Kadın ve LGBTİ+ örgüt temsilcileri 19 Haziran mitingini ve İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hayata geçirileceği 1 Temmuz sonrası için ne yapmayı planladıklarını anlatıyor.
Fotoğraf: Murat Bay / Sendika.org
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının hayata geçeceği 1 Temmuz öncesinde, Türkiye’nin pek çok yerinden kadın ve LGBTİ+ örgütleri 19 Haziran’da İstanbul Maltepe’de bir araya geldi.
Miting, Sözleşme’nin geniş toplum kesimleri tarafından içselleştirildiğini ve Sözleşme’den çıkılsa bile uygulamada kalması için kadınların mücadelelerini sürdürmekte kararlı olduklarını göstermek için düzenlendi.
Mitingi düzenleyen kadın ve LGBTİ+ örgüt temsilcileri Sivil Sayfalar’dan Derya Kap’a neden alanda yer aldıklarını ve çekilme kararının hayata geçirileceği 1 Temmuz sonrası için ne yapmayı planladıklarını anlattı.
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Nazan Moroğlu:
“Bir kanunla onaylayan bir insan hakları sözleşmesi olarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının Cumhurbaşkanlığı kararı ile alınmasının hukuksuz olduğunu Danıştay’ın tespit etmesini beliyoruz. İstanbul Barosu olarak ayrıca, bu kararın Anayasa önünde ‘yok’ hükmünde olduğunun tespitini istedik. Danıştay çekilme kararını iptal etmese dahi, kadın hareketi olarak o kadar kararlıyız ki, biz bu Sözleşme’nin her hükmünü Türkiye’de uygulatacağız.
Türkiye’de çok şey gelişti; çekilme kararı bize sadece vakit kaybettiriyor. Bu ülkede toplumsal cinsiyet eşitliğinin hızlı yerleşmesini önlüyor; kadına yönelik şiddeti biraz da olsa körüklüyor. Ancak artık geriye de dönülemez. Bu bir eşitlik ve demokrasi mücadelesi. Kadınlar demokrasi ve demokratik bir Türkiye istiyor.
Her şerde vardır bir hayır: İstanbul Sözlemesi’ni sadece kadın hareketi içinde olanlar bilirken, şimdi bu artık halka mâl oldu. İnsanlar bilinçlendikçe, haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz diyorlar. Demokratikleşme böyle bir sancılı yol zaten.”
Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu:
“Bugün burada sadece kadınlar ve LGBTİ+’lar değil, aslında burada bulunmayan (ama bizi destekleyen) erkekler de var. Bu toplumsal destekle biz, ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ diyoruz. Biz eşitlik talebimizi iletmek için buradayız.
1 Temmuz’dan sonra ne olacağını bilemiyoruz. İktidarın vazgeçmek için zamanı var. Bunun için Danıştay sürecini kullanabilir ve toplumun taleplerine kulak verebilir. Umarım ki bu karardan vazgeçirilir.
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmaması için kadın ve LGBTİ+ örgütleri olarak, çok şey yaptık, yapıyoruz [ve] yapmaya devam edeceğiz. Çıkılsa bile, aslında Sözleşme’nin toplumsal alana mal olduğunu ve içselleştiğini görüyoruz. Bazı belediyeler ve sermaye örgütleri sözleşmeye uyacaklarını deklare ediyor. Ben umutluyum. Kısa vadede ne olacağını bilemiyoruz ama aslolan toplumsal alandaki ısrar ve hak talepleridir.”
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Başkanı Gülseren Onanç:
“Karşı karşıya olduğumuz partiyarkal bir otoriter sistem. Bu sistemle mücadele ederken kadınların mücadelesi çok önemli. Biz kadınlar, yıllardır bu sisteme kafa tutuyoruz. Sözleşme’den çekilme kararına karşı çıkmak, ‘Sözleşme’den vazgeçmiyoruz’ demek bile çok önemli bir başkaldırı ve mesaj. Bu sistemi yeniden yıkmak ve yeniden yeni sistem kurma zamanı.
Buradaki kalabalığa bakınca çok önemli bir dayanışma görüyoruz. HDP ve onun içindeki kadın hareketi Türkiye’de feminist hareketin önemli bir damarıdır. Biz birbirimizi tamamlayan gruplarız. HDP’li kadınlarla dayanışmamız var, Türkiye’de barışı kadınlar olarak birlikte tesis edebileceğimize inanıyoruz.
1 Temmuz’da Sözleşme’den [Türkiye] çıksa bile bu önemli değil; şu dinamizmi koruduğumuz ölçüde, öyle ya da böyle 6284 sayılı yasanın da, İstanbul Sözleşmesi’nin de yeniden bu ülkede uygulanır hale gelmesini sağlayacağız. 1 Temmuz bir milat olmayacak, sadece bir ara noktası olacak. Direnmeye devam…”
Türkiye Gazeteciler Sendikası’ndan Gülfem Karataş:
“Toplumun tüm kesimlerinde ayrışma var; kadınlar arasında da ayrışmaya neden olmaya çalışıyorlar. Kadınlar olarak, öncelikle savunmamız gereken kendi hayatlarımız. Biz cinskırıma maruz kalıyoruz. Buna karşı mücadele geliştirmemiz ve birlik oluşturmamız gerekiyor.
Aslında tam bir birlik olamadığımız için bugün İstanbul Sözleşmesi’nin çekilme kararına itiraz etmek zorunda kalıyor; hala kadın cinayetlerinin haberlere nasıl yansıtılacağın bilemiyoruz. Aslında biz birliği kadınlar olarak da toplum olarak da sağlarsak, kadın cinayetlerini önleyebiliriz. 1 Temmuz sonrası, bugünden farklı olmayacak. Biz mücadeleyi bırakmayacağız. Yüzyıllardır devam eden kadın mücadelesi bundan sonra da devam edecek; biz de bunun parçası olmaya devam edeceğiz.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden Zelal Yalçın:
“Türkiye’nin pek çok yerinden kadınlarla buradayız. Toplumsal muhalefete yapılan saldırılara rağmen, Sözleşme ’ye sahip çıkıldığını burada görüyoruz. Buradaki kararlılığı tüm yetkililerin anlaması ve bu talebe kulaklarını tıkamaması gerekiyor.”