
İllüstrasyon: Ben Hickey
“Aşk var mı bu aralar?” diye sordum bir kadın arkadaşıma.
“Yok” dedi.
Geçenlerde yaşadığı bir flörtleşecek kişi arama deneyimini anlattı. Bir akşam, kadın arkadaşları ile içki muhabbetinde, kendinden daha genç bir kadının bir flört aplikasyonundan söz ettiğini ve hemen oracıkta bir rumuz ile onun için bir profil oluşturduktan sonra yaşadığı 48 saati anlattı. Aplikasyona girdiğinde gördüğü profillerden tanıdığı erkekler görünce ilkin çekinmiş. Erkekler arasında evli erkekler olduğunu hatta kiminin arkadaşlarının eşi olduğunu görmüş. Bir profil takıntılı olarak aplikasyonun sağladığı arayüz üzerinden telefon ile aramaya başlayınca aplikasyonu telefondan silip bu işi kökten bitirmiş.
Günümüzde flört işi ne kadar zorlaştı diye düşündüm.
Atlantik’te yayınlanan bir yazı Flörtleşmeden Vazgeçenler başlığı taşıyordu.
Faith Hill tarafından yazılan yazı “Bekar olmak zor olabilir ama aşkı aramak daha da zor olabilir” diyerek başlıyor.
Şöyle devam ediyor;
“Flört Aplikasyonları günümüzün flört kültürünü ele geçirmiş durumda. Birini bulmak, bazen binlerce seçenek arasında kaydırma yapmayı, mesaj atmayı, buluşma ayarlamayı—ve sonra tekrar tekrar yapmayı gerektiriyor. Bu sadece zamanınızı değil, aynı zamanda enerjinizi, motivasyonunuzu ve iyimserliğinizi de tüketiyor. Bu yüzden bazı insanlar aramayı durduruyor “
Yazar makaleyi yazarken artık ilişki aramaktan vazgeçen altı kadın ile konuşmuş. Gözlemi hepsinin hala bir ilişki istediği yönünde ve bu ilişki doğal olarak gelişirse reddetmezler, ama heyecan ve hayal kırıklığı arasında o kadar çok gidip gelmişler ki denemeyi bırakmışlar.
İdeal Kişiyi Bulamayacağını Düşünmenin Acısı
“Flört etmeyi bırakmak, sadece uygulamaları silmek veya tanıdıklara ya da rastgele yabancılara çıkma teklif etmemek veya teklifi kabul etmemekten daha öte başka bir şeye de yol açabiliyor; İlişki aramayı bırakanlar yaşamları boyunca aradıkları ideal ilişkiyi asla bulamayacaklarını da düşünmeye başlıyor. İnsanların bu olasılıkla yüzleşmesi acı verici olabiliyor. Ama aynı zamanda, tatmin edici bir hayatın ne olduğunu kendi şartlarına göre yeniden tanımlamalarına yardımcı olabilir.
Aşkı Aramak Bitmeyen Bir Yük
Geçmiş yıllarda, uygulamalar bir partnerle tanışmanın en yaygın yolu haline gelmeden önce, insanlar genellikle arkadaşları, tanıdıkları veya iş arkadaşlarıyla birlikte olurdu. Flört etme ve etmeme arasındaki ayrım bu kadar keskin değildi. Ancak şimdi, aşkı aramak bitmek bilmeyen bir yük gibi hissedilebiliyor.
Bir Erkekle ya da Erkeğe İhtiyaç Olmadan: Bekar Kadınlar Hayatlarının Kontrolünü Ele Alıyor kitabının yazarı Karen Gail Lewis “herkes için biri olmayabilir” diyor
Yaşamın temel taşlarını sorgulamak
Büyürken, çoğumuz hayalimizdeki işi kapamayacağımızı ya da ünlü olmayacağımızı biliyoruz. Ama bir ilişki, bir aile, birlikte bir hayat kuracak bir yer—birçoğumuz bu şeyleri anlamlı bir yaşamın yapı taşları olarak görüyoruz. Bu yapıların doğuştan hak edilmediğini kabul etmek zor olabilir. Bunlar olmadan, kendinizi bir yerde sıkışmış hissedebilirsiniz: bir şeyi, birini bekliyor gibi.
Kim bilir belki “aşk için ölmeli aşk o zaman aşk” diyen Sezen’e de yıllar sonra “belki de aşk lazım değildir” şarkısını yazdıran da bu hayal kırıklıkları olmuştur.
Sezen
Belki de aşk lazım değildir
Sıcacık bir el yeter
Kimse ölmez aşktan maşktan
Öyle gelir, öyle gelir
Sezen’i anlıyorum ama ona katılmıyorum.
Ben gerçek aşkın bir kadının yaşamında en az bir kez (daha fazla olur mu bilmiyorum) yaşaması gereken bir duygu olduğuna inanıyorum. Aşk için ölmeden, yaşayarak ve coşarak yaşanan bir aşk.
Ama araya bir aplikasyon sokmadan, gerçek, samimi insanlarda ararsak, gerçek aşkı bulma olasılığımız olur diye düşünüyorum. Konuşarak, bir idealin peşinde birlikte giderek, ortak bir gelecek düşünerek aramalıyız aşkı. Kendimizi birine beğendirme endişesi duymadan, en özgün ve özgür halimizle bize aşık olacak, bizim de ona aşık olacağımız kişiler vardır mutlaka bu koca dünyada.
Aşkı bulmuş isek çok şanslıyız, bulmamışsak dünyanın sonu değil elbet, yazarın dediği gibi herkes için biri olmayabilir. O kişiyi sürekli beklemek de gerekmez. Yaşamın anlamını çok farklı şekilde bulmak da mümkün. Ama yine de belli olmaz , Eros’un okunun kimi nerde ve ne zaman bulacağı belli olmaz.