ABD’de kadınların yüzde 70’inden fazlasını oluşturduğu temas (filyasyon) takipçilerinin karşı karşıya kaldıkları süreçler ve halk sağlığı alanında kadınların ön plana çıkmasının nedenleri üzerine yazdı.
Rachel Allen
Jessica Jaramillo’nun bulunduğu çalışma alanında bir telefon görüşmesinin kötü gitmesi, ölüm kalım meselesi anlamına gelebilir.
Aslen kütüphaneci olan Jaramillo, 41, hayatımıza yeni giren koronavirüse karşı savaşmak için göreve çağrılmayı hiç beklemiyordu. Jaramillo bugün uzmanların gözünde ülkenin yeniden açılması için çok önemli olan bir iş alanında, yani bir temas (filyasyon) takipçisi olarak araştırma yapıyor.
Temas takibi sadece Covid-19 testi pozitif olanlar ve temasta bulunduklarını aramak, kendilerini karantinaya almalarını istemek ve onlara bu konuda destek verecek kaynakları sunmakla kısıtlı değil. Aynı zamanda testi pozitif çıkan kişilerin tüm irtibat ağlarının haritasını çıkartmak da görevin bir parçası. Johns Hopkins Üniversitesi Bloomberg Halk Sağlığı Okulu’nda üst düzey bilim insanı olan Emily Gurley’e göre temas takipçiliği işi kısmen hastalık detektifi, kısmen sosyal hizmet uzmanı ve kısmen de terapist olmayı gerektirebiliyor.
Bugün ABD genelinde 37,000 kişi temas takipçisi olarak çalışsa da uzmanlar virüsle savaşmak için 100,000’den fazla kişiye ihtiyaç olacağını belirtiyor. Temas takipçisi olarak çalışacak personel bulmak bir sorun değil. New Yorker dergisinin haberine göre Massachusetts eyaletinde bir temas takipçisi olarak işe alınmak Harvard’a kabul edilmekten daha zor. Halk sağlığı departmanlarının bu işe uygun deneyimi ve empati kabiliyeti olan ve telefonun öbür ucundaki kişinin güvenini çabuk kazanabilmeyi başarabilecek doğru kişileri işe almaya odaklanmaları gerekiyor. Pandeminin sona ermesi ve belki de toplumda güvenin sağlanması buna bağlı.
Bu zorlu güven ve sağlık meseleleriyle uğraşan çalışanların çoğunluğu kadınlar. Massachusetts’te kar amacı gütmeyen, temas takibinde öncü bir inisiyatif olan Partners in Health temas takipçisi olarak çalışanların %83’ünün kadın olduğunu paylaştı. New York’taki NYC Test and Trace Corps bünyesinde çalışan temas takipçilerinin %76’sı da kadın. Temas takipçisi işe alımında yardımcı olan bir organizasyon olan Contrace Public Health Corps başvuranların neredeyse %70’inin kadınlar olduğunu ve bunun %20’sinin de ekonomik açıdan dezavantajlı gruplardan geldiğini belirtiyor.
Arizona State Üniversitesi’nde klinik araştırmacı olan Heather Ross, “kadınların sosyal ve tıbbi bakımla ilgili mesleklerde oransız şekilde temsil edildiğini biliyoruz ve temas takibi işinde de durum farklı değil. Bu iş sadece insanların güvenini kazanmak ve onlardan bilgi almakla sınırlı değil, aynı zamanda da onların ihtiyaçları olan desteği aldıklarından emin olmayı gerektiriyor” diye açıkladı.
Telefon görüşmelerini seri olarak gerçekleştiren Jaramillo ise, “insanları karantinayı seçmeye zorlayamayız. Günün sonunda bunlar çok zor kararlar. İnsanlara kendileri ve çevreleri için en doğru kararları vereceklerine güvenmek zorundayız” diyerek temas takipçisi olmanın çeşitli boyutlarını gözler önüne serdi.
Arizona State Üniversitesi profesörleri Muldoon ve Ross ırk, cinsiyet ve cinsel tercih, göçmen statüsü, din ve dil açısından çeşitliliğin yararlı bir temas takibi ‘ordusu’ oluşturmak açısından önemini çalıştılar. Muldoon ve Ross, LGBTQ’nün büyük bir tabu olduğu ve kişilerin cinsel tercihlerini tanımadıkları bir temas takipçisine açıklamaktan korktuğu Seul’de LGBTQ camiasında son yaşanan covid-19’un patlamasını hatırlatarak, bu farklılıkların göz ardı edilmesinin çok yıkıcı neticeleri olacağının altını çiziyorlar.
Ross ve Muldoon insanların temas takibine güveninin devlete olan güvenleriyle olan ilişkisine dikkat çekerek bu konuda bir çok eleştiri olduğunu da belirtiyor. Bazı kişilerin temas takipçileriyle görüşmeyi “devlete güvenemeyecekleri” için red ettiklerini, bazı konservatif politikacıların da temas takibi işini çok “Orwelci” bularak “insan düşmanı” oldukları yönünde eleştiriler getirdiklerini söylüyorlar.
Ross bu konudaki endişelerinin bir yana bırakacak olursa, özellikle geçen ay George Floyd’un ölümünün ardından yapılan protestolardan sonra ülkede bir kırılma noktasına yaklaşıldığını umuyor. “Irk ve şiddetle ilgili gözlemler ve toplumun birleşme ihtiyacını düşünerek yaptığımız tüm araştırmalar ümit ediyorum ki halk sağlığı için yaptığımız ortak çalışmaya bütün bunlar yansır” diyen Ross, çok yakın zamanda bütün bunları tekrar yapmamız gereken bir durumda olacağımızı da ekliyor.
NYC Test and Trace Corps genel müdür yardımcısı Bray, kadınların temas takip işinde öncü olmasının şaşırtıcı olmadığını çünkü çoğu zaman topluluğu bir araya getirici ve iyileştirici rolde olduklarını söylüyor. Ona göre halk sağlığı alanında kadınların ön planda ve lider olmasının en büyük nedeni, tıp mesleğinin aksine bu işin toplumun tümüyle birebir çalışmayı gerektirmesi.
Telefonun öbür ucundaki kişinin güvenini kazanma konusuna gelince, kadın sesine karşı var olan ön yargılar temas takibi için bir avantaj olarak görülmekte. Genel algı kadınların daha “yardımcı” ve daha “iyi dinleyici” olduğu yönünde. Buna en güzel örnek Siri gibi yapay zeka sistemleri, ve New York metrosunda duyduğumuz sesin bir kadın sesi olması.
Toplumsal cinsiyet önemli bir faktör olsa da bunun yanı sıra bir insanın diğerini algılamasında birçok kültürel olgular ve nesilden nesile geçen birikimlerin ve yaşanmışlıkların da etkisi olduğunu da ekliyor Ross.
Bazı temas takipçileri daha şimdiden telefon görüşmelerinin topluluklar arasında köprüler kurduğunu görmeye başladılar.
Orijinali The Lily’de yer alan makale Dr. Leyla Kayhan Elbirlik tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.