
Gülseren Onanç
Bu yıl memleketten uzakta kutluyorum Kadınlar Günümüzü. Dünyanın bu bölgesinde, Güney Avrupa’da bu hafta kadınların kazanımları ile başladı. Fransa’da kürtajın anayasal bir hak olmasını öngören tasarı parlamentoda onaylanarak yasalaştı. Böylece Fransa, kürtaj hakkını anayasal güvence altına alan ilk ülke oldu. Yasanın kabul edilmesinin ardından başkentin simgelerinden Eyfel Kulesi’ne “Benim bedenim, benim tercihim” yazısı yansıtıldı.
Fransa’da anayasaya giren kürtaj hakkı, Amerika’da iki yıl önce anayasadan çıkarıldı
Amerika Birleşik Devletleri 1973 te anayasaya koyduğu Kürtaj hakkını, iki yıl önce anayasal bir hak olmaktan çıkartıp eyaletlerin inisiyatifine bıraktı. Bu Amerika’nın kadın hakları kazanımlarında önemli bir kırılma sağlarken, Fransa’nın kürtajı anayasal hak olarak benimsemesi Avrupa’nın kadın hakları konusundaki gelişmişliğini de gösteriyor.
Buna güzel bir örnek de İspanya’dan geldi. İspanya’da Katalonya bölgesel hükümeti, regl ürünlerini ücretsiz dağıtma kararı aldı. Yaklaşık 2.5 milyon kişi eczanelerden ücretsiz olarak bir adet menstrüel kap, iç çamaşırı ve iki paket ped alabilecek.
Benim reglimi benim kurallarım
Katalan hükümeti “Benim reglim, benim kurallarım” adı verilen girişimin amacının “adet eşitliği hakkını garanti altına almak” olduğunu açıkladı. Katalonya’nın eşitlik ve feminizmden sorumlu Bakanı Tània Verge “On yıllardır kadınların cinsel ve üreme hakları küresel ölçekte feminist mücadelenin merkezinde yer alıyor. Bu, ülkemizi daha adil bir yer haline getiriyor” dedi.
İspanya, Sosyalist İşçi Partisi liderliğindeki hükümet tarihi bir adım atarak şiddetli regl ağrısı çeken kadınlara ücretli tıbbi izin verilmesini öngören yasal düzenlemeyi onaylamıştı. Böylece İspanya bu tür bir yasayı onaylayan ilk Avrupa ülkesi olmuştu.
Benim şu anda yaşadığım İtalya’nın bir kadın başbakanı var. Meloni aşırı sağ bir partinin başkanı olarak İtalya’nın ilk kadın başbakanı seçildi. Feministler Meloni konusunda bölünmüş durumda, destekleyenler kadar eleştirenler de var; On altı aydır görevde olan Meloni’nin zaferinin İtalyan kadınları için daha geniş bir başarı olup olmadığı konusunda feministler ikiye bölündü. Meloni Kadınların %30 temsil edildiği kabinesinde kadın temsilinin az olmasından dolayı eleştiriliyor. Ama Meloni’yi kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik aldığı önlemler, suçlular için daha hızlı yargılamalar ve daha sert cezalar uygulanması, çocuk yardımında yaptığı artışlar ve işsizlik maaşlarını çocuklara bağlama gibi bazı konular da kadınların desteğini alıyor. Muhafazakar bir kadın politikacı olarak Meloni’de “aileyi ve anneliği” politikanın merkezine koyuyor ki, feministlerin bir kısmı da bu yaklaşımı eleştiriyor.
Floransa’nın emekçi kadınları
Floransa’nın kadınları her yerde; küçük işletmelerin çoğunu kadınlar yönetiyor. Geleneklerine çok bağlı İtalya’da kadınların geleneklerini gelecek kuşaklara aktarıyorlar, uygarlıklarına sahip çıkıyorlar. Dünyanın her yerinde olduğu gibi sabahın köründen akşamın geç saatlerine kadar çalışıyorlar üretiyorlar.
Floransa’nın Çiçeği Mor Zambak.
Floransa’nın çiçeği zambak (iris), bin yıldan fazla bir zamandır şehrin sembolü. İtalya’da Floransa, Zambak şehri olarak adlandırılıyor. Floransa tarihi bayrağında Zambak sembolü var. Şehrin rengi ise mor. Takımın Fiorentina futbol kulübünün simgesi de mor zambak.

Neden Mimoza Çiçeği ile Kadınlar Günü Kutlanır?
Bugün Floransa’da da Kadın yürüyüşleri olacak. Ben de birazdan birkaç kadın arkadaşım ile yürüyüşe katılacağım. Ortada bir polis barikatı yok. İstanbul’daki heyecanı yaşatamayacağız.
8 Mart Kadınlar Günü’nün çiçeği mimoza. Kadınlar bu sabahtan beri mimozaları yaklarına, saçlarına takarak dolaşıyorlar. Hüsam’da bana bir demek mimoza aldı.
Toplumun Yeniden İnşasında Kadın Dayanışması
Neden sembolü mimoza çiçeği diye bir küçük araştırma yaptım. Mimoza çiçeğinin hikayesi, onun hayat dolu renklerinden geliyormuş. İtalya, 1946 yılında İkinci Dünya Savaşı’ndan harap bir şekilde çıkmışken, insanlar, bir coşku, yaşama dair bir umut arıyorlar. İşte bu sırada, İtalyan Kadın Birliği üyesi olan 3 kadın, toplumun yeniden inşasının “kadın dayanışmasına” bağlı olduğunu düşünmüşler. Teresa Mattei, Rita Montagnana ve Teresa Noce adındaki üç güçlü kadın, bu yaklaşımlarını sembolize etmek için bir çiçek seçmeyi önermiş. Sunulan tüm teklifler arasında üç tanesi öne çıkmış karanfil, anemon ve enfes kokusuyla mimoza çiçeği ve kazanan mimoza çiçeği olmuş.
Mimozayı seçmelerinin nedenleri şunlarmış;
- Sapsarı renkleri ile neşe saçtığı için (savaşla yıpranan moraller, mimoza çiçeği ile iyileşsin diye)
- Martta çiçek açtığı için (Dünya Kadınlar Günü’nü sembolize etsin diye)
- Büyük bir ağaç haline gelene kadar çok fazla emek ve bakım gerektirmediği için (İtalya da mimoza çiçeği gibi hızla kalkınabilsin diye)
- En önemlisi de, aynı kadınlar gibi kırılgan görünümlerinin arkasında güçlü bir karakter barındırdığı için (mimoza çiçeği zor coğrafi koşullarda bile çiçek açabilir).
Bir kadın, sadece sevgilisinden veya çocuklarından değil; aynı zamanda dayanışmayı sembolize ettiği için kadın dostlarından da mimoza çiçeği hediyesi alırmış.
Hepinize kucak dolusu mimoza çiçeği yolluyorum.