Kürtaj hakkı için mücadele veren sivil toplum örgütleri ve aktivistler ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’e desteğinin hareketi böldüğünü söylüyorlar.
Bu bölünme, Filistinlileri destekleyenlerin daha büyük üreme hakları grupları tarafından dışlanmış hissetmelerine ve Kasım ayında Biden’a oy verip veremeyeceklerini sorgulamalarına neden oluyor.

Joe Biden ve Kamala Harris, 2024’ün ilk kampanya etkinliği olan Roe v. Wade’in 51. yıldönümünü Ocak ayı sonunda kutladı. Kuzey Virginia’da düzenlenen “Roe’yu Geri Getirin” mitingi, Biden/Harris ikilisinin yeniden seçim kampanyasında kürtaj haklarını merkeze alacaklarını açıkça ortaya koydu. Salon, Başkan’ın destekçileri ve Planned Parenthood, National Organization for Women ve Reproductive Freedom for All gibi onu destekleyen ulusal üreme hakları örgütlerinin liderleriyle doluydu.
Biden’ın konuşmasının başında birkaç protestocu sözünü keserek İsrail’in ABD desteğiyle Gazze’de 28.000’den fazla Filistinlinin ölümüne neden olan ve bir anne ve üreme sağlığı krizine yol açan askeri operasyonuna karşı ateşkes çağrısında bulundu.
Güvenlik güçleri “İsrail Gazze’de her saatte bir iki anneyi öldürüyor!” “Ateşkes hemen şimdi!” “Soykırıma son verin!” diye bağıran ve ateşkes talep eden protestoculara mücadele ederken Başkan’ın konuşması birçok kez kesildi. Yüzlerce Biden destekçisi alkış tutarak ve “Dört yıl daha!” sloganları atarak protestocuları bastırmaya çalıştı.
Bu olay, ABD’de üreme sağlığının geleceğini belirleyecek bir seçim yılında üreme hakları hareketinde büyüyen çatlağın bir örneği.
‘Kimse bağlantı kurmuyor’
Biden, kürtaj haklarını kampanyasının temel direklerinden biri haline getirmesine rağmen, bu konuyu konuşmakta isteksiz davrandığı için eleştiriliyor. Konu kürtaj bakımı olduğunda, üreme adaleti için çalışan pek çok kişi Biden’ın ‘ilgisiz’ bir savunucu olduğuna inanıyor.
Şimdi ise Biden yönetiminin İsrail’e yaptığı yardımlarla Gazze’deki anne ve üreme sağlığı krizine katkıda bulunmasından derin endişe duyuluyor.
Kürtaj konusunda Biden yönetimiyle görüşen bir aktivist HuffPost’a “Kimse Gazze’de büyük bir üreme soykırımı yaşandığı ve bizim de bunu finanse ettiğimiz bağlantısını kurmuyor ve Biden’ı destekleyen büyük üreme hakları örgütleri sanki böyle bir şey yokmuş gibi davranıyor” dedi.
HuffPost’un konuştuğu, aralarında Planned Parenthood çalışanları, hukuk uzmanları, hemşire ebeler, kürtaj fonu çalışanların da olduğu isimler Biden’ın İsrail’e desteğinin hareketi böldüğünü söylüyorlar. Bu bölünme, Filistinlileri destekleyenlerin daha büyük üreme hakları grupları tarafından dışlanmış hissetmelerine ve Kasım ayında Biden’a oy verip veremeyeceklerini sorgulamalarına neden oluyor.
Çoğu, kürtaja erişimin kritik önemde olmasına rağmen, bunun ne zaman ve nasıl çocuk sahibi olunacağını seçme hakkı ve bu çocuğu güvenli bir ortamda büyütme hakkını da içeren daha geniş bir üreme adaleti çerçevesinin bir parçası olduğunu vurguluyor.
“Kendimizi kullanılmış hissediyoruz”
Biden’ın kürtaj erişimine verdiği gönülsüz destek, pek çok çalışanın yönetimden soğumasına yol açmıştı. Bazıları Biden’ın göçmenlik konusundaki politik duruşunun da Kasım ayında ona oy vermeme kararlarına katkıda bulunduğunu söyledi. Herkes Gazze’nin bardağı taşıran son damla olduğunda ise hemfikir.
Fakat diğer seçenek de bir o kadar korkutucu onlar için. İkinci bir Trump başkanlığı kürtaj erişimi meselesinin çok daha kötüye gitmesine neden olacak. Ancak çalışanlarını nadiren dinleyen ve göreve geldikten sonra kürtaj hakları konusundaki vaatlerini yerine getirmeyen Demokratlar için kampanya yürütmekten de yorulmuşlar.
Bir Planned Parenthood çalışanı, “Biden yönetimi, başkanlık kampanyasını kazanmak için kürtaja erişim meselesini kullanıyor ve Filistin’de katkıda bulunduğu üreme adaleti krizi varken bu büyük bir sorun,” diyor.
“Hareketimizde şu anda pek çok sendika çalışanının bahsettiği gibi büyük bir bölünme var. Kendimizi kullanılmış hissediyoruz; terk edilmiş hissediyoruz.”
Kaynak: Huffington Post