Teması “Kadınların Mirası” olarak belirlenen 25. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri’nin program direktörü Nil Kural’ın festival programından beş film önerisi…
Bu yıl 25. düzenlenen Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 26 Mayıs-5 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek. Program direktörlüğünü Nil Kural’ın üstlendiği festival, Büyülü Fener Kızılay Sineması ve Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde 60’ı aşkın filmin yer aldığı programıyla seyirciyle buluşacak.
Festival programına erişmek, filmler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ve bilet satın almak isteyenlerin 25. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin web sitesi kadinlarinmirasi.com’u ziyaret etmesi yeterli.
Sinema ve sanata erişimi kolaylaştırmak amacıyla bilet fiyatları öğrenciler için 10 lira, tam bilet ise 25 lira olarak belirlendi.
Seçkide kadınların doğadan ve barıştan yana mücadelesini konu alan filmlerin ağırlıkta olduğunu ifade eden festival direktörü Nil Kural, Bant Mag için programdan beş film seçti.
Nil Kural’ın kaleminden:
Rebel Dykes
Siân A. Williams ve Harri Shanahan’ın yönettiği Rebel Dykes, bir grup genç dyke’ın 1980’ler ve 1990’lar Londra’sındaki hikâyesi. Belgesel, tanıştıktan sonra kendi dünyalarını kurup sahip çıkmak için birlikte hareket eden bu kadınların yarattığı kültürel akımın kuir tarihine etkilerini animasyonlar, söyleşiler ve arşiv görüntüleriyle anlatıyor. Rebel Dykes, özgürlük ve kimliğe dayanışmayla sahip çıkmakla ilgili umut ve ilham veren bir film.
Poly Styrene: I Am a Cliché / Poly Styrene: Ben Bir Klişeyim
Bu belgesel, 1970’ler ortası İngilteresi’nin müzik grubu X-Ray Spex’in solisti Poly Styrene’e yakından bakmak için bir fırsat. Riot grrrl ve Afropunk hareketlerinin de ilham kaynağı olan Poly Stryrene’nin kısa süren müzik yaşamının kızı Celeste Bell tarafından anlatıldığı belgesel, şu soruyu da soruyor: “Bu yaratıcı ve yetenekli genç kadın, neden rock müzikte üretmeye daha uzun süre devam etmedi?” Belgeselin verdiği yanıt, cinsiyet politikalarıyla ilgili.
Medusa
Ataerkil düzenin ve günaha girme korkusunun hükmettiği bir dünyada özgür davranan kadınlara karşı mücadele eden bir grup kadın, zamanla içlerindeki isyan duygusunu bastıramaz ve kasabadaki “günahkârların” arasına katılma isteği duymaya başlar. Anita Rocha da Silveira’nın imzasını taşıyan Brezilya yapımı film; korku ve gerilim türlerinin kalıplarını kullanan pop bir estetik eşliğinde, eğlenceli bir seyir deneyimini, 8 Mart yürüyüşleri atmosferiyle sonlandırıyor.
Taming the Garden / Bahçe İşleri
Gürcistan’ın eski devlet başkanının ülkedeki yüzlerce yıllık ağaçları kendi bahçesine taşıma ısrarının peşine düşen, İsviçre – Gürcistan yapımı, Salome Jashi’nin imzasını taşıyan bu yaratıcı belgesel; tahakküm ve doğaya hükmetme üzerine çok önemli cümleleri sessizce kuruyor. Jashi, köklerinden sökülen ve bahçe süsüne dönüşen asırlık ağaçlar ve onlardan kurtulduğuna önce sevinen sonra arkalarından ağlayan insanlara ekofeminist bir gözle bakıyor. Sonuç, sinema dili açısından büyüleyici bir film ve belgesel sinema içinde bir zirve.
The Island / Ada
Romanya sinemasını gerçekçi yaklaşımıyla tanıyanları, usta Romen animatör Anca Damian’ın “ada”sına alalım. Robinson Crusoe efsanesi üzerine Damian’ın kendi tanımıyla “Küçük Prens ile Monty Python” arasında bir yerden bakan film, 2022 Rotterdam Film Festivali’nde izleyiciyle buluşmuş, çılgın bir müzikal animasyon. Damian, bu yaratıcı filminde dünyanın en iyi bilinen hikâyelerinden birini yaratıcılık, sürrealizm ve absürtlüğü kullanarak ters düz ediyor.
Kaynak: Bantmag