciyi korkutma, öğrenciye yönelik bedensel şiddetle başlar” dedi.
“Devran dönecek ve bu fakülteler kapatılacak”
Boğaziçi’nde kurulacak Hukuk Fakültesi’ne öğretim üyesi alımı için ilan çıkılmasına ilişkin nasıl bir süreç beklediklerini de anlatan Mungan, şöyle devam etti:
“Bunların amacı üniversitenin kurullarını kullanarak ve mükerrer oy gibi şark kurnazlıklarıyla oyların dengesini değiştirip ‘senato ve yönetim kurulu şu şu kriterleri geçirmiştir’ demekti. Onun için önceki günlerde çok daha yoğun stres içindeydik. Senato çok başarılı bir şekilde direndi. Dolayısıyla şimdi ne yapacaklar? Şimdi bildiğiniz, tek imzayla, Cumhurbaşkanı’nın kanun hükmünde kararnamesiyle tek adamın imzasıyla karar alınıyor. Bunların hiçbir karşılığı yok. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın imzasıyla fakülteler kurulamaz. Dolayısıyla buraya gelecek her kişi bilecek ki, devran dönecek ve bu fakülteler kapatılacak. Hukuksuz bir biçimde bu fakülte açıldı, üniversitenin prosedürleri işletilmeden kısa yoldan bu süreci yönetecekler. Bunu bir kazanım sayıyorlar. Oysa bu bizim işimize yaradı açıkçası. En azından bu üniversitenin bir imzası olmamış oldu. Biz aynen direnmeye devam edeceğiz. Çünkü biz hep birlikte ilkeler temelinde direndiğimiz için gücümüzü bu ilkelerden alıyoruz.”
“Tek adam rejiminin ne demek olduğunu Türkiye kamuoyu anladı”
YÖK’ün, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü için başvuru ilanı açmasıyla ilgili de yorum yapan Mungan, “Hiç rektörlük ilanına baktınız mı? Türkiye Cumhuriyeti’nden herhangi bir üniversitenin rektörlük ilanı dört maddeden ibaret. 2 sayfalık gülünç bir form dolduruyorsunuz. Özgeçmiş bile 2 sayfa olmaz. Öğrenciler lisansüstü başvurusu yaparken sayfalarca yazıyor. Bu bile olayın ne kadar gülünç olduğunu gösteriyor. Bir diğer konu da, biz çok daha ötesini istiyoruz. Biz mevcut sistemden de hiç memnun değildik. Türkiye kamuoyu bu süreçte ‘tek adam rejiminin’ nasıl bir şey olduğunu çok daha iyi anladığını düşünüyorum. Biz bu rektörlük meselesini kamuoyunun dikkatine getirmeye çalışıyorduk ama kimse kavrayamıyordu. Ama bir kişi, devasa bir yapıya, ister üniversite olsun, ister ülke olsun yönettiği zaman bu felaketler yaşanıyor. Onun için bizim hayalimiz, tek bir kişi değil de, rektörlük ekibinin oluşmasını istiyoruz. Dolayısıyla üniversitenin yönetimine dair yeni bir yasa önerisi var, bir çerçeve metin hazırlandı. Bu Meclis’teki gruplarla da paylaşıldı (randevu vermeyen MHP hariç). Bize şimdi taslak 2. kez geldi. Bunu bütün bölümler olarak inceleyeceğiz. Biz bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz.”
Mungan, “Beni üniversiteye bağlayan siz öğrencilersiniz. Bana bu ülkede umut veren sizlersiniz. Bunu hiç haketmiyorsunuz. Hayatımın anlamını sizden alıyorum. Sizler sayesinde direnmeye devam edebiliyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
Kaynak: Boğaziçi TV