Tenisçi Naomi Osaka kaygısını tetikleyebileceğini söyleyerek basın toplantılarına katılmayı reddettikten sonra Roland Garros’tan çekildi. NYT yazarı Lindsay Crouse’a göre, Osaka, kendi şartlarını belirlemekten geri durmayan ve her geçen gün büyüyen bir kadın sporcu grubunu temsil ediyor.
Lindsay Crouse // New York Times
Naomi Osaka, kaygısını tetikleyebileceğini söyleyerek basın toplantılarına katılmayı reddettikten sonra Pazartesi günü Roland Garros’tan çekildiğinde sadece zihinsel sağlığını korumuyordu. Dünyanın en elit sporlarından birinin egemen çevrelerine mesaj veriyordu: Kontrol edilmeyeceğim.
Bu sert bir darbeydi ve genç, beyaz olmayan bir kadından gelmesi daha da anlamlıydı. Sistem tarihsel olarak sizin arkanızda durmadıysa, onu korumak için neden kendinizi feda edesiniz? Özellikle de onu değiştirme gücünüz varsa.
Kadınlar, erkekler tarafından ve erkekler için tasarlanan spor endüstrilerinde uzun süredir küçük oyuncular olarak işlev görüyor. Bugün tarihin en çok kazanan kadın sporcusu olan 23 yaşındaki Osaka, kendi şartlarını belirleyerek daha mutlu olacakları ve belki de daha iyi performans göstereceklerinden emin olan, gitgide büyüyen bir kadın sporcu grubunun parçası. Ve bunu başarabilecek güce ve etkiye sahipler.
2019’da, şimdi 25 yaşında olan koşucu Mary Cain, Nike’ın ünlü koşu antrenörü Alberto Salazar için yarışarak zihinsel sağlığına zarar vermeye devam etmek yerine, 2017’de sporu birkaç yıllığına bıraktığını ve nasıl bir değişime öncü olduğunu açıklamıştı. Cain, sporcuların bir şirket için çalışmak yerine kâr amacı gütmeyen bir kuruluşun çalışanları olduğu yeni bir tür kadın koşu takımı başlattı.
Cain, Osaka’nın turnuvadan çekilmesinden sonra, “Genç sporcuların kendilerini korumaya başlamasının bir anlamı var” dedi. “Beklentilerimiz değişti.”
Cain şöyle devam etti: “Sporcular korunmadığında, kendilerini koruyan seçimler yapabilmeli. Sana iyi davranmayan bir şirketle çalışmak istemediğini söylemek gibi.”
“Hayır” diyebilen başka sporcular da var. Nisan ayında, 24 yaşındaki Simone Biles, sınırsız bir güce sahip olan Nike’dan Athleta için ayrıldı ve onu “sadece bir atlet olarak değil, aynı zamanda bir birey olarak da destekleyeceklerini” söyledi. Biles’ın bu kararı, madalyalı bir atletizm sporcusu olan Allyson Felix’in 2019’da hamile sporcuları cezalandırdığı için Nike’a meydan okumasından ve Athleta’ya katılmasından sonra geldi. (Nike o zamandan beri politikasını değiştirdi.)
Bu kadınlar, sevdiğimiz işi yapacak kadar şanslı olsak bile, hayır demenin tamah etmekten daha iyi olabileceğini anlayan bir nesli harekete geçiriyor. Benzer bir tavrı Vulture’a, “I May Destroy You” dizisinin telif hakkından yüzde alamayacağı için 1 milyon dolarlık Netflix anlaşmasını reddettiğini açıklayan İngiliz aktör, yazar ve yönetmen Michaela Coel gibi diğer genç ünlülerde gördük. Coel, ABD’deki menajerlerini onu anlaşmaya zorladığı için işten çıkardı ve Hollywood’da menajersiz çalışarak cüretkar bir yol seçti.
Güç dengeleri artık değişti, kamuya mal olmuş kişiler, onların hikayelerini yazan gazeteciler, yayınlar ve iş yaptıkları kurumların konumları yeniden tahsis edildi. Sosyal medya, sporcuların ve diğer ünlülerin aracıları ortadan kaldırarak toplumla doğrudan bir ilişki kurmasını sağladı. Osaka, kararını ve buna yol açan süreci açıklayan bir açıklama yaptığında, bunu kendi iletişim platformlarından yaptı.
Tenis efsanesi Billie Jean King’in Twitter’da yazdığı gibi, “Günümüzde, medya olmasaydı kimse kim olduğumuzu veya ne düşündüğümüzü bilemezdi.” Ama Osaka gibi genç bir oyuncu için, dünyanın onun kim olduğunu ve ne düşündüğünü bilmesi için geleneksel medyaya artık ihtiyacı yok.
Gerçekten de, Osaka’nın telefonunun not defteri uygulamasına yazılmış gibi görünen ifadesi, kariyerinde medyanın en etkili kullanımları arasındaydı.
Yazısında, içe dönüklüğüne ve topluluk önünde konuşma konusundaki rahatsızlığına değindi. “Ben iyi bir konuşmacı değilim ve dünya medyasıyla konuşmadan önce büyük endişe yaşıyorum” diye yazdı. “Gerçekten gergin oluyorum ve her zaman ilgili görünmeye çalışmayı stresli buluyorum.”
Osaka, depresyonunun başlangıç tarihi olarak 2018’deki ABD Açık Tenis Turnuvası’na işaret etti. Onu ödül töreninde izleyen herkes için, o sırada 20 yaşında olan Osaka’nın ne kadar stresli olduğu su götürmez bir gerçekti. Turnuvada, tartışmalı bir final maçında Serena Williams’ı mağlup ettikten sonra, stadyumu inleten yuhalamalara maruz kaldı. Osaka ağlarken kasketini yüzüne çekti ve Williams kolunu ona doladı.
Genç kadın sporcuların profesyonelleştiklerinde karşılaştıkları şeylerden sonra çileden çıkmaları şaşırtıcı olmamalı. Erkeklere ve kadınlara eşit davranılması yasalarca korunan bir Amerikan atletizm sisteminden geliyorlar ama daha sonra hala erkekleri ilk sıraya koyan profesyonel bir spor dünyasıyla karşılaşıyorlar (Osaka, dünyanın en yüksek ücretli kadın sporcusu, evet, ancak önünde 14 erkek sporcu var.)
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.
Çeviri: Eda Doğançay