Siyasi sürece tanıklık etmek ve daha iyi bir gelecek inşa etmek için Afganistan’da kalmayı seçen kadın hakları savunucusu Mahbouba Seraj, Afgan kadınların hayal kırıklıklarına rağmen nasıl mücadele ettiklerini ve umudu ayakta tuttuklarını anlatıyor.

Benim adım Mahbuba Seraj. 74 yaşındayım. Bir aktivist ve kadın hakları savunucusuyum ve Afganistan’da yaşıyorum. Tarih okumuş biri olarak son 12 aydır ülkeme ve insanlarına neler olduğuna tanık olmak ve daha iyi ve hepimize ait bir Afganistan için çalışmak üzere burada kalmayı seçtim.
15 Ağustos 2021’de Afganistan’daki ofisimdeydim. Olay anından itibaren her şeye şahit oldum. İlk geceler ve günler özellikle korkunçtu. Afganistan’da bir kaos yaşanıyordu—insanlar bir yerlere koşturuyor, ofisler kapanıyordu. Her şey gözümün önünde gerçekleşiyordu. 20 yıldır çabaladığımız demokrasi 24 saat içinde çöktü. Aklımdaki ilk düşünce Afgan kadınlara ne olacağıydı. Ne yapacaktık? 15 Ağustos, Afgan kadınların insandan sayılmadığı, kadın haklarına artık hiçbir yerde yer olmadığını bildiğimiz bir gündü.
1978’de hayatımda bir kez ülkemi terk etmek zorunda kaldım. Gençtim, enerjim vardı ve Afganistan’da kalmak istiyordum ama iktidara gelenler yüzünden ayrılmak zorunda kaldım. Bu sefer farklıydı. Afganistan’dan ayrılmanın, kız kardeşlerimden ayrılmanın, sevdiğim ve değer verdiğim herkesi bırakmanın zamanı olmadığını hissettim. Başka bir şeyleri olmadığını biliyordum. Varlığımın onlara güç vereceğini düşündüm, bu yüzden kalmaya karar verdim Bu kez mülteci olmamaya karar verdim.
Hayatımda her zaman yaşananlara tanıklık etmek istedim. Afganistan’a dair birçok tarihi dönemeç gözlerimin önünde gerçekleşti. 74 yaşındayım, güzelliği ve felaketleri, başarıları ve yıkımı ve aradaki her şeyi gördüm. Kalmak ve herkese, tarihteki her şey gibi bunun da geçeceğini hatırlatmak istedim.
Afgan kadınların hayatı 180 derece değişti. 20 yıldır emek verdiğimiz demokrasinin yok olduğunu gördükçe, Afgan kadınlar olarak kazanımlarımızın da yok olduğunu gördüm. Afganistan’ın kadınları var olurken -toplumun bir parçası olarak, çalışarak, hayatın her alanında doktorlar, yargıçlar, hemşireler, mühendisler, ofisleri yöneten kadınlar olarak- artık hiçbir şeyleri yok. Sahip oldukları her şey, liseye gitmek gibi en temel hakları bile ellerinden alındı. Bana göre bu, var olmamızı istemediklerinin bir göstergesi. Erkek kardeşlerimiz bize yardım etmiyor; yalnız bırakıldık ve olan şu ki, soyumuz tükeniyor.
Afgan kadınları, dünyanın en becerikli ve güçlü kadınları arasındadır, dayanıklıdırlar. Ancak çok ilerleme kaydedildi ve her seferinde sıfırdan başlamamız gerekiyor – ve bu bizi kesinlikle öldürüyor. Ama yapmamız gerekeni yapmalıyız ve yapacağız. Basitçe var olmamızı istememeleri, duracağımız anlamına gelmez, çünkü biz varız ve buradayız. Elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ve bizim yanımızda duran bir dünyamız var – dünya bizden vazgeçmedi. Yardım alıyoruz: UN Women, örneğin Kabil’de bir merkez işletmem için beni destekliyor. Afgan kadın diasporası yardım ediyor; dünyanın her yerinden kadın arkadaşlarımız yardım ediyor.
Açıklığa kavuşturmak istediğim bir nokta var: Afgan kadınların başına gelenler herkesin başına gelebilir. olabilir. Roe v. Wade, kadınların kendi bedenleri üzerindeki haklarını ellerinden alarak, elde etmesi yıllarca süren kazanımı yok etti. Birçok yerde kadınların hakları ellerinden alınıyor ve dikkatli olmazsak bu tüm dünyadaki kadınların başına gelecek.
Afganistan’daki her kadın olağanüstü bir şey yapıyor – sadece hayatta kalarak, sadece ailelerine bakarak ve belki bir gün her şeyin onlar için iyi olacağına dair umutlarını koruyarak. Her biri beni çok etkiliyor. Ülkede kalanlar ve ülke dışında kalpleri kırılanlar, inşa ettikleri her şey, uğruna savaştığımız günden güne yok olurken göz yaşı dökenler…
Dünya bize Afganistan’ın kadınları olarak bakmalı, bir yerlerde yaşam süren ikinci sınıf vatandaşlar olarak değil. Bizler çok fazla yanlışın yapıldığı bir ülkenin kadınlarıyız. Dünya bizi tanıyor. Son 20 yıldır dünyaya kim olduğumuzu kanıtladık. Ülkede kalanların tekrar ayağa kalkması için yardım edin. Artık Afganistan’da yaşayamayanlara, ayakta kalabilmesi ülke dışına çıkması için edin. Dünya bize çok az yardım edebildiğini düşünmemeli – arkamızda, yanımızda durun ve neler yapabileceğimizi görün.
Umut bizleriz. Afganistan’ı bir arada tutan güç biziz. Haydi şimdi tüm varlığımızla, yüreğimizle, aklımızla bunu başaralım. Dünya bize gerçekten hak ettiğimiz saygıyı göstermeli. Elimizi uzatıyoruz ve sizden bize yardım etmenizi istiyoruz.
Dünyanın karanlık ve kötü yerlere gittiği, güneşin bir daha asla doğmayacağını düşündüğümüz zamanlar oldu. Ama hiçbir şey sonsuza kadar sürmez – tüm kalbimle inandığım felsefe bu. Umutluyum, olmak zorundayım. Daha iyi bir Afganistan için, halkın söz sahibi olduğu bir Afganistan için, hepimiz için çok umudum var.
Bir gün burada olmayacağım, ama dünyanın dört bir yanındaki genç cesur kadınların hikayemi anlatmalarını ve gelecek yüzyıllar boyunca benim yaptığım gibi konuşan kadınlar yetiştirmelerini umuyorum.
Yazının orijinali UN Women’ın internet sitesinde yayınlanmıştır.