ABD bundan iki hafta önce ABD Yüksek Mahkemesi’nin bozduğu ‘Roe v. Wade’ kararıyla sarsılırken, bu kararın sadece ABD değil tüm dünyadaki kadınların kendi bedenleri üzerindeki haklarını etkileyecek. Kadın hakları örgütleri ABD’deki bu kararın diğer ülkelere de sirayet edebileceği konusunda uyarıyor.
Türkiye’den ABD’ye göçen kadınlar son 15 gündür çokça tartışılan olayları ve kararın etkilerini Hürriyet’ten Gizem Çoşkunarda’ya değerlendirdi.

ABD bundan iki hafta önce ABD Yüksek Mahkemesi’nin bozduğu ‘Roe v. Wade’ kararıyla sarsılırken, bu kararın sadece ABD değil tüm dünyadaki kadınların kendi bedenleri üzerindeki haklarını etkileyecek. Kadın hakları örgütleri ABD’deki bu kararın diğer ülkelere de sirayet edebileceği konusunda uyarıyor.
Türkiye’den ABD’ye göçen kadınlar son 15 gündür çokça tartışılan olayları ve kararın etkilerini Hürriyet’ten Gizem Çoşkunarda’ya değerlendirdi.
Helen Bükülmez, avukat, Lexington/Kentucky
“Öncelikle Amerika’da Juris Doctor eğitimi almış, 12 yıldır yasal hizmet veren Amerikan Avukat kimliğimle yasal bilgi vermek isterim: Tek tek baktığımızda ABD anayasasında ‘kürtaj hakkı’ diye bir madde yok. 1973’te kabul edilen Roe v. Wade kararı, Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin kadınlara ABD Anayasası’nın 14’üncü maddesi gereği eşitlik ve özgürlük tanıdığını, bunun hamilelikte kürtajı seçebilmeyi de kapsadığını, ayrıca bu özgürlüğün federal yasayla korunması gerektiğini belirtiyordu.
Kürtaj hakkı tam bir hak değildi. 49 yıldır yürürlükte olup kadına kürtajı seçme özgürlüğü veren bu yasaya rağmen hangi kürtaj kliniğine giderseniz gidin, kapısının önünde size saldırmak için bekleyen, size bağıran, küfreden ya da sizin kendinizi değersiz hissetmenize sebep olan insanlarla karşılaşabilirsiniz. Eyaletlerin çoğunda öncelikle hamileliğin ne kadar ilerlediği, 15 hafta olup olmadığı, bebeğin kalp atışının oluşup oluşmadığı sorgulanırdı. Yine aynı eyaletlerde, kürtaj hakkı varken bile hamile kadın kürtaj olmadan önce bir sağlık profesyoneliyle görüşmek zorundaydı. Oturup “Acaba bu kürtajı olmasam mı” sorusunu düşünmesi gerekiyordu. Kendisine birçok imkânlar sunuluyor, hatta “Bebeğini doğurup çocuğu olmayan bir aileye evlat olarak verebilirsin” teklifi bile yapılıyordu. Tüm bu süreçler kadınlar için çok zor, korkutucu ve moral bozucuydu. Ama en azından federal hakkı olduğu için tüm bu sorgulamalardan sonra eğer hâlâ kürtaj olmak istiyorsa bunu yapabiliyordu.
Artık böyle bir federal hak da yok. En azından karar bozulana ya da kongreyle senatonun üçte ikisi bunu bozacak bir anayasa değişikliği yapana kadar.
Kaliforniya, Oregon ve Illinois gibi mavi eyaletlerde kürtaj hakkı eyalet tarafından korunurken Kentucky, Ohio, Virginia ve Mississippi gibi tutucu ve kırmızı dediğimiz eyaletlerde kürtaj yasayla yasaklanmış oluyor. Bazı kesimler bunu doğru buluyor. Bunun birçok sebebi var ama birkaçına örnek vermek gerekirse; muhafazakâr Hristiyanlar kadının özgürlüğünün kısıtlanmasından yana. Erkeğin üreme faaliyetlerine hiçbir şekilde karışmayan hatta onları yüreklendiren bu kesim, kadının hamile kalması ve doğurması gibi tüm detayları dini kullanarak kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bir yandan da birçok siyasetçi, daha muhafazakâr olmaya başlayan toplumdan oy alabilmek için kürtaj meselesi üzerinden dikkat dağıtıyor. Açlık ve işsizlik sorunu, devletin sunduğu bir sağlık sigortası olmaması, çiftçilerin problemleri veya işçilerin ödemeleri gibi çözümü zengin şirketlere olumsuz sonuçlar getirecek konuları konuşmaktansa kürtaj mevzusunu ısıtıp ısıtıp halka sunuyorlar. Dinine düşkün ama fikirleri bilgiye dayanmayan halk da bu oyunlara kanıyor.
Hiçbir kadın kürtaj gibi ciddi bir karar almak, vücudunun kesilip içinden bebeğinin alınmasına şahit olmak veya bu durumun bedensel, zihinsel, duygusal ya da toplumsal sonuçlarıyla baş başa kalmak istemez. Hiçbir baba ya da anne genç kızını kestirmek için doktora götürmek istemez. Ama buna mecbur kaldığını hissettiğinde kadının güvenli, tecrübeli, temiz sağlık hizmeti alma hakkı çok önemli. Bu sadece ve sadece kadın, ailesi ve doktoru tarafından öznel olarak verilmesi gereken bir karar. Siyasi, politik bir merci olan eyalet hükûmetinin karar verebilmesi son derece utandırıcı. Ayrıca bu yasak kürtaja olan ihtiyacı ortadan kaldırmayacak veya kürtajın engellenmesine yardımcı olmayacak. Talep her zaman arzı doğuracak ve kürtaj maalesef yasa dışı ve güvensiz şekillerde, merdiven altında devam edecek.
Toplumda her iki taraf da fikirlerine sarılmaya devam ediyor. Bazı dinci kadınlar bu kararı alkışlıyor çünkü 31 eyaletin bazılarında kürtaj yaptırmak yasak ve diğerlerinde de olması bekleniyor. Geriye kalan -mavi renkle tanımlanan- eyaletlerdeyse bu konunun gündeme gelmesi dahi beklenmiyor. Tabii muhafazakârların asıl istediği tüm eyaletlerde yasağın uygulanması ki bu halk savaşına bile sebep olabilir. Ama fikri ne olursa olsun kadınların çoğunluğu şu soruları soruyor: “ABD’de doğru dürüst bir sağlık sigortası sistemi yok. Doğurmak zorunda bırakılacak kadınların ve dünyaya gelen çocuklarının bakım ve sağlık hizmeti bedellerini kim ödeyecek? Ailesinden destek göremeyen, işsiz, tecavüze uğramış, akıl ya da fiziksel sağlığı yerinde olmayan, kendine bile bakamayan kadınlar ne yapacak? Annenin istemediği ama doğurmak zorunda kaldığı, daha sonra da ilgilenemediği bebeklere ne olacak?”
‘Türkiye kadın hareketi de bu karara tepki göstermiştir’
Fatma Aytaç, Kırmızı Biber Derneği Kurucusu, West New York/New Jersey
Kürtaj yasağının sadece buradaki kadınları değil, aynı zamanda bütün dünya kadınlarını etkileyeceğini düşünüyorum. Tabii ki çocukları da etkileyecek. ABD bu konuda kötü örnek oluyor. Dünyadaki muhafazakâr siyasetçiler, otoriter, totaliter rejimler bunu kendilerine dayanak yapabilirler.
ABD’de kürtajın yasaklanma ihtimali basına sızınca kadın örgütleri 15 Mayıs’ta ülke çapında büyük bir eylem düzenledi. Milyonlarca kadın kararı protesto etmek için alanlara çıktı. New York’ta Brooklyn Köprüsü’ndeki eyleme onbinlerce kadın katıldı. Yasak kararıyla yapılmaya çalışılan; kadınların haklarını yok saymak, onları eşit yurttaşlar olarak kabul etmemektir. Erkek egemen sistemin kadınların bedeni üzerinde dayatmasıdır. Biz de ‘kadınları ikinci sınıf yurttaşlar olarak göremezsiniz’ diyoruz. Dünya kadınları dayanışma içinde kürtaj hakkı için mücadele edecektir. Türkiye kadın hareketi topyekûn bu dayanışmanın içindedir ve karara tepki göstermiştir.
‘Sağlık konusunda da olumsuz yönleri olacak’
Suna Kabadayı, imaj ve iletişim danışmanı, San Diego/Kaliforniya
“Yaşadığım eyalet uygulamaya dahil değil. Burada gündeme gelmesini de beklemiyorum ama diğer eyaletlerde alınan kararlara tepkiler yoğun. Kadınlar öfkeli ve üzgün.
Bir de şu var: ABD sosyal bir devlet değil, doğumdan çocuk bakımına her şey için ciddi harcamalar söz konusu. Doğum izni çok kısa, okul öncesi eğitim ve bakım çok pahalı. Kürtaj kararıyla birlikte bu konulara da halkın gösterdiği tepkiler çoğaldı.
ABD’de alınan kararın uluslararası sağlık alanında da olumsuz yönleri olacağını düşünüyorum. ABD’den küresel sağlık fonu alan herhangi bir uluslararası kurum-kuruluş; danışmanlık veya eğitim programlarının bir parçası olarak bile kürtajdan söz edemeyecek. Kararın siyasi tarafı dışında bu da ciddi bir sorun.”