Kahramanmaraş’ta orta hasarlı denen bazı binalara güçlendirme ruhsatı verilmedi. Bazı mahalle ve alanlar ise “heyelan riski” gerekçesiyle kapatıldı. Oysa bilimsel raporlara göre heyelan söz konusu değil.
Kadınların başı çektiği “Orta Hasarlı Bina ve Uygunsuz Alan Mağdurları Platformu” eylemleriyle hak mücadelesi veriyor: “Asrın felaketini atlattık ama devlette takılı kaldık.”
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin “Haber Var, SES Ver!” projesi kapsamında, deprem bölgesinde aktif çalışan genç gazetecilerden biri olan Jiyan Erkılıç’ın Mehveş Evin’in editörlüğünde hazırladığı haberi.

Haber ve fotoğraflar: Jiyan Erkılıç
Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden on bir ay geçti, depremzedelerin mağduriyetleri giderilemedi. 6 Şubat 2023’te depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş’ta en büyük sorun, barınma. Konteynere, orta hasarlı eve veya yüksek kiralı evlerde yaşamaya mecbur kalan depremzedeler, meydanlardan yetkililere sesini ulaştırmaya çalışıyor.
Bu süreçte jeolojik, arazi kullanımı ve afet risk durumu açısından yıkılan ve hasar gören yerleşim alanları incelendi. Fakat “heyelan riski” öne sürülerek “uygunsuz alan” kararıyla bazı mahalle ve alanlar imara ve güçlendirmeye kapatıldı. Bu alanların başında, Kahramanmaraş’ın 47 mahalleli Onikişubat ilçesinin Ağcalı, Vadi, Yirmiikinci Gün ve Boğaziçi mahallesiyle Boğaz İçi konutları ve çevresi, Üniversite Caddesi bölgeleri geliyor.
Orta hasarlı binalara güçlendirme ruhsatının verilmediği, heyelan riski görülen alanların imara kapatılması kararına depremzedeler tepkili. Heyelan riski nedeniyle yerleşim için “uygun olmayan alan” ilan edilen mahallelerin sakinleriyse “Orta Hasarlı Bina ve Uygunsuz Alan Mağdurları Platformu” çatısı altında bir araya gelerek mücadele ediyor. Haziran ayından bu yana yaklaşık bin depremzedenin buluştuğu platform, yapılan analiz ve hasar tespitlerinin gerçeği yansıtmadığını savunarak yetkililerin bağımsız bir heyet eşliğinde gerekli incelemelerin yenilenmesini talep ediyor. Konuya dair görüşüne başvurduğumuz Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, güçlendirme ruhsatı verme gibi süreçlerin ilçe belediyelerince sağlıklı bir şekilde ilerleyemediğini ve bu konuda sorumluluk üstlendiklerini belirtti. Ancak “heyelan riski” denilerek kapatılan bölgelere dair yorum yapmadı.


“Asrın felaketini atlattık ama devlette takılı kaldık”
Orta Hasarlı Bina ve Uygunsuz Alan Mağdurları Platform Sözcüsü Gülnaz Şenlenmiş, depremde herhangi bir yıkım ve can kaybının yaşanmadığı Onikişubat ilçesi için alınan kararın bilimselliğe dayanmadığını ileri sürüyor: “Yaşadığımız bölge Mayıs ayında Onikişubat Belediyesi tarafından heyelan ve fay hattı riski var denilerek ‘uygun olmayan’ alan ilan edilip kapatıldı. Yetkililer ellerinde bir çekiçle gelip, orta hasarlı kararını vermişlerdi. Bizim yaptırdığımız bilimsel analizlere göre ise evlerimiz hafif hasarlı. Hatta bu bölgede hasarsız olan evlerimiz var. Biz orta hasar kararını da kabul ettik, güçlendirmemiz gerekirse kendi cebimizden de olsa yaptırırız, dedik. Bu sefer de ‘uygunsuz alan’ kararına takıldık. 11 aydan beri bu karardan kurtulmaya çalışıyoruz. Yapı güçlendirme ruhsatı da vermiyorlar bu yüzden.”
Öte yandan Maraş’ta deprem sonrasında ayakta kalan binalarda fahiş kira artışları yaşanıyor. Şenlenmiş, kiraya gücü yetmeyen insanların mecburen orta hasarlı evlerine girmek zorunda kaldığının altını çiziyor. Yüksek kiralar sebebiyle orta hasarlı evinde yaşayan Şenlenmiş, “Mağduriyet üzerine mağduriyet yaşıyoruz. 72 dairelik bir sitenin aynı zamanda yöneticisiyim. Sitemizde orta hasarlı denilen dairelerde insanlar yaşamaya devam ediyor çünkü gidecek yerleri yok. Maraş’ta aileler kalabalık olur dolayısıyla konteynerde yaşayamaz. Zaten konteynerlerin de halini görüyoruz. Yaşanılacak gibi değil. Orta hasarlı dediği binalarımız için bize güçlendirme ruhsatı vermek yerine evlerimizi elimizden almaya çalışınca biz de hak mücadelesine girdik.”

Peki söz konusu alanda gerçekten heyelan riski ya da bilimsel bir yöntemin uygulanmadığı iddiasını doğrulayan bir belge var mı? Şenlenmiş, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr Ahmet Özbek’e kendi ada parselinde heyelan analizi yaptırmış.
Sonuç çarpıcı: “Rapora göre herhangi bir risk yok. Biz belgeli ve bilimselliğe dayanarak taleplerde bulunuyoruz. Uygunsuz alan kararının geri çekilmesini ve orta dedikleri hafif hasarlı binalarımız için de güçlendirme ruhsatı istiyoruz. İkinci kış geldi hala mağduriyetimiz devam ediyor. Asrın felaketini atlattık ama devlette takılı kaldık. Yetkililer ortada bir hatanın olduğunun farkında ama bizi bir kurumdan diğer kuruma göndererek oyalayıp duruyorlar. Ortada bu kararı üstlenen de yok, çözüm yoluna giden de.”
Depremzedeler seçim sandığını hatırlattı
Platform üyeleri, geçen haftalarda AKP Maraş il binasının önüne zarf bıraktı. Nedenini sorunca, “Seçimler yaklaşırken bizi yalnız bırakanları bizim de yalnız bırakacağımızı söylemek istedik” diyen Şenlenmiş, şunları ekledi: “Memleketimizde sandıklardan AKP’ye yüzde 70-80 civarında oy çıkıyor diye bizim bunları hak ettiğimizi söyleyenler var. Belki de haklılar, ama bunu demenin sırası değil. Bu yüzden de yalnız bırakıldığımızı düşünüyorum. Zaman, kenetlenme zamanı. Herkesten destek bekliyoruz. Bizim hayatımızı etkileyen bu kararların bir çekice değil bilimselliğe dayanarak tekrar gözden geçirilmesini istiyoruz. Bağımsız bir heyet ile yeniden bir hasar tespit incelemesi yapılmasını talep ediyoruz.”

“Riskli alansa neden canımı tehlikeye atayım?”
Orta Hasarlı Bina ve Uygunsuz Alan Mağdurları’ndan Duygu Polat da meydanlarda barınma sorunu için mücadele eden yüzlerce kadından biri. Polat, “Deprem yıkımı yetmedi, hiç yıkımın olmadığı Onikişubat bölgesindeki sapasağlam binaları yıkmaya çalışıyorlar. Biz bağımsız olarak evlerimizin hasar tespitini ve bölgemizin zemin incelemesini yaptırdık. Ne evlerimiz orta hasarlı, ne de bölgemizde heyelan riski var. Eğer gerçekten riskli alansa ben zaten canımı tehlikeye atmam. Evimizi güçlendirmek için ruhsat almaya çalışıyoruz, onu da yasakladılar. Nereye, kime gideceğimizi şaşırdık. Hiçbir yetkili bizimle ilgili açıklama yapmıyor. Artık bir netlik istiyoruz. Yıkılacaksa yıkılsın, yıkılmayacaksa bize güçlendirme ruhsatı verilsin ve uygunsuz alan kararı iptal edilsin” ifadelerini kullandı.
“Bu bir hak arayışıdır” diyen Polat, “Depremzede olarak ikinci kışa girdik. Perişan olduk. Kimimiz kiralık ev peşinde, kimimiz konteynerde. Kiralar almış başını gidiyor. Bizler başımıza açtıkları bu dertten dolayı cenazelerimize daha ağlayamadık. Meydanlarda hak arayışına gelen çocukları, yaşlı insanları görünce bu işe gönül koydum. Hakkımızı alana kadar da asla meydanlardan çekilmeyeceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.
“Buradan gitmemiz için doğalgazı kesiyorlar”

Ev hanımı Ayşe Ünal, çocuğuyla birlikte evi için meydanlarda sesini duyurmaya çalışan mağdurlardan sadece biri: “Depremin korkusunu hâlâ yaşıyoruz. Cenazelerimizi aramakla geçti ilk ayımız. Sonra çadıra geçtik ama fırtına çıkınca çadırımız dağıldı. Mecburen orta hasarlı denilen evime geçtim. Mühendis getirttim ve hasar tespiti yaptırdım. Çıkan sonuca göre de bizim binada herhangi bir hasar yok. Duvarlarımızda sadece sıva çatlağı var. Buna rağmen ‘uygun olmayan alan’ sorununu çıkardılar. Kurumlar arası mekik dokuduk ama yüzümüze bakan yok. Bu süreç huzurumuzu kaçırdı. Şu engeller kalksa yasımızı tutacağız.”
Kışın ortasında doğalgazlarının kesildiğini söyleyen Ünal, “Doğalgazımızı haftada en az iki kez keserek bizi evlerimizden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Yapılacak şey mi? Sorduğumuzda ise ‘Bakanlığın emri’ diyorlar. Elektrikli sobalarla ısınıyoruz. Piknik tüpleriyle yemeğimizi yapıyoruz. Bu kurumların saçmalığından bıktık. Aklımızla oynuyorlar. Enkazda ölenler kurtuldu, biz kıyametten çıktık, bu yöneticilerin enkazından çıkamadık. Binalarımızın performans analizinde güçlendirme yapılması gerektiği çıkmış, verin ruhsatı güçlendirelim! Doğal gazımıza dokunmasınlar. Kış günü ben nereye gideyim çocuğumla. Kiralar almış başını gidiyor. 7 bin lira emekli maaşıyla ben nasıl kiralık ev bulabilirim?” ifadelerini kullandı.


Orta hasarlı binalarda yaşayan depremzedelerin doğalgaz kesintilerine yönelik görüşlerini almak için defalarca aradığımız Armadaş Arsan Maraş Doğalgaz Dağıtım A.Ş ise sorularımıza cevap vermedi.
JMO Başkanı: “Eksik çalışmalar ve yanlış raporlar mağdur etti”
“Uygun olmayan alan” kararı ve sonuçlarına ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Kahramanmaraş Jeoloji Mühendisleri Oda Başkanı Volkan Dalyan, yapılan eksik çalışmalar ve yanlış raporlamalar sonucu depremzedelerin mağdur edildiğine dikkat çekti. Dalyan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Ankara’dan görevlendirdiği memurların, kapatılan mahalleleri sanki depremde heyelan olmuş gibi nitelendirdiğini ve bu bölgeye yakın, aynı zemin birimine sahip yerlerde bir taşın dahi kaymamış olmamasına rağmen “heyelan bölgesi/uygun olmayan alan” diyerek imara kapattığını ifade etti. Dalyan şunları söyledi:
“Onikişubat ilçesinde kapatılan alanlarda hiç heyelan olmadığı gibi bölgedeki binaların da az veya orta hasarlı olup güçlendirilebilir binalar olduğunu biliyor ve görüyoruz. İtirazlar sonucu burada da tekrar çalışmalar başlatıldı. Şehir merkezinde de ‘yanal yayılma’ başlığı altında 75 dönüm arazi kapatıldı. İtirazlarımızın sonucunda tekrar o arazinin zemin etüdü çalışmaları yapılarak imara açılması gibi heyelan bölgelerinde de çalışılıyor. Tüm bu raporlama yanlışları Kahramanmaraş’ta binlerce kişiyi mağdur etti.”


Örneğin Ağcalı Mahallesi, depremden önce yapılan yol ve DSİ’nin yaptığı kanal çalışmaları nedeniyle halen heyelan bölgesi: “Burası zaten depremden önce de riskli alan dediğimiz, boşaltılması gereken bir alandı. Depremden sonra uygun olmayan alan olarak kapatıldı. Öbür taraftan da hiç kaymanın olmadığı Boğaziçi ve Vadi Mahalleleri heyelan riski sebebiyle uygun olmayan alan olarak nitelendirildi. Hiçbir detaylı çalışma yapılmadan, diğer kayan mahalleye istinaden karar verilmiş, hızlıca raporlanmış ve kapatılmış. Depremi biz yaşadık ama bilimin bu kadar geri plana atıldığı, Ankara’dan gelen memurların depremi yaşayanlara depremi anlattığı bir dönem geçirdik. Haklarımız gasp ediliyor. Bunu devlet ya da hükümet yapmıyor, bunca yanlışa ve soruna kurumlardaki liyakatsiz insanlar sebep oluyor. Kısa bir çalışma ile bu sorunlar ortadan kalkabilecekken maalesef insanlar orta hasarlı evlerini güçlendiremediği için evlerine giremiyor. Bu ülkede liyakat ve bilim sorunu var. Bu da beraberinde hak sorunlarını getiriyor.”
“Liyakatsizliğin ortaya çıkardığı bu sorunların takipçisiyiz”
Boğaziçi ve Vadi Mahallesinin mevzuata göre kapatılamayacağını vurgulayan Dalyan, “Heyelan konusunda çok çalışmış olarak şunu söyleyebilirim ki, hiçbir heyelan alanı eğer yerleşim yerine doğrudan bir risk teşkil etmiyorsa uygun olmayan alan olarak kapatılamaz. Heyelan alanları ‘önlemli alan’ olarak nitelendirilir, ona göre imar planlaması ve heyelanı engelleyici çalışmalar yapılarak imara açılabilir. Boğaziçi ve Vadi Mahalleleri de bu önlemli alanlar kapsamında yer alıyor. Bu iki mahallede bir taş dahi kaymamış yerinden. Uygun olmayan alan edilemez, heyelan alanı diyerek önlem alınır. Eğer ki fay hattı ve heyelanla ilgili gerçekçi doneler ortaya konursa bizler de oda olarak hak sahiplerine durumu anlatırız. Çünkü artık kimsenin canının riske girmesini istemiyoruz. Biz Kahramanmaraş’ta liyakatsizliğin ortaya çıkardığı bu sorunların takipçisiyiz” diye konuştu.
Büyükşehir’den açıklama: “Belirsizliğin giderilmesi noktasında sorumluluk üstlendik”
Konuya ilişkin ulaştığımız Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör şunları söyledi:
“Orta hasarlı binalarla ilgili geniş kapsamlı bir süreç yürütüyoruz. Şehir genelinde orta hasarlı 6 bin bina ve 24 bin bağımsız bölüm var. Orta hasarlı binalarla alakalı iki durum söz konusu: Henüz zemin etütleri devam eden alanlarda bulunanlar ve bunun dışındaki alanlarda kalanlar. Afet mevzuatına göre orta hasarlı binalardan ıslahı mümkün olanlar varsa bunlar için güçlendirme projeleri hazırlanır ve ruhsat vermekle yetkili mercilere müracaat edilir. Talep incelenir, uygunsa ruhsat verilir ve güçlendirme süreçleri devam eder. Şehrimizde güçlendirme ruhsatı verme yetkisi ilçe belediyelerinde. Fakat bu süreçler sağlıklı bir şekilde ilerleyemedi. Bu sürecin hızlandırılması, belirsizliğin giderilmesi noktasında Bakanlığımız öncülüğünde Büyükşehir Belediyesi olarak sorumluluk üstlendik.”

Başkan Güngör açıklamasının devamında, “AFAD, 21 Kasım 2023 tarihinde orta hasarlı binalara ilişkin süreçlerin daha hızlı ilerlemesi için bir genelge yayınladı ve bir müracaat süresi belirledi. Binalarının güçlendirilmesini talep eden malikler, 29 Aralık 2023 tarihine kadar ilçe belediyelerine müracaat etti. Geçtiğimiz ay Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımızın şehrimizi ziyaretinde orta hasarlı binaların güçlendirilmesiyle ilgili taraflarla yaptığımız toplantıda Bakanlığımızın desteğiyle proje süreçlerinin Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülmesi için mutabakat sağlandı” dedi.
“Başvurular uzman komisyonlarca incelenecek”
Büyükşehir Belediyesi Başkanı, 29 Aralık 2023 tarihine kadar güçlendirme müracaatları ilçe belediyelerimize yapılan başvuruların, ilçe belediyeleri tarafından 12 Ocak 2024 tarihine kadar Büyükşehir Belediyemize gönderileceğini de kaydetti:“Bu müracaatlar uzman kişilerden oluşan komisyonca incelenecek, varsa bu projeler üzerinden yoksa da Büyükşehir Belediyemiz tarafından hazırlanacak projeler üzerinden değerlendirme yapılacak.Güçlendirmeye uygun olan yapıların projelerine ruhsat vermek için en geç 29 Şubat 2024 tarihine kadar ilçe belediyelerimize tekrar gönderilecek. Güçlendirmesi mümkün olmayan yapıları da ilgili kurumlara bildireceğiz.”
“Evimiz var mı, yok mu bilmiyoruz”


Orta hasarlı binada ev sahibi olan ancak ismini açıklamak istemeyen bir depremzede, konteynerde yaşamın ne kadar zor olduğunu ve belirsizliğin ciddi psikolojik sorunlara ve aile sorunlarına açtığını ifade etti:
“Evimin durumu aylardır belirsiz. Güçlendirme ruhsatı alamıyoruz, binamızı güçlendiremediğimiz için de konteynerde kalıyoruz. Konteynerler yağmurda su geçiriyor ve havuz gibi oluyor. Kanalizasyonlar taşıyor. Sık sık elektrikler gidiyor ve uzun süre gelmiyor. Üstelik şofbenler bile su alıyor, elektrik çarpma tehlikesi atlattık. Bizim evlere orta hasarlı deniyor ama tekrar analiz yaptıran komşularımdaki belgelere göre bina az hasarlı. Güçlendirme ruhsatı verilmiyor, biz de korkuyoruz girmeye ne olur ne olmaz diye. Bu konteyner hallerini yaşamak istemiyoruz artık. Belirsizlik bizi çok yoruyor. Evimiz var mı, yok mu bilmiyoruz. Bu durum bizde öfke patlamaları, kaygı bozukluğu gibi durumlara sebep oldu. Aile içi huzurumuzu etkiledi.”
Kahramanmaraş’ta depremin getirdiği yıkım
6 Şubat 2023 tarihli 7.7 ve 7.6 şiddetlerinde meydana gelen depremde sadece Kahramanmaraş’ta 12 bin 659 kişi yaşamını yitirdiği açıklandı. İl genelinde depremde yıkılan bina sayısı 7 bin 491 iken acil yıkılması gereken binası ayısı 4 bin 434, ağır hasarlı bina sayısı 35 bin 714, orta hasarlı bina sayısı 5.987 ve az hasarlı bina sayısı ise 79 bin 027. Ağır hasarlı binalarda yıkım ise yüzde 90’a ulaşmış durumda.
*Bu haber, SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin “Kadın Dayanışma Fonu” katkılarıyla, Haber Var, SES Ver!: Kadın Gazetecilerle Dayanışma Projesi bünyesinde hazırlanmıştır.
Haber Var, SES Ver!: Kadın Gazetecilerle Dayanışma Projesi hakkında
Depremin ilk anından itibaren yaşanan felaketin boyutlarını hem Türkiye’ye hem de dünyaya gösteren, depremzedelerin yaşadığı farklı birçok sorunu gündemleştiren bölgedeki kadın gazeteciler, bir yandan kayıpların yasını tutarken bir yandan da deprem bölgesinin sesi oluyor.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği tarafından hayata geçirilen ‘Haber Var, SES Ver: Kadın Gazetecilerle Dayanışma Projesi’ deprem bölgesinde yazılı ve görsel içerik üreten kadın gazetecileri desteklemek için tasarlandı.
Destek kapsamında deprem bölgesindeki 4 ilden 4 kadın gazeteciye hibe ve birebir editörlük/mentorlük desteği veriliyor.
Kasım sonuna kadar devam edecek projede, gazeteciliği meslek edinmiş ve kendisini mesleki olarak geliştirmek isteyen, gazetecilik meslek ilkelerine saygılı, toplumsal duyarlılık ve sorumluluk taşıyan 4 gazeteci araştırmaya dayalı yazılı dosya haber veya video-haber üretecek.
Kadın gazeteciler arasında dayanışmanın güçlenmesi amacı da taşıyan projeye genç gazeteciler Medine Mamedoğlu, Marta Sömek, Jiyan Cin Erkılıç ve Burcu Özkaya yaptıkları haberlerle, deneyimli gazeteciler Nevin Sungur, Candan Yıldız, Banu Güven ve Mehveş Evin ise editör/mentor olarak katkı veriyor.