Gülseren Onanç
“Önlüğüm üzerimden soyuldu, gelinlik giydirildi ve ben çocuk gelin oldum. Babam beni şiddetle, döverek, zorla evlendirdi. Karşıydım, okuyup polis olmak istiyordum ve içimde uhde kaldı. Mahallemi çok seviyorum. Hizmeti çok seviyorum. Okuldan alındığım için bir okuma aşkı içimde kaldı ve artık hiçbir insanın, hiçbir kız çocuğunun özellikle okuldan alınmaması için yemin ettim” diyor Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Muradiye Mahallesi’nde iki dönemdir muhtarlık yapan Dilek Demir. Dilek göreve gelince ilk iş olarak muhtarlığın duvarına dilek-şikayet kutusu asıyor. Diyarbakır’ın tek kadın muhtarı olan Dileğin “Dilek Kutusu” mahallelinin konuşulamayan sorunlarının küçük pusulalara yazıldığı bir sır kutusuna oluveriyor. Kutunun tek anahtarı Dilek’in cebinde. O açıyor o kapıyor kutuyu. Çocuk gelin olmak coğrafyanın kaderi. Gelin yapılmak istenen küçük kızlar Dilek kutusuna yardım mesajları bırakıyorlar gizlice. Dilek Yemin etmiş bir kere, “Dilek anneler çoğalmasın” diye mücadele etmeye. “Bu kutuyla 40 genç kızımızın hayatını uçurumdan kurtardık. Şu anda çoğu okulunu bitirmiş, çoğu meslek sahibi. Gerçekten bu kutunun çok faydası oldu. Bunu gördük, 40’a yakın kız çocuğunu evlilik masasından çevirdik” diyor Dilek Demir.
Ve ekliyor: “Bu rakam sadece kendi mahallemde gerçekleşenler. Tabii ki tek başına hiçbir şey olmaz. Gittiğimiz tüm mercilerin yardımlarıyla oldu bunlar. Kapıma gelenin ya ilacı yoktur ya bezi yoktur ya çocuğunun maması yoktur ya aşı yoktur ya da işi yoktur. Gücüm yettiği kadar yapıyorum. Tabii ki bir muhtarım sonuçta. Yanıma geldikleri zaman sıkıntıları tamamen hallolmuş gözüyle bakıyorlar.”
Dilek Demir bir kadının siyasete aktif olarak var olduğunda toplumu nasıl değiştirebildiğini gösteren şahane bir örnek. Sorun üreten, çatışma yaratan, gücün ve güçlünün yanında patriyarkal sistemin erkek siyasetçilerinin tersine çözüm üreten, mağdurun yanında patriyarkaya kafa tutan bir hizmet emekçisi.
Cumhuriyetin kuruluşu döneminde kadınlara oy hakkı ve siyasi haklar talep ve ilk siyasi partiyi kuran Nezihe Muhiddin’in mücadelesinin üstünden 100 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen siyasette anlamlı bir kadının varlığından çok uzaktayız. Siyasette ve karar mekanizmalarında kadın dilinden, kadın siyaset kültüründen, kadın politika yaklaşımından söz edemeyiz. Oysa biz Türkiye’de birçok ülkeden önce “seçme ve seçilme hakkı”nı elde etmiştik ama Atatürk’ün bu önemli devriminin içini dolduramadık, iktidar alanını kadınlar ile paylaşmak istemeyen erkek egemen siyasetin üstesinden gelemedik. Sizin için 5 Aralık ve ötesindeki süreci derledik. Oradan da göreceğiniz gibi daha kat edecek uzun bir yol var.
Geçen hafta İstanbul Politik Araştırmalar Merkezi “Türkiye’de Kadının Siyasete Katılımı: Siyasal Hayatta Karşılaşılan Engeller ve Deneyimler” başlıklı rapor yayınladı. Benim de deneyimlerimi paylaşarak katıldığım bu rapor kadın siyasetçilerin siyasi kariyerlerinde karşılaştıkları engelleri, mücadele deneyimlerini ve değişim önerilerini ele alıyor.
Siyasetin içinde olan kadınlar için çok bilindik olsa da, bulgular dışardan bakıp “Neden daha çok kadın siyasetçi yok?” sorusunu soranlar için çok aydınlatıcı. Kadınların önündeki engelleri yapısal, kurumsal ve kültürel olmak üzere üç başlıkta gruplandıran rapor, Türkiye’de siyasi kariyer yapmak isteyen kadınların lider odaklı siyasi parti engeline takıldıklarını söylüyor. Rapora göre siyasi partilerin karar mekanizmaları çoğunlukla erkekler tarafından kontrol ediliyor ve partilerin aday listesi erkek erkeğe yapılırken kadınlara yer açılmıyor. Siyaset “erkek işi” olarak görülüyor ve kadınların siyasete uygun olmadığı düşünülüyor, bu yüzden kadınlar bu alanda varlık gösterebilmek için daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalıyor.
Rapora katkı sunan katılımcılar, kadınların siyasete katılımını arttırmak için siyasi partilerin aday gösterme süreçlerinin daha eşitlikçi, aday listelerinin ise daha kapsayıcı olmasını öneriyorlar. Niceliksel temsile odaklanmak yerine niteliksel temsilin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünen katılımcılar, parti temelinde kadınların siyasete teşvik edilmesi, kadınların güçlendirilmesi, erkekler arasında toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı yaratmak için eğitim yapılmalı diyor.
Türkiye siyasetinde kadının adı yok
Kadın Adayları Destekleme Derneği KADER başta olmak üzere kadın örgütleri olarak yıllardır kah kampanyalar kah karşılıklı müzakereler yoluyla erkek partilerin erkek liderlerinden kadının eşit temsili için aksiyon almalarını talep ediyoruz. Geldiğimiz noktada parlamento temsilinde %17 kadın temsil oranı ile Rusya, Azerbaycan’ın biraz önünde %46-47 oranlarına sahip İsveç ve Finlandiya’nın çok gerisindeyiz. Yerel yönetimlerde oran %3’ler civarında.
CHP’nin eşit temsil için verdiği kanun teklifi Cumhur İttifakı’nın temsilcileri tarafından reddedildi. Kanun TBMM’den geçmese de CHP’nin tüzüğünde de var olan %33 cinsiyet kotasını uygulamasının önünde herhangi bir engel yok. Helalleşme çağrısı yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na geçen haftalarda helalleşmeye cinsiyet eşitliğinden başlama çağrısı yapmıştım.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), CHP’nin 306 kadın örgütünün önerisi ile yaptığı ortak çalışma sonucu kadınların siyasette eşit temsili için sunduğu yasa teklifini ileri taşıyarak, “Eşit temsil yoksa oy da yok” açıklaması yaptı.
Avrupa’da kadının siyasette ağırlığı artıyor
Almanya seçimleri sonunda oluşan Yeni Alman Federal Meclisi’nde (Bundestag) kadın milletvekili oranı yüzde 35’e yükselirken, geçtiğimiz döneme kıyasla genç milletvekillerinin sayısında ciddi bir artış yaşandı. Yeni kurulan koalisyon hükümetinde Yeşiller Partisi’nden dört kadın bakan yer aldı. Yeşiller Partisi’nden Claudia Roth, Federal Meclis’teki kadın oranının yüzde 3 oranındaki artışını çok mütevazı bulduğunu söylese de, ben Almanya’nın 16 yıl Şansölyesi olarak görev yapan Angela Merkel’in bir kadın siyasetçi rol modeli olarak önemli bir işlev yerine getirdiğini düşünüyorum.
Öte tarafta İsveç’te iktidardaki Sosyal Demokrat Parti’nin yeni lideri seçilmesinin ardından meclisten güvenoyu alarak ülkenin ilk kadın başbakanı olarak tarihe geçen eski Maliye Bakanı Magdalena Andersson parlamentoda iki kez güven oyu alarak başbakanlık koltuğuna oturdu.
Gelişmişlik = Kadının Siyasete Katılımı
Gelişmişlik ile kadının siyasete katılımı arasında direk bir ilişki olduğunu Dünya Ekonomi Forumu’nun toplumsal cinsiyet endeksine bakarak net olarak görebilirsiniz. İlk üçte İzlanda, Finlandiya ve Norveç yer alırken, Pakistan, Irak, Yemen ve Afganistan sonuncu sıralarda yer alıyor. 156 ülke arasında Türkiye 133. sırada. Bu nedenle kadının siyasete katılımı salt bir insan hakkı sorunu değil aynı zamanda bir gelişmişlik sorunudur. Memleketin gelişimini isteyen kadın-erkek bütün sorumlu vatandaşların kadınların siyasete aktif rol almasını desteklemesi gerektiğine inanıyorum.
Türkiye’deki kadınlar siyasette nasıl var olacak ?
Benim bu soruya net bir cevabım var; Siyaset üzerine baskı kuracak yeni bir hareket ile Türkiye’nin gelecek hikayesinde aktif bir rol almalıyız. Eylül ayında yaptığımız SES toplantısında konuştuğumuz kadın hareketi içinden feminist adaylar çıkarmak ve desteklemek önerisi hepimizi heyecanlandırdı.
Siyasal islam ile mücadele için eşitlikçi feminist siyaset
Üstelik bunu salt demokratik hakkımız olduğu için değil, memleketimizdeki rejim değişikliğine son vermek için de yapmak zorundayız. CEİD raporunun ortaya koyduğu gibi son yıllarda artan bir selefi islam etkisi var. Diyanet’e kadın ve aileyi koruma görevinin verildi, Kadın adı Aile bakanlığı adından çıkarıldı, erken yaşta ve zorla evliliklerin meşrulaştırılması için Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) değişiklikler yapılmak üzere onlarca hamle yapıldı. 18 yaşından küçük çocuklara nikah kıyan imamların cezalandırılacağına ilişkin hüküm kaldırıldı. Bunu görmeyenlere (erkeklere) Nas süresine dayanarak faizi yükseltmeyip Türk lirasının değerini Afrika ülkeleri seviyesi indiren zihniyeti de hatırlatayım.
Siyasal İslam’a karşı kız çocuklarını koruyan Dilek’leri destekleyelim
Çocuk gelinlere nikah kıyan imamları koruyan erkek egemen iktidara direnerek 40 kız çocuğunu evlenmekten koruyan Muradiye mahallesi muhtarı Dilek Demir’i desteklemek ve onlar gibileri çoğaltmak zorundayız.
Dilekler umudumuzdur.