2017’den bu yana dördüncü kez yayınlanan 2023/24 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi’nde Türkiye bu 177 ülke arasında 99. sırada yer aldı. Orta ve Doğu Avrupa, Orta Asya Doğu ülkeleri arasında sınıflandırılan Türkiye, eğitim ve toplumsal güvenlik kategorilerinde ise bölgesel düzeyde son sırada.

Dünyanın dört bir yanında, sağlık krizleri, şiddetli çatışmalar, siyasi huzursuzluk ve iklim değişikliği ekonomik zorlukları artırmış, sosyal altyapıları tahrip etmiş ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini büyüttü. Kadın haklarının ilerletilmesi, tüm insani kalkınma ve refahın merkezinde yer alırken, daha barışçıl bir dünya tasavvuru, inşası ve güçlendirilmesi için hayati önem taşıyor.
2017’den bu yana dördüncü kez yayınlanan 2023/24 Kadın, Barış ve Güvenlik Endeksi, 177 ülkeyi kadınların kadının statüsü açısından puanladı.
Sonuçlar, dünya genelinde kadınların statüsündeki ciddi eşitsizliklerin altını çiziyor. WPS Endeksi bir bütün olarak bize kadınların barış ve güvenliğine ilişkin evrensel bir vizyonun desteklenmesi ve sürdürülmesinde tam kapsayıcılık, adalet ve güvenliğin temel önemde olduğunu hatırlatıyor.
Türkiye bu endekste 177 ülke arasında 99. sırada yer alıyor. Orta ve Doğu Avrupa, Orta Asya Doğu ülkeleri arasında sınıflandırılan Türkiye, eğitim ve toplumsal güvenlik kategorilerinde ise bu ülkeler arasında son sırada.
Bu yılki Endeks’te yer alan 5 önemli bulgu şöyle:
1) Danimarka, listenin son sırasındaki Afganistan’ın üç katından daha fazla puan alarak bu yıl birinci sırada yer alıyor. Bölgesel ve ülke grubu düzeyinde, Gelişmiş Ülkeler ile Orta ve Doğu Avrupa ve Orta Asya ortalama olarak en iyi performansı gösteriyor. Listenin en altındaki sekiz ülke Sahra Altı Afrika’dan. Çatışma ve istikrarsızlık toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini şiddetlendirmekte, listenin en son sıralarındaki on bir ülke ‘Kırılgan Devletler’ olarak sınıflandırılmaktadır. 2017’deki ilk WPS Endeksi’nden bu yana Afganistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DRC), Irak, Suriye ve Yemen en alt sıralarda yer alan ülkeler arasında kalmaya devam etmiştir.
Bölgeler arasında en büyük farklılık Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da (MENA) görülmekte olup BAE 22. sırada, Yemen ise 176. sırada yer almaktadır. Bu gruptaki ülkeler adalet boyutunda nispeten daha kötü bir performans sergilemekte ve genellikle kadınlar için eşitlikçi, destekleyici yasal çerçeveler sağlamakta ve inşa etmekte zorlanmaktadır. Genel olarak MENA, dünyadaki en yüksek yasal ayrımcılık ve adalete erişim seviyelerinin yanı sıra en düşük kadın istihdamı ve siyasi temsil oranlarına sahip.
2) WPS Endeksi, ülkeleri küresel kalkınma, iklim değişikliğine hazırlık, dayanıklılık ve barış açısından sıralayan diğer bazı endekslerle güçlü bir korelasyona sahip. Örneğin, 2023 Endeksi, Barış Fonu’nun Devlet Dayanıklılık Endeksi ile paralel sonuçlara sahip, bu da kadınların refah içinde olduğu ülkelerde çatışma veya kriz riskinin daha düşük olduğunu gösteriyor. WPS Endeksi ayrıca ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerine yanıt vermeye hazır olup olmadıklarını ölçen Notre Dame Küresel Adaptasyon Girişimi (ND-GAIN) Endeksi ile de güçlü bir paralellik içinde. Bulgular, kadınların iyi durumda olduğu ülkelerin çevresel tehditlere karşı daha az savunmasız olma ve iklim çözümlerine öncelik vermeye daha fazla odaklanma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu paralellikler, kadınların çatışma ve krizlerin ele alınması ve üstesinden gelinmesinde merkezi figürler olması gerektiği ve kadınların barış ve güvenliği için çağrıda bulunmanın daha geniş toplumların güçlendirilmesinde kritik önem taşıdığını gösteriyor.
3) Ülke sınırları içerisinde, birçok ülkenin kadınların statüsüne ilişkin göstergeleri farklılık gösteriyor. Örneğin, Vietnam güvenlik boyutunda küresel olarak ilk 25 ülke arasında yer alırken, adalet boyutunda son 25’e düşüyor. Bu gözlemler kadın haklarının karmaşıklığına işaret ederken, bize ülkelerdeki ilerlemenin ne tek tip ne de doğrusal olduğunu hatırlatıyor. Endeksin çok boyutlu çerçevesi, politika yapıcılara, kapsayıcılık, adalet ve güvenlik durumlarını hem ayrı ayrı hem de birlikte anlamak suretiyle kadınların hangi noktalarda özel dezavantajlarla karşı karşıya olduğunu tespit etmeleri için bir temel sağlıyor.
4) Kadınlara yönelik siyasi şiddet dünya genelinde giderek artıyor ve kadınların siyasete katılımını ve kadın liderliğini engelliyor. Kadın siyasetçiler, gazeteciler, aktivistler ve siviller hem kişiliklerine hem de karakterlerine yönelik saldırı tehditleriyle karşı karşıya kalıyor, bu da demokratik gerilemeyi ve ulusal güvenliğe yönelik tehditleri destekliyor. Siyasi şiddet biçimleri, cinsel ve cinsel olmayan saldırılar da dahil olmak üzere fiziksel şiddetten, önde gelen kadınların seslerini duyurduğu platformları zayıflatmak veya susturmak için dijital saldırılar ve yalan haber kampanyaları şeklinde kendini gösteren teknoloji destekli toplumsal cinsiyete dayalı şiddete kadar uzanıyor.
Siyasi şiddetin kadınlara, barışa ve güvenliğe yönelik tehdidini yansıtan bu yılki Endeks’te, güvenlik boyutunda yeni bir gösterge yer alıyor: ‘Kadını Hedef Alan Siyasi Şiddet’ (PVTW). Veriler 2022 yılında Meksika, Brezilya, Nijerya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Myanmar’ın en fazla PVTW olayına sahip ülkeler olduğunu ortaya koyuyor. Bölgesel düzeyde ise ‘Kırılgan Devletler’ 1.320 olayla en yüksek PVTW olay sayısını gösterirken, bunu Latin Amerika ve Karayipler (1.212 ile) ve Sahra Altı Afrika (924 ile) takip etti.
5) Bu yıl Endeks’in üçüncü bölümü, çatışmaların yaşandığı ülkelerdeki kadınların deneyimlerine dikkat çekiyor ve Kolombiya ve Etiyopya’ya ilişkin analizleri derinlemesine inceliyor. 2022’nin, 1994’ten bu yana silahlı çatışmalardan kaynaklanan ölümler açısından en ölümcül yıl olduğunun altını çizen bölüm, genel olarak siyasi ve sosyal istikrarsızlığın kadın haklarının kötüleşmesi üzerindeki etkilerine odaklanıyor.
Bulgular, en alt sıralarda yer alan 20 ülkenin tamamının 2021 ve 2022 yılları arasında silahlı çatışma yaşadığını gösteriyor. Bunların çoğunda, kadın nüfusunun yarısından fazlası çatışma olaylarına 50 kilometre mesafede yaşıyor. Dünya genelinde ise yaklaşık 600 milyon kadın silahlı çatışmalara yakın bir mesafede. Bölgesel ve grup düzeyindeki farklılıklar belirgin olup, risk altındaki kadınların oranı Gelişmiş Ülkelerde yüzde birden az, ‘Kırılgan Devletler’de ise yüzde 61 düzeyinde.
Endeksin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.