DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen, 14 Mayıs seçimlerinde CHP İstanbul 1. bölge 7. sıra milletvekili adayı olarak yarışıyor.
Kadınların ve kız çocuklarının eşitsizliklerden orantısız biçimde etkilendiğini ifade eden Esen “Önceliğim kadınlar ve çocuklar olmak üzere, insan onuruna yaraşır koşullarda yaşamayanların, şiddete ve istismara maruz kalmalarına sessiz kalınanların, sosyal ve ekonomik adaletsizlikler altında ezilen ve yorulanların sesi olacağım” diyor.

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Kadın Politikaları Başkanı Elif Esen 14 Mayıs seçimlerinde CHP İstanbul 1. bölge 7. sıra milletvekili adayı olarak yarışıyor.
Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İşletme fakültesinde, yüksek lisans eğitimini de yine aynı üniversitede Sosyoloji kürsüsü Sivil Toplum ve Sosyal Sorumluluk Yönetimi programında yapan Esen, Boğaziçi Üniversitesi bilgisayar programcılığı, AB Proje yönetimi, Girişimcilik sertifika eğitimlerini tamamladı.
2002’den itibaren girişimcilik ve toplumsal konular ağırlıklı olmak üzere siyaset ve sivil toplum çalışmalarına devam etti. İki ayrı sivil toplum kuruluşunun kuruculuğunu ve yöneticiliğini yaptı. Farklı dernek ve vakıflarda bulunan üyelikleri ile dezavantajlı çocuk ve gençlerin toplumsal uyumu ve istihdam edilebilirlikleri, göç ve toplumsal etkileri alanlarında çalışmalarını sürdürüyor.
“Önceliğim kadınlar ve çocuklar olmak üzere insan onuruna yaraşır koşullarda yaşamayanların, şiddete ve istismara maruz kalmalarına sessiz kalınanların, sosyal ve ekonomik adaletsizlikler altında ezilen ve yorulanların sesi olacağım” diyen Esen, kadınların ve kız çocuklarının eşitsizliklerden orantısız biçimde etkilendiğini ifade etti. Kadınların kendi potansiyeline ulaşmadan bütünsel ve kapsayıcı bir kalkınma düşünülemeyeceğini söyleyen Esen, DEVA Partisi olarak Kadın Bakanlığı’nın kurulmasına ihtiyaç duyulduğunun da altını çiziyor.
Esen ile siyasi programını, seçilirse nasıl bir kadın hakları siyaseti yürüteceğini konuştuk.
Seçilirseniz, TBMM’de kimlerin vekili, SES’i olacaksınız?
Bugün ülkemizde sistematik olarak sürdürülen birçok eşitsizlik ve dolayısıyla dezavantajlı konumu sürdürülen birçok toplumsal kırılım var. Herhangi bir dezavantajlı grubu incelediğimizde görüyoruz ki kız çocuğu veya kadın oluş hali bireylerin üstüne mevcut problem ve sıkıntıların çok daha fazlasını yüklüyor.
Ben TBMM’de;
Hayatını idam ettirmek ve varlığını korumak için acı verici işlere ya da insan onurunu zedeleyen seçimlere zorlanan kadın ve kız çocuklarının,
Çocuğunun beslenme çantasını nasıl dolduracağının derdine düşen annelerin,
Tüm emek ve potansiyeline rağmen iş hayatında sadece kadın olduğu için erkeklerin gerisine düşen, cam tavanlara çarpan ve iş yerinde mobbinge maruz kalan kadınların,
Pazara gidip, çaresizce filesini dolduramadan evine dönen kadınların,
İnsan onuruna yaraşır şartlardan çok uzak, emekleri hatta hayatları sömürülen kayıtsız tarım işçisi kadın ve çocukların,
Cezaevinde uygun olmayan şartlarda annelerinin yanında olmak zorunda kalan çocukların,
Sistematik olarak sömürüye, şiddete hatta istismara maruz kalmasına göz yumulan ve sesleri kısılanların,
Aslında önceliğim kadınlar ve çocuklar olmak üzere insan onuruna yaraşır koşullarda yaşamayanların, şiddete ve istismara maruz kalmalarına sessiz kalınanların, sosyal ve ekonomik adaletsizlikler altında ezilen ve yorulanların sesi olacağım.
Milletvekili olarak iliniz ve Türkiye için nasıl bir fark yaratacaksınız?
Hiçbir kız çocuğu ve kadını geride bırakmayacak bir Türkiye hayalimiz ve hedefimiz var.
Türkiye’de eril siyaset kadını seçim öncesi bir oy devşirme aracı olarak görmüş ancak kadın oyuyla iktidara geldikten sonra kadının yaşadığı adaletsizlikleri, sorunları göz ardı etmiş, sorunların sesini kısmış, mağdurların üstünü örtmüş ve kadını yalnız bırakmıştır.
Ben ve ekip arkadaşlarım için kadın hem politikaların odağı hem politika yapıcı, hem de sistemin denetleyicisidir. Kadın olmadan, kadın kendi potansiyeline ulaşmadan bütünsel ve kapsayıcı bir kalkınma düşünemeyiz. Dolayısıyla bir milletvekili olarak önce ülkemin kadınlarının sosyal, ekonomik ve politik olarak güçlendirilmesi üzerine çalışır olacağım. Kadın kendi potansiyelini gerçekleştirecek, yoksulluk-yoksunluk ve şiddet sarmalından kurtulacak, bilgiye erişimi artacak, hizmete erişimi artacak, dünyaya entegre olacak, üretecek, katma değer yaratacak, ülkenin bugününde ve geleceğinde daha aktif rol oynayacak.
İstanbul özelinde konuşmak gerekirse, bugün İstanbul birçok Avrupa ülkesinden daha yoğun bir popülasyona sahip, mega bir kent. Kadın sokakta, evde, iş yerinde, toplu taşımada ne kadar güvende? Kadınlar akşam sokakta özgürce yürüyebiliyor mu? Kadın emeği ne oranda kayıt altında? Kadın istihdama katılırken kreşler ve bakım evleri ile gerekli ölçüde desteklenebiliyor mu? Kamusal alan düzenlemeleri kadın ve çocuklarının ihtiyaçları göz önüne alınarak yapılıyor mu? Yerel yönetimlerde kadın temsiliyeti nasıl arttırılabilir? Mimariden yerel yönetime, istihdamdan güvenliğe, eğitimden ulaşıma, sağlıktan cinsiyete duyarlı bütçelemeye kadını kentin yapısal özelliklerini göz önüne alarak ele almak çok önemli.
Göreviniz süresince nasıl bir kadın hakları siyaseti yürütmeyi planlıyorsunuz?
Kadınlar üzerinden değil kadınlar için çözümler üretecek politikalar üzerine planlamalarımızı yapıyoruz. Bu planlamalarının temel gayesi, bölgesel, sosyal, ekonomik ve kültürel engelleri ortadan kaldıracak eşit fırsat ve haklar sunmak üzere kadına daha güvenli, mutlu, aktif bir yaşam sağlamak. Kadının kendi potansiyelini gerçekleştirmesini sağlayacağız.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği “Eşitlik ve Kadın Bakanlığı Kurulsun!” diye bir kampanya başlattı. Siz böyle bir bakanlığın kurulmasına ilişkin ne düşünürsünüz?
DEVA Partisi olarak 22 eylem plan çıkarttık. Bunlardan biri de 28 Aralık 2022 tarihinde kamuoyu ile paylaştığımız “Kadın Eylem Planı”, eylem planımızın 8. maddesinde “Kadından Sorumlu bir bakanlık kuracağız.” dedik. Ayrıca Altılı Masa Ortak Politikalar Mutabakat metninde “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı olarak yapılandıracağız” maddesine yer verdik.