Gazeteci Mehveş Evin, Kocaeli’nde AKP’li Derince Belediyesi’nin, Kürt sanatçı Aynur Doğan’ın konserini iptal etmesi üzerine yazdı:
“Kürdü, Kürtçeyi hatırlatan her şey, bir tehdit sayılıyor. Kürtçe, gürül gürül akan kadın sesi, kendi haksızlığını, suçluluğunu hatırlattığı için o sesi susturmak istiyorlar.”

Mehveş Evin / Kısadalga
Aynur Doğan’ın konserini yasaklar, sorsan “ırkçı değilim” der… Ne de olsa ırkçılık, Batı’ya mahsustur…
Sünni Türkler hep mağdurdur, asıl onlara düşmanlık, ayrımcılık yapılır, tersi söz konusu bile değildir.
Bakın Türkiye’de Ermenisi, Yahudisi, Kürdü, Alevisi, inananı inanmayanı, hep birlikte kardeşçe, ne şahane yaşıyor!
Zaten AKMHP Türkiyesi’nin ne kadar demokratik ve de özgürlükçü olduğunun kanıtı, TRT’nin Kürtçe kanalı değil midir? Daha ne olsundur?
Bir konser veya etkinlik iptal edilmişse illa bir açıklaması vardır. Bir numaralı bahane, ‘terörödür’. Olmadı başka bahane bulunur.
Bu yüzden Kocaeli’nin Derince Belediyesi, konser biletleri 40 gündür satışta olmasına rağmen Aynur Doğan konserinin “uygun olmadığı”na karar verebilir.
Peki “uygun”un ölçütü nedir?
Normal şartlarda ancak belli kural ve kanunlar çerçevesinde cevap verilebilir.
Fakat ne şartlar normal, ne de alınan kararlar kanuna, kurala uygun.
Bu yüzden sinsi taktiklere başvurulur:
Kürtçe müziği açıkça yasaklayamıyoruz, ama Kürtçe müziğin kamusal alanda icra edilememesi, duyulmaması için elimizden geleni ardımıza koymayacağız.
Hattâ Kürtlerin kendi düğünlerinde çalmasına bile izin vermeyeceğiz. İşte böyle böyle, Kürtçeyi yavaş yavaş sileceğiz…
Kürtçeye açık ve örtülü sansür
Aynur Doğan, 11 yıl önce İKSV Caz festivalinde, Açık Hava’da ırkçı bir provokasyonla karşılaşmıştı.
Buika, La Shica ve Sandra Carrasco ile birlikte sahne alan sanatçı, Kürtçe söylerken yuhlamalar ve sahneye fırlatılan cisimler yüzünden sahneden inmek zorunda kaldı.
Ahmet Kaya’ya 1999’da yapılanları hatırlatan bu utanç verici hadise, 2011 Türkiyesi’nde yaşandı.
Doğan, geçen yıllarda dünya çapında bir müzisyen olduğunu kanıtladı, işine baktı.
Norveç’ten Almanya’ya, Londra’dan ABD’ye en saygın orkestralarla, sanatçılarla birlikte, en seçkin salonlarda konserler veriyor. En son İstanbul’da, Volkswagen Arena’yı tıka basa doldurdu.
Ama Kocaeli’nin Derince’sinde “uygun” bulunmadı! 11 yıl önce olduğu gibi bugün de bir avuç ırkçının müdahalesi yüzünden.
11 yıl önce, seyircinin arasına karışan birkaç densizin zihniyeti, artık yerelden merkeze, her yeri teslim almaya kararlı.
Doğan yalnız değil. Sokak müzisyenlerinden tutun opera sanatçılarına, Kürtçe söyleyen her sanatçıya açık veya örtülü sansür uygulanıyor.
Dünyaca ünlü soprano Pervin Chakar da repertuarlarında Kürtçe eserler olduğu için salon bulamadıklarını sosyal medyada açıkladı.
Bu nasıl bir eziklik, nasıl bir korkudur? Kürtçe şarkılarla ülke mi bölünecek?
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.