Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICFJ) ve Sheffield Üniversitesi ortaklığında geliştirilen bir araştırma, sosyal medyada kadın gazetecilere yönelik şiddetin kadın cinayetlerine yol açtığı ve basın özgürlüğü için en önemli tehditlerden biri olduğunu ortaya koyuyor.

Gamze Düşmez
15 ülkede 1000’den fazla kadın gazeteciyle görüşen akademisyenler, ankete katılan gazetecilerin büyük çoğunluğunun çevrimiçi taciz ve tehditlere maruz kaldığını ortaya koydu.
Akademisyenler sosyal medya şirketlerini, kadınlara karşı nefreti tetikleyen algoritmaları gözden geçirmeye ve toplumsal cinsiyete dayalı çevrimiçi şiddet faillerini de platformdan çıkarmaya ve cezalandırmaya çağırdı.
“The Chilling” başlıklı raporun yazarları, hükümetlerin yanı sıra medya endüstrisi ve dev teknoloji şirketlerini “kadın gazetecilere yönelik bir çevrimiçi şiddet krizi” olarak nitelendirdikleri olguyla başa çıkmak için daha fazlasını yapmaya çağırdı.
Raporda, dünya çapında hızla artan çevrimiçi şiddetle baş etmeye çalışan kadın gazetecilerin karşılaştığı zorluklara da ışık tutuluyor.
Cadwalladr 10 binden fazla taciz olayının hedefi olmuş
Ankete katılanlar arasında, milyonlarca Facebook kullanıcısına ait kişisel verilerin İngiliz danışmanlık firması Cambridge Analytica tarafından büyük ölçüde siyasi reklam amacıyla nasıl gizlice toplandığını ifşa eden ödüllü Guardian ve Observer gazetelerinin araştırmacı gazetecisi Carole Cadwalladr da yer aldı.
Raporu hazırlayanlar yaptıkları incelemeler sonucunda, Cadwalladr’ın Aralık 2019 ile Ocak 2021 arasında 10.400 ayrı taciz olayının hedefi olduğunu ortaya koydu.
Raporda istismarın son derece cinsiyetçi olduğu ve gazeteciyi hem kişisel hem de profesyonel düzeyde “aşağılamak, küçük düşürmek ve itibarını zedelemek” için tasarlandığı tespit edildi.
Cadwalladr araştırmacılara, “birkaç yüz yıl önce kazığa bağlanarak nasıl yakılmış olabileceğini” ve kendisinin nasıl “bir ulusal kum torbası” haline geldiğini anlattı.
Uluslararası Gazeteciler Merkezi (ICFJ) ve Sheffield Üniversitesi tarafından yapılan araştırmaya dayanan raporda ayrıca, çevrimiçi-çevrimdışı şiddetin gidişatının haritası çıkarılıyor ve dijital taciz ve tehditlerin nasıl çevrimdışı saldırılara yol açtığı gösteriliyor.
“Kadınlara yönelik şiddet kriz noktasında”
Araştırmanın İngiltere ayağında yer alan kıdemli araştırmacı Prof. Kalina Bontcheva da şunları söyledi: “Raporumuz, şu anda kadın gazetecilere yönelik şiddetin seviyesinde bir kriz noktasında olduğumuzu ortaya koydu. Araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu çevrimiçi şiddete maruz kalmış, bu nedenle İngiltere’deki yasa yapıcıların toplumda bu kadar önemli iş yapanların hayatlarını korumak için acilen harekete geçmeleri gerekiyor.”
Bontcheva, çevrimiçi güvenlik yasasının acilen geçirilmesi çağrısını yaparken, raporda bir dizi başka tavsiyelere de yer verildi.
Araştırmanın İngiltere ayağında, kadın gazetecilere yönelik çevrimiçi şiddetin sıklıkla Brexit’i çevreleyen konular gibi kutuplaştırıcı siyasi tartışmalarla ilişkili olduğu ve Kovid pandemisinin kadın gazetecilerin durumunu daha da kötüleştirdiği öne sürüldü.
Kadın gazetecilerin dörtte üçü çevrimiçi şiddete uğruyor
Rapora göre, ankete katılan kadın gazetecilerin yaklaşık dörtte üçü işleri çevrimiçi şiddete maruz kaldığını ifade ederken, işleri sırasında ölüm tehditleri de dahil fiziksel şiddet tehdidine maruz bırakılanların oranı yüzde 25. Ve bunların yüzde 13’ü şiddet tehditlerini, çocuklar ve bebekler de dahil olmak üzere kendilerine yakın olanlara yönelik şeklinde tanımladı.
Kadınların yüzde 48’i çevrimiçi platformlarda taciz edildiklerini belirtti. Yüzde 13’ü çocuklar ve bebekler de dahil olmak üzere kendilerine yakın olanlara yönelik tehditler aldı.