Dinlenme uçurumu, kadınların toplumsal baskılar ve beklentiler nedeniyle erkeklerden daha az uyumasına ve bunun da kadınların odak noktasını çok ihtiyaç duydukları ‘dinlenme’ ediminden uzaklaştırmasına işaret ediyor. Peki kadınlar neden daha az uyuyor ve bunun önüne geçmek için ne yapmalı?

Geçtiğimiz ay, İngiltere merkezli Stylist dergisi “dinlenme uçurumu” hakkında bir makale yayınladı. Dinlenme uçurumu, kadınların toplumsal baskılar ve beklentiler nedeniyle erkeklerden daha az uyumasına ve bunun da kadınların odak noktasını çok ihtiyaç duydukları ‘dinlenme’ ediminden uzaklaştırmasına işaret ediyor.
Araştırmalar, kadınların genel olarak daha fazla uyku sorunu yaşama eğiliminde olduğunu söylüyor. Ayrıca hamilelik, perimenopoz ve menopoz dönemlerinde sıcak basması ya da mide bulantısı gibi hormonlarla ilgili sorunlarla da uğraşmak zorunda kalıyorlar ve bu da uykuyu daha da bozuyor.
Tüm bunlar, kadınların ihtiyaç duydukları yedi ila dokuz saatlik uykuyu alamadıkları zorlu bir döngü yaratıyor.
Kadınlar kendilerinden önce başkalarıyla ilgilenmeye şartlandırılıyor
Psikoterapist Tasha Bailey, “Toplumsal olarak, [dinlenme uçurumunun] kadınların kendilerine dinlenmek için izin vermemelerinin pek çok farklı nedeni var” diyor.
“Bence kadınlar olarak, insanları memnun etmeye programlandık. Çocukken, genellikle verici olduğumuz, empati ve işbirliği gösterdiğimiz için takdir görürüz.”
Psikolog LaWanda Hill de benzer bir düşünceyi dile getirerek kadınların genellikle “en azından yakın ailelerinin refahından sorumlu olduklarına” inanarak büyüdüklerini söylüyor.
Diğer taraftan, kadınların iddialı olmaları ya da kendilerine odaklanmaları kötü bir şey olarak görülüyor. Bailey, “Bence bu, birçok kadının kendi dinlenme ihtiyacını göz ardı etmesine ve çalışmaya devam etmesine, kendini zorlamasına ve sonunda tükenmesine neden oluyor” diyor.
Bu durum özellikle anneler için geçerli
Çocuk sahibi olan kadınlar için ebeveynlik ek bir katman oluşturuyor. Birçok erkek çocuklarına bakma konusunda her zamankinden daha çok işbirliğine açık olsa da, nesiller boyu süregelen koşullanma birçok insana hala kadınların ana bakıcı olması gerektiğini öğretti.
Hill, bu sorumluluğun “bir anda geri alınmayacağını… sosyalleşmenin çocuklukta başladığını, bu nedenle de uzun süre boyunca bu işten öncelikle bizim sorumlu olduğumuza inanacak şekilde sosyalleştirildiğimizi” söylüyor.
Üretkenlik takıntılı bir dünyada yaşıyoruz
“‘Koşuşturma kültürü’ terimini seviyorum çünkü bence hepimizin içinde yaşadığı şey bu. Sadece çalışıyoruz, acele ediyoruz, üretken olmaya çalışıyoruz ve her şeyi doğru yapmaya çalışıyoruz,” diyor psikoterapist Meredith Van Ness. “Herkes yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışıyor ama ‘En iyisi ne zaman yeterince iyi olur?”
Hedef noktası sürekli hareket eder ve sonuç olarak, elinizden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak hızla yorucu hale gelebilir. Örneğin, en iyi anne ve bakıcı olmaya çalışıyorsanız, muhtemelen her etkinliğe katılıyor veya geceleri çocuklarınıza uzun hikayeler okuyorsunuzdur. Ancak bu, tükenene kadar devam edebilecek bir döngü.
Anne olmayanlar için bu, kendinize sakin bir hafta sonunu hak ettiğinizi söylemek ama suçluluk duygusunun sizi ele geçirmesine izin verip, dinlenmek yerine evinizi, arabanızı ve garajınızı temizlemeye yönelmek anlamına gelebilir.
Üretkenlik takıntısı, ışıklar sönmeden önce uzun bir yapılacaklar listesini bitirmeniz gerektiğini düşünüyorsanız, muhtemelen yatma saatinizi ertelemenize neden olacaktır.
Van Ness, “Üretken olma konusunda üzerimizde çok fazla baskı varmış gibi hissediyoruz ve toplumumuzun bize dayattığı gibi öz bakım ve dinlenme bu denklemin bir parçası değil” dedi.
İş de önemli bir rol oynuyor
Ofis ortamlarında kadınlar kendilerini kanıtlamak için genellikle iki kat daha fazla çalışıyor. Hill, bu durumun siyah kadınlar, diğer beyaz olmayan kadınlar ve LGBTI+ topluluğu üyeleri için daha da zorlayıcı söylüyor. İş yerinde artan bu baskı, zihinsel ve fiziksel stresin yanı sıra kaygıya da yol açabiliyor.
“Ve anksiyete genellikle kadınların uyuması ya da dinlenmesi gereken zamanda ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, toplumda kadın olmanın getirdiği stres nedeniyle uykuları bölünüyor.”
Günlük iş stresi 100 yıl önce çoğu kadının karşılaştığı bir şey değildi, çünkü çoğu kadın ev dışında çalışmıyordu. Bailey, “Açıkçası, artık kadınların çalıştığı modern bir dünyadayız … ama yine de aile evini idare etme ve aile uyumunu sürdürme beklentisi omuzlarında, yine de tam zamanlı bir işte çalışıyorlar” dedi. Kısacası beklentiler, 40 saatlik çalışma haftası gerçeğini karşılayacak şekilde esnemedi.
Bununla başa çıkmak için gün içinde molalar vermek ve sınırlar belirlemek faydalı olabilir
Uyku pazarlık konusu değildir. Gün boyunca dinlenmek de bu şekilde değerlendirilebilir. Van Ness, dinlenmenin insanlar için farklı anlamlara gelebileceğini belirtiyor.
Van Ness, “Bu uykudan farklı bir kategori… Buna farkındalık da diyebiliriz ya da bunu iyi oluş anları olarak da ele alabiliriz” dedi.
“Muhtemelen buna istediğiniz her şeyi diyebilirsiniz ama bence bu, gün boyunca duygusal ve zihinsel olarak dinlenmek… birkaç derin nefes almak ve sadece ‘Tamam, nasılım? Kendimi kontrol edeceğim’ demek.”
Dinlenmenin de tek bir doğru yolu yoktur. Bedeninizin sesini dinleyebilir ve uygun gördüğünüz rahatlama tekniğini uygulayabilirsiniz. Bu meditasyon, yürüyüşe çıkmak, doğada vakit geçirmek, nefes çalışması yapmak ya da bir arkadaşınızı aramak olabilir. Vücudunuzun neye ihtiyacı olduğunu dinledikten sonra sadece kendinizi daha iyi hissetmekle kalmayacak, aynı zamanda yapılması gereken işleri bitirmeye de daha hazır olacaksınız.
Uykunun bir ödül değil, gereklilik olduğunu bilin
İnsanların dinlenmeye, bir görevi tamamlandığında alacağı bir ödül olarak bakması yaygındır, ancak bu yanlış bir bakış açısıdır.
Bailey, “Dinlenmek temel insani ihtiyacımızdır, günlük yaşamımızda yapmamız gerekenleri yapmak için dinlenmiş ve enerjik hissetmemiz gerekir” dedi.
“Eğer dinlenmezsek, ister fiziksel dinlenme olsun ister duygusal dinlenme… sonunda kendimizi tükenmiş, küskün hissederiz, ve hoşnutsuz hissederiz.”
Yeterince uyumanın sayısız faydası vardır: Kalp sağlığınız için iyidir, kanser ve bunama riskini azaltabilir ve zihinsel sağlığınız için de iyidir.
Başka bir deyişle, toplum kadınların uykuyu yeterince almasını zorlaştırsa bile, uykunuzu eksik etmeyin.
Kaynak: Huffington Post
Orijinali Huffington Post’ta yer alan yazı kısaltılarak Türkçeleştirilmiştir.