Hasta ve yaşlı bakım hizmeti veren 37 ülkeden 3 binden fazla bakım emekçisiyle yapılan ankete göre, yüzde 52’si temel ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlilikte dahi ücret alamazken, yüzde 31’inin salgın süresince koruyucu ekipmana yeterli erişimi olmadı.

UNI Küresel Sendikalar Birliği (UNI Global Union) “Başkalarının Hayatta Kalabilmesi İçin Kendi Yaşamlarını Riske Atanlar” başlıklı saha araştırmasının raporunu yayımladı.
Dünyanın dört bir yanında hasta ve yaşlı bakım emekçilerinin maruz kaldıkları koşulların ve yaşadıkları sorunların derlendiği çalışma, alanında bir ilk olma özelliği taşıyor.
150 ülkede toplam 20 milyon işçinin örgütlü olduğu UNI Küresel Sendikalar Birliğinin 4 Şubat ile 5 Mart 2021 tarihleri arasında gerçekleştirdiği saha çalışmasına Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika ve Okyanusya’da bulunan 37 ülkeden 3 binden fazla bakım emekçisi katıldı.
Kadınİşçi Gazetesi’nden Serap Güre’nin haberine göre, anketin ortaya çıkardığı hikâyeler ve istatistikler, tüm dünyada bakım emekçilerinin içinde bulunduğu durumun kritikliğini gözler önüne seriyor. İşçiler en çok personel sıkıntısı, düşük ücret ve kötü iş güvenliği koşullarından yakınıyor. Personel eksikliğinin yüksek nitelikli bakım hizmeti vermelerini zorlaştırdığını söyleyenlerin oranı yüzde 73. Ve yarısından fazlası (yüzde 52), maaşlarının kendilerine makul bir yaşam standardı sağlamadığını; barınma, yiyecek ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını ifade ediyor.
Yüzde 31’i koruyucu ekipmana sahip değil
Ankete katılanların yarısı, bir iş arkadaşının COVID-19’a yakalandığını, bunların yüzde 8’i, bir iş arkadaşının virüs nedeniyle öldüğünü kaydediyor. İş arkadaşlarına virüs bulaşanların dörtte üçünden fazlası (yüzde 77) huzurevi çalışanı.
Hastaların kişisel eşyalarına çok yakın çalıştıkları için, bakım çalışanları sıradan zamanlarda bile maske, eldiven ve el dezenfektanına ihtiyaç duyuyor. Buna karşın işçilerin yüzde 31’i, pandemide ihtiyaç duydukları KKD’ye her zaman erişemediklerini belirtiyor. Salgından en çok etkilenen ülkelerdeki bakım çalışanlarının ise yüzde 41’i hâlâ yeterli KKD’ye sahip değil.
Sözlü ve fiziksel şiddet
Ankete katılan birçok işçi, hastaların aileleri ve yabancılar tarafından kendilerine yönelen sözlü taciz ve hatta fiziksel saldırganlıktan ötürü yaşadıkları derin korku ve hayal kırıklıklarını dile getiriyor. İşçilerin yüzde 14’ü fiziksel veya sözlü saldırıya maruz kaldığını belirtiyor.
İşçilerin yüzde 65’i ise kaygı, korku ve diğer ruh sağlığı sorunlarıyla başa çıkma konusunda işverenlerinden destek görmememiş.
Yüzde 29’u güvende hissetmiyor
UNICARE’ın anketinde öne çıkan diğer bulgular ise şöyle:
- Ücretler, özel sektörde çalışan bakım işçileri için kamu sektöründe çalışanlara göre yüzde 17 daha fazla endişe kaynağıydı.
- Bakım çalışanlarının üçte biri (yüzde 33), koronavirüs test sonuçlarını beklerken maaş almadığını söyledi. Neredeyse her dört işçiden biri hastalandığında ücretli izin alamadığını bildirdi.
- Katılımcıların yüzde 29’u işte kendilerini güvende hissetmediklerini dile getirdi ve bu oran huzurevi çalışanları arasında neredeyse yüzde 31’e yükseldi.
- İşçilerin yüzde 38’i işverenlerinin kendilerini korumak için uygun adımları atmadığını söyledi.
- Çalışanların neredeyse yüzde 84’ü koronavirüs testine erişimlerinin olduğunu söyledi. Yüzde 90’ı testlere ücretsiz erişebildiğini kaydetti.
- Sonuç: ne yapmalı?
UNICARE tüm yetkililere bir an önce şu önlemleri alma çağrısında bulunuyor:
- Tüm bakım çalışanlarının uygun KKD’ye, COVID-19 aşılarına, ücretsiz ve sık COVID-19 testine sahip olduğundan emin olun.
- Huzurevlerinde daha yüksek personel-asistan oranlarıyla güvenli personel düzeyleri belirleyin ve daha fazla tam zamanlı işler sağlayarak geçici işçilere bağımlılığı en aza indirin.
- Tüm bakım çalışanları için hiçbir ücret ödemeden ücretli izin ve kaliteli tıbbi bakım sağlayın.
- İşyerinde hem psikolojik risk faktörleri için önleyici tedbirler uygulayın hem de ruh sağlığı hizmetlerine ücretsiz erişim sağlayın.
- Bakımevlerinde, hastanelerde ve evde bakım görevlerindeki tüm işçiler için yaşanabilir ücretler garanti edin.
- Bakım evlerinde katı bulaşıcı hastalık protokolleri oluşturun ve uygulayın.
- COVID-19’u uzun süreli bakım sektöründe bir meslek hastalığı olarak kabul edin.
- İşçiler arasında koronavirüs enfeksiyonlarını, hastaneye yatışları ve ölümleri ulusal düzeyde izlemek için sağlam izleme sistemleri oluşturun ve uygulayın. İdeal olarak, veriler genel olarak uluslararası düzeyde karşılaştırılabilir olmalı.
- Yönetimle birlikte tüm bu sorunları ele almak için sendika iş sağlığı ve güvenliği komiteleri oluşturun veya kullanın.
- En önemlisi, sendikalar ve toplu pazarlık yoluyla işçilerin işyerinde karar almada söz hakkı olmasını sağlayın.
Kaynak: Kadınİşçi, Evrensel