İnternette ‘Son Meşale’ adıyla bir hareket başlatan Afgan kız kardeşler, Taliban yönetiminin kadınlar üzerinde uyguladığı baskılara karşı çıkmak adına burkaları ile şarkı söyleyerek direniyorlar.
“Ağzım zehirle doluyken nasıl baldan bahsedebilirim? Yazık ki ağzım zalim bir yumrukla parçalandı… Bir gün bu kafesi kıracağız. Bu tecritten kurtulun ve neşeyle hep birlikte şarkı söyleyin.”

Afganistan’da iki kız kardeş, Taliban yönetiminin kadınlar üzerinde uyguladığı baskılara karşı çıkmak adına yaşamlarını tehlikeye atarak burkaları ile şarkı söylüyor.
İki kız kardeş, Taliban’ın 1996 yılında iktidarı ele geçirdiği dönemde gerçekleşen gösterilerde kaleme alınan ve ülke genelinde büyük ölçüde tanınan Nadia Anjuman’ın bir şiirini besteleyip şarkı olarak söyleyerek eylemlerini başlattı.
İki kız kardeş tarafından şarkı haline getirilen bu şiirde şu dizeler yer alıyor: “Ağzım zehirle doluyken nasıl baldan bahsedebilirim? Yazık ki ağzım zalim bir yumrukla parçalandı… Bir gün bu kafesi kıracağız. Bu tecritten kurtulun ve neşeyle hep birlikte şarkı söyleyin.”
Şarkıların ana temasını ülkedeki kadınların günlük yaşamlarına getirilen boğucu sınırlamalar, aktivistlerin hapsedilmesi ve insan hakları ihlalleri oluşturuyor.
Ancak Taliban’ın koyduğu kurallar gereği müzisyenler tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya.
“Son Meşale” adıyla şarkı söyleme eylemi başlatan Afgan kardeşler, şarkıya başlamadan önce sosyal medya üzerinden yaptıkları kısa açıklamada, “Şarkı söyleyeceğiz ama bu bizim hayatımıza mal olabilir” diyerek içinde bulundukları durumu özetliyor.
“Kadınlar görebildiğimiz son umut ışığıydı”
Güvenlik gerekçesiyle Shaqayeq takma adını kullanan kız kardeşlerden biri, “Kadınlar görebildiğimiz son umut ışığıydı. Bu yüzden kendimize ‘Son Meşale’ adını vermeye karar verdik. Hiçbir yere gidemeyeceğimizi düşünerek evden gizli bir protesto başlatmayı kararlaştırdık. Taliban yönetimi ele geçirmeden önce biz tek bir şiiri bile yazmamıştık. Taliban’ın baskıları bizi buna zorladı” ifadesini kullanıyor.
‘Mashal’ takma adını kullanan kızkardeşlerden diğeri ise burkayı “hareketli bir kafese” benzeterek, bu giysi için “Binlerce kadın ve kız çocuğunun hayallerini gömen bir mezarlık” diyor.