
Gülseren Onanç
Buse 8. sınıfta mezuniyetini sınıf arkadaşları ve onların anneleri ile çok eğlenerek kutladı. Buse de dahil olmak üzere, kızların bazıları o sabah kuaföre gidip saçını yaptırdı, az bir makyaj yapanlar da oldu. Ne de olsa Instagram veya TikTok videolarında takip ettikleri güzel kadınlar gibi çekici olmak için iyi bir makyaj şarttı. Kızların kıyafetlerini seçmesi kolay oldu. Göbeğin açık olduğu (Croptop) bir tişörtün altına etek veya pantolon, ayağa da spor ayakkabı giyildi mi, iş tamamdı. Erkeklerin tercihi yuvarlak yaka penye tişörtün üstüne düğmeleri açık gömlek, pantolon ve spor ayakkabıydı. Beyaz gömleğinin üstüne papyon takan çocuğa garip giyindiği dolaylı yolla ima edildi.
Okuldaki mezuniyet töreni sonrasında çoğunluğu annelerden oluşan veli grubu bir kutlama organize ettiler. Belgrad Ormanı yakınında günlük kutlamalar yapan mekanlardan biri seçildi. Pizzalar, pastalar yendi, kolalar içildi. Müzikle kızlı erkekli dans edildi. Kutlamada çoğu başörtülü olan anneler bir masada, Buse ve arkadaşları diğer masadaydı. Dışardan bakıldığında iki masa arasında kuşak farkının ötesinde bir kültür uçurumu olduğu söylenebilirdi. Her iki masanın da keyfi yerindeydi. Sagapo Kajmer’den Model’e, Taladro’dan, Cem Belevi’ye uzanan rap ve pop müzik çalarken ergen gençler eğlenceyi dans ile tamamlamak istediklerinde, velilerden eve dönmelerini, kendilerini daha sonra almalarını istediler. Veliler eve dönmek yerine çocuklarının masasından ayrılmayı tercih etti. Ergen gençler Eylül’de başka okullara dağılacaklarını bilerek o günü doya doya yaşadılar. Buse’nin uzun yıllar hatırlayacağı küçük heyecanlar, tatlı anılar ile sona erdi.
Buse o gün yaşamının o yaz ne kadar değişeceğinin farkında değildi. Annesinin bütün desteği alması için çaba göstermesine rağmen o ortalamanın altı bir öğrenci olmaktan ileriye gidememişti. LGS puanları hiç parlak olmadığı gibi mezuniyet puanı da düşüktü. Onun tek isteği gittiği ortaokula devam etmekti. Ama aldığı LGS puanı ile gidebileceği tek seçenek vardı; mahallesindeki İmam Hatip Lisesi. Önce direndi, İmam Hatip Lisesi’ne gitmek istemedi. Babası ile okulu ziyarete gittiler. Okul müdürü Buse’yi ikna etmeye çalıştı. Başörtüsü takma zorunluluğu olmadığını söyleyerek başladı. İstemez ise lise başarı puanına göre ilerde başka liselere geçiş de yapabilirdi. Buse yaşantısındaki temel kararları bugüne kadar hiç kendisi almamıştı İmam Hatip Lisesi’ne gitme kararını da sistem ona dayatmıştı ve buna itaat etmekten başka çaresi olmadığını düşünüyordu.
5-17 yaş grubunun yüzde 20’si okul dışında
Bu hafta yaklaşık 19 milyon öğrenci 2022-2023 eğitim yılına başladı. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yayınladığı örgün eğitim 2021-2022 raporu ve TÜİK rakamları baz alınarak Evrensel Gazetesi’nin yaptığı hesaplamaya göre 5-17 yaş arasında 1 milyon 200 bin 892 çocuğun kaydı yok, akıbeti bilinmiyor. Bu rakama açık öğrenime kayıtlı 1.738.198 öğrenci ve mesleki eğitim merkezlerine kayıtlı 400.219 öğrenci eklenince toplam 3.339.309 öğrenci okullarda değil. Bu oran 5-17 yaş nüfusunun %19,85’ine eşit. Bu rakamda yabancı uyruklu öğrenci sayıları kapsam dışında tutulmuş. Onların durumunu hiç bilmiyoruz bile.
Okullaşmanın önündeki engeller, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve yapısal şiddet
“Suna’nın Kızları” ve Eğitim Reformu Girişimi işbirliği ile yayımlanan raporda özelde kız çocukları, genelde ise tüm çocukların okullaşmalarının önündeki üç büyük engel, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yoksulluk ve yapısal şiddet olarak tanımlanıyor.
Kız çocukların okullaşma oranı düşüyor
Rapora göre, Türkiye geneli ilköğretim ve ortaöğretim seviyeleri okullulaşma oranları kız ile oğlan çocuklar için neredeyse aynı olsa da, ortaöğretim seviyesinde, bölgelere ve illere göre farklılaşmalar sürüyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kız çocukların net okullulaşma oranı 2020-21 eğitim-öğretim yılında sırasıyla %78 ve %74 iken oğlan çocukların net okullulaşma oranı sırasıyla %79 ve %77’dir. İllere göre bakıldığında bu fark daha da açılabiliyor. Örneğin, Muş’ta kız çocukların okullaşma oranı %59, oğlan çocukları için %65, Şanlıurfa’da kız çocuklar için %62, oğlan çocuklar için %72, Bitlis’te kız çocuklar için %65, oğlan çocuklar için %76.
Artan yoksulluk: Her dört çocuktan biri okula aç gidiyor
Ekmek ve Gül Dayanışma Derneği birbiri ardına gelen zamlar, yoksulluk sınırının altında çalıştırılan insanlar ve buna bağlı olarak ülkede her geçen gün artan yoksulluğun, çocukların beslenmesini de etkilediğini, geçen yıl her dört çocuktan birinin okula aç gittiğini söylüyor. “Yetersiz beslenme, okuldan yeteri kadar faydalanamama, okulun erken terki ve çocuk işçiliği, çocuk yoksulluğu, ileri yaşlarda ortaya çıkacak kronik sağlık sorunları gibi sadece bugünü değil, geleceklerini de etkileyecek çok boyutlu sonuçlara ve eşitsizliklere yol açıyor” diye ekliyor. Ekmek ve Gül çocukların eğitime erişimdeki engellerin kaldırılması, çocuk yoksulluğu ile mücadelede için çocuklara okullarda bir öğün doyurucu, sağlıklı ve ücretsiz yemek verilmeli, diyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına, Milli Eğitim Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına, yerel yönetimlere sorumluluklarını hatırlatıyor.
‘Her okulda 1 öğün sağlıklı, ücretsiz yemek’ kampanyası hemen hayata geçirilmeli
Yoksul ailelerle ve özellikle çocuklarla çalışmalar yürüten CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, “Aileler maalesef çocuklarına her gün beslenme koyamayacak durumdalar. Geçen öğretim yılında birçok çocuk sadece bu nedenle okula gitmedi ya da aileleri tarafından gönderilmedi. Çocuklar açısından sağlıksız ve yetersiz beslenme, kronik açlık, sağlığın kötüleşmesi ve stresin öfkenin artması demek. Hem dünyada hem Türkiye’de yetersiz beslenme ile ilgili son yapılan araştırmalar gösterdi ki yetersiz ve sağlıksız gıdaya erişim derin yoksulluk içinde yaşayan çocukların bedensel, zihinsel ve duygusal gelişiminde büyük eksiklikleri ortaya çıkartıyor. Bu kronik açlık devam ettikçe öğrenme güçlüğü ortaya çıkıyor ve yaşam süresi kısalıyor. Evinde yeterli beslenemeyen çocuğun hiç değilse okulda sağlıklı beslenmeye ulaşması gerekiyor.” Foggo, “Ekmek ve Gül’ün her okulda 1 öğün sağlıklı, ücretsiz yemek kampanyası hemen hayata geçirilmeli” diyor.
Türkiye’de silahlı şiddet 6 yılda tam yüzde 74 arttı
Okullaşmanın önündeki diğer etken yapısal şiddet. Bireysel silahlanmaya karşı mücadele veren Umut Vakfı’na göre, 2015-2021 yılları arasında Türkiye’de 19 bin 373 silahlı şiddet olayı yaşandı. Silahlı şiddet oranındaki artış, altı yılda yüzde 74 oldu. Vakfın verilerine göre, Türkiye’de her üç evden birinde silah var.
Buse şimdilik 10 kişilik sadece kız öğrencilerden oluşan sınıfında ona sunulan geleceğin pasif bir oyuncusu olarak okulundan memnun olduğunu söylüyor. Okulla gidebildiği, cebinde karnını doyuracak bir harçlığı olduğu için şanslı olduğunun farkında.
Buse sorgulamasa de biz sorgulamak zorundayız. Bu ülkenin gençliğine eşit, refah ve barış içinde bir memleket borcumuz var.