Afganistan’da kadınlar, hem can güvenlikleri hem de Taliban ile eski ‘karanlık günlere’ geri dönüleceğine dair derin bir endişe içinde. Afganistan’da aynı endişeleri paylaşan bir öğrenci kadın geleceğiyle ilgili korkularını paylaşıyor.
“Ey dünya, burada ne olduğu umurunda mı? Senin için önemli miyiz? Bizi görüyor musun?”
Çeviren: Eda Doğançay
Afganistan’da kadınlar, hem can güvenlikleri hem de Taliban ile eski ‘karanlık günlere’ geri dönüleceğine dair derin bir endişe içinde. Afganistan’da aynı endişeleri paylaşan bir öğrenci kadın geleceğiyle ilgili korkularını paylaşıyor.
Afgan kadın öğrencinin BBC’de yayımlanan mesajı:
“Ülkenin çöküşünün, cumhurbaşkanının ülkeyi terk edişinin ve Taliban’ın bir kez daha iktidara gelişinin yedinci günü.
Geride bırakıldık…
Korku tüm bedenimi ele geçirdi ve günler geçtikçe umudun içimden nasıl kaybolduğunu hissedebiliyorum. Yerini hayal kırıklığı doldurdu. Tek görebildiğim karanlık, belirsizlik ve pek de parlak olmayan bir gelecek.
Kesinlikle öldürüleceğim. Bunu söylemek için nedenlerim var.
Korktuğunuz kişiler ülkeyi işgal edince böyle oluyor.
Sonu olmayan, puslu bir havada uzun bir yolda olduğunuzu hayal edin; tek başınıza.
Hayatımda başka hiçbir kadının tahammül edemeyeceği pek çok engele tanık oldum. Onların üstesinden gelmeyi başarabilirdim, ama bu…
Ey dünya, burada ne olduğu umurunda mı? Senin için önemli miyiz? Bizi görüyor musun?
Dinleyenler için, umursayanlar için yazıyorum bunu.
Burada acı çekiyoruz, geride bırakılıyoruz.
Korkuyla yaşamak ölümden daha iyi değildir. Bu daha da kötü.
Bizi duyuyorsanız, bize yardım edin. Hayatta kalmamıza yardım edin ve bir kez daha ışığa inanın ve sesinizi yükseltin, hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde.
Ülkemizi geri istiyoruz. Halkımızın istedikleri gibi, hak ettikleri şekilde yaşamasını istiyoruz.
Ülkelerinize savaşı durdurmalarını söyleyin – savaş çirkindir, kirli bir yüzü vardır, kazananı yoktur. Kalp, savaşa, sonuçlarına katlanamayacak kadar küçük…
Biz savaşın meyvesiyiz, bazı genç kızlar belirsizlikler içinde boğuluyor, korku içinde, şüpheler içinde… Hayatta kalmamıza yardım edecek birini arıyorlar. Ailelerimize bakıp hiçbir şey yapamadığımız için ağlıyoruz.
Gökyüzüne bakıp ona soruyoruz: Bizi görüyor musun, bize yardım edecek misin? Küçük de olsa bir umut olabilir mi?
Ey dünya, ey dünyanın öteki tarafında yaşayan insanlar, şanslısınız! Yaşadığınız hayatı kıskanıyorum.
Bir de bize bak. Çok büyük hayalleri olan bendim, başkalarına yardım etmeyi hayal ediyordum ve şimdi yardım arayan benim.
Bu bir savaş. Hiç şunu diyebilecek miyiz? Başardık? Başarabildik? Başarabileceğiz?”