Gülseren Onanç
Boğaziçi Üniversitesi’nde 7 aydır devam eden atanmış rektör Melih Bulu’nun istifa etmesine ilişkin direnişi sonuç verdi. Cumhurbaşkanı kararnamesi ile gelen rektör, yine bir gece kararnamesi ile gitti. Türkiye’deki demokrasi mücadelesi için önemli bir adım. Bu direnişten öğreneceklerimiz var:
- Haklı bir davanız varsa,
- Davanızı geniş kitlelere anlatıyor ve sahiplendirebiliyorsanız,
- Kucaklayıcı bir şekilde örgütlenebiliyorsanız,
- Düzenli ve barışçıl gösteriler düzenleyebiliyorsanız,
- Her türlü baskıya karşı direniyor ve vazgeçmiyorsanız,
kazanırsınız!
Bu geri adım kararnamesi, Boğaziçi Dayanışması’nın taleplerinin sadece birini karşılıyor. Boğaziçi Dayanışması merkezden rektör atanması sisteminin değişmesini talep ediyor. Üniversite rektörlerinin, üniversite bileşenleri tarafından seçildiği demokratik bir sistem talep ediyorlar. Akademisyen Esra Mungan’ın da ifade ettiği gibi, bu hedefe ulaşana kadar direnişlerini devam ettirecekler.
Sonunda kazanan sadece Boğaziçi Üniversitesi değil, Türkiye demokrasisi olacak.
Kadınların Mücadelesi ve Ortadoğu
Türkiye’de hak mücadelesi çok uzun soluklu ve zor bir süreç ve bunun en güzel örneklerinden biri olan Cumartesi Anneleri, 700. hafta direnişlerinden dolayı yargılanıyor. Ama bu yargılama onları haklı davalarından vazgeçiremeyecek. Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi, Türkiye’de demokrasi mücadelesine katkı sunacak, onların kazanımı Türkiye demokrasisinin kazanımı olacak.
Tıpkı İran ve ABD’deki İranlı kadın hakları aktivistlerinin mücadelesi gibi. İranlı kadınların söylem, yöntem, uygulama, örgüt kültürü ve ulusötesi ağlarının ayrıntılı analizini yapan California Üniversitesi öğretim üyesi Catherine Zehra Sameh, kadınların mücadelesinin İran’ı “statiklik” zincirinden kurtarıp, dünya perspektifinin içine yerleştirdiğini söylüyor.
Bu direnişin önemli aktivisti #WhiteWednesdays (Beyaz Çarşambalar) hareketinin kurucusu Masih Alinejad bir süredir New York’ta sürgün hayatında. İran istihbarat servisi Alinejad’ın peşini Amerika’da da bırakmıyor.
Sameh’e göre İran’daki kadın mücadelesi her ne kadar ayrımcı yasal/kurumsal yapıyı henüz ters yüz edememiş olsa da, siyasal karar alıcıları kadınları ve kadın eşitlik taleplerini ciddiye almak zorunda bırakmayı başarıyor. Bu yönüyle, tüm mütevazılığına rağmen İran’daki kadın mücadelesi, kadınların kendi kaderlerini tayin etmelerini sağlayacak kadar yetenekli bir Orta Doğu toplumunu hayal etmemizi sağlıyor.
Kadınların Kamu Yönetiminde Eşit Var Olduğu Bir Dünya
Kadınların kendi kaderini tayin ettiği bir ülke ve coğrafya hayali peşinden koşulacak çok güzel bir hayal. Kadınların kamu yönetiminde eşit olarak görev aldığı bir dünyanın da daha yaşanılır bir dünya olacağını biliyorduk, nitekim UNDP araştırması da bunu yeniden ortaya koymuş.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Pittsburgh Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Araştırma Laboratuvarı (GIRL) Kamu Yönetiminde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (GEPA) raporunu yayımlandı. 170 ülkeyi kapsayan raporda, kadınların dünya genelinde kamu yönetiminde üst düzey liderlik pozisyonlarının yalnız üçte birini ellerinde tuttuğu kaydedildi. Türkiye’de ise 2018 rakamlarına göre üst düzey liderlerin sadece yüzde 8’i kadın. Oysa rapora göre, kadınlar kamu yönetiminde liderlik pozisyonlarında yer aldıklarında, hükümetler daha duyarlı ve hesap verebilir oluyor. Kamu hizmetlerinin kalitesi önemli ölçüde yükseliyor. Verilere göre, kadınlar yetki makamında olduklarında, kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması, çocuk bakım hizmetleri ve sağlık hizmetleri gibi göz ardı edilen meseleler daha çok ilgi görüyor. Ayrıca, hükümette yolsuzluk daha az oluyor ve siyasi partiler daha çok iş birliği yapıyor.
Hayatın merkezinde evlilik değil arkadaşlık olsaydı ne olurdu?
Rhaina Cohen The Atlatic’deki yazısında, tek eşli romantik bir ilişkinin, diğer tüm ilişkilerin etrafında döndüğü bir gezegen olması gerektiği beklentisine karşı koyarak, arkadaşlığı hayatın merkezine yerleştirmenin olanaklarını ve faydalarını tartışıyor. Hayatın merkezinde evlilik değil arkadaşlık olsaydı dünya nasıl bir yer olurdu? sorusu toplumun temelini aile ve evlilik olarak tanımlayan sisteme karşı esaslı bir sorgulama.
Madonna’dan Britney’e destek
39 yaşındaki Britney Spears’in 2007 yılından beri mahkeme kararıyla vasisi tayin edilen babasına karşı verdiği mücadeleye Madonna’dan destek var. “Bu kadına hayatını geri verin, Kölelik biteli çok zaman oldu, Kadınlara yüzyıldır bunu yapan açgözlü ataerkilliğe ölüm” diyen pop müziğin kraliçesi, “Bu insan hakları ihlalidir! Britney seni hapisten kurtarmaya geliyoruz!” diye sosyal medya hesaplarından paylaşımda bulunarak şahane bir kadın dayanışması örneği gösterdi.
Eşitliğin, dayanışmanın ve barışın hakim olacağı nice bayramlar diliyorum.