10 yıl önce bugün imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’nin çekilme kararına kadınların tepkileri sürerken, Ankara’daki 19 büyükelçilik açıklama yayımlayarak kararın iptal edilmesini talep etti.

10 yıl önce bugün imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı ile 20 Mart’ta gece yarısı çekilme kararından sonra kadınların eylemleri ve yurtdışından gelen tepkiler devam ediyor.
Son olarak, Avusturya, Belçika, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, İspanya, İsveç, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri ve Yeni Zelanda Ankara Büyükelçilikleri İstanbul Sözleşmesi’nin 10’uncu yıldönümünde açıklama yayımlayarak Sözleşme’den çekilme kararının iptal edilmesini talep etti.
Açıklamada “Türkiye, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve mücadelesine ilişkin İstanbul Sözleşmesi’ni onaylayan ilk ülke oldu. O zamandan beri, kadına yönelik şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele konusunda eşit haklar, kadınların katılımı ve liderliği ve ulusal mevzuat açısından çok ilerleme kaydedildi” denilerek şunlar söylendi:
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını açıkladı. Bu karar bizi üzüyor. Türkiye, 2011 yılında ve bundan sonraki on yıl içinde bu sözleşmenin yaşama geçirilmesi esnasında en güçlü destekçilerden biri olmuş, sözleşmeye önemli ve takdire şayan katkılarda bulunmuştu.”
Çekilme kararının iptalini umuyoruz
“Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasının 10’uncu yıldönümü vesilesiyle, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin aldığı çekilme kararını iptal etmesi umudumuzu içtenlikle ifade etmek isteriz.
“Ne yazık ki, diğer birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Covid-19 salgını sırasında kadına yönelik şiddet arttı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptal edilmesi, Türkiye’nin kadınların korunması için çizilmiş bu kapsamlı çerçeveyi muhafaza etmesi adına yararlı olacaktır.”
Ulusal önlemler ve Sözleşme farkı
“Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınlar ve erkekler için fırsat eşitliği yaratmayı amaçlar. Kadın ve erkekler hakkındaki bazı ısrarcı klişelerin ele alınmasına ve tüm çocukların eşit fırsatlara sahip olmasına izin verir. Savunup korumayı amaçladığımız, demokratik toplumlarımızın bu çeşitliliği, özgürlükleri ve haklarıdır. Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeyi takdir ederek, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini Sözleşme’ye aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetin kabul edilemeyeceği, özel veya ailevi bir mesele olarak değerlendirilemeyeceği bir anlaşma olarak bakmaya çağırıyoruz.
“Cinsiyete dayalı şiddetin, mücadele etmemiz gereken ciddi bir insan hakları ihlali olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ulusal önlemler tek başına Sözleşme’yle aynı koruma düzeyine ulaşmıyor. Çok taraflılık, bir ilke olarak ve gerçekte kadınların ve kızların güvenliği için önemlidir.”
“Gizli gündem yok”
“Burada cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ile ilgili gizli bir gündem yok – bazen iddia edildiği gibi. Sözleşme, ulusal hukuk sistemlerinin bu yönde uyarlamasını gerektirmez.
“Devletler, İstanbul Sözleşmesi’ni ulusal kararlarıyla eşgüdümlü biçimde uygulamak için yeterli yollara sahiptir, ve aynı zamanda bu husus, Devletlerin, bütün insanların, LGBTQI’lilerin de dahil olmak üzere, haklarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında koruma yükümlülüğünü ortadan kaldırmıyor.”
Avrupa’da önemli bir etkiye sahip
“İstanbul Sözleşmesi, Avrupa genelinde kadınların yaşamları üzerinde halihazırda olumlu bir etkiye sahip. Hükümetleri kadına yönelik şiddeti önlemeye, mağdurları korumaya ve yardım etmeye ve failleri cezalandırmaya çağırmak, bu tür şiddete son vermek için kapsamlı bir çabayla, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin çok önem verdiği bir değer olan şiddet mağduru kadınların saygınlığını geri kazanmak anlamına gelir. İstanbul Sözleşmesi, kadınlar ve kızlar için değişimde önemli bir rol oynayabilir. Herkes için, daha iyi bir gelecek için.”