İzmir’de düzenlenen Uluslararası Kadın Sempozyumu’na katılan CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, iktidar değişiminin ardından ilk iş İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönüleceğinin sözünü verdi:
“İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alanları ilk seçimlerde sandığa gömeceğiz. Millet İttifakı ile birlikte ilk bir hafta içerisinde İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden yürürlüğe sokacağız” dedi.
İzmir’de Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde farklı coğrafyadan kadınların bir araya geldiği Uluslararası Kadın Sempozyumu’nda kadın sorunları masaya yatırıldı.
Mustafa Necati Kültür Merkezi’nde yapılan sempozyuma, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İYİ Parti Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, İpekyolu Derneği Başkanı Afganistanlı kadın aktivist Valvala Jalal, hukukçu Nazan Moroğlu, İranlı kadın aktivist Masih Alinejad, Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, Belçikalı aktivist ve Sosyalist Partisi Eski Senatörü Simon Susskind, Afganistan’ın ilk kadın valisi Habiba Sarabi, Filistin asıllı İngiliz sanatçı Reem Kelani konuşmacı olarak katıldı.
CHP’li Aylin Nazlıaka, kadına yönelik şiddetin arttığı bir dönemde “İstanbul Sözleşmesi’nin önemine değindi:
“Tek adamın bir gece yarısı Resmi Gazete’de yayınladığı kararla İstanbul Sözleşmesi feshedildiğinden bu yana biz kadınlar ‘Vazgeçmiyoruz’ dedik, vazgeçmemeyi sürdürüyoruz. Kadın düşmanı zihniyete karşı bir araya geldik. Adeta bir can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmek kadınların en temel yaşam haklarının ellerinden alınması demek. Kadınların yaşam hakkı için mücadelemizi sürdürüyoruz. Fesih kararının üzerinden 24 saat geçmeden 6 kardeşimiz hunharca katledildi. 20 Mart 2020’den bu yana, 125’i ‘şüpheli’ denilerek 281 kız kardeşimiz hayattan koparıldı. Şüpheli ölüm diye bir şey yoktur. Soruşturması olmayan, üzeri kapatılmış dosyalar vardır. CHP olarak, İstanbul Sözleşmesi’nin bir maddesini hayata geçirerek çağrı merkezi kurduk. 7/24 çalışan merkez ile ücretsiz psikolojik, hukuki, barınma desteği verdik. Duruşmalarda adliyelerde onlarla bir araya gelerek destek veriyoruz. Hiçbirimiz, hepimiz kadar güçlü değildir. İlk seçimlerde iktidara geleceğiz. O zaman sorunları merkezi yönetim politikalarıyla yerinde çözeceğiz. Mutlaka kadına yönelik şiddeti sonlandıracağız.”
“İstanbul Sözleşmesi uygulansa bugün en az 3 bin kadın daha hayatta olurdu”
Sempozyumda Afgan kadınların da yer aldığını anımsatan Nazlıaka, “Erdoğan, ‘Taliban ile ters düşen yanımız yok’ dedi. Biz bu açıklamayı reddediyoruz. Taliban’ı tanımıyoruz, tanımayacağız. Tanıyanı da tanımayacağız. Taliban’ın ilk icraatının dul kadınlar ile 15 yaşındaki kızların savaş ganimeti gibi verilmek istendiğini asla unutmuyoruz” diye konuştu.
“Türkiye’deki kadınların mücadelesiyle gurur duyuyorum”
Belçikalı aktivist, Sosyalist Partisi Eski Senatörü Simon Susskind, Türkiye’deki kadınların, özellikle Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasıyla birlikte yoğun mücadele verdiğini belirterek, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin kadınlara karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyledi.
Polonya’nın da Türkiye’den sonra İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek istediğini ifade eden Susskind, “Hep beraber bu duruma karşı çıkmamız gerekiyor. Türkiye’deki kadınların buna karşı verdiği mücadeleyle de gurur duyuyorum. Kadına yönelik şiddetin demokratik ülkelerde kabul edilebilir bir şey değil. Kadınlar dünyanın her yerinde hakları için mücadele ediyor ve kadınlar aynı sorunları yaşıyor” diye konuştu.
Sempozyumda konuşma yapan hukukçu Nazan Moroğlu da 1923 yılından günümüze kadar kadınların eşitliğinin anayasadaki yansımalarını anlattı. Moroğlu, kadınların eşitlik konusunda ciddi adımlar attığına işaret ederek, kadın-erkek eşitliğine yönelik karşıt söylemlerin yoğun bir şekilde ortaya çıktığını aktardı. Moroğlu, “Şimdi gerçekten demokrasi mücadelesi vermemiz gerekiyor. Bugün yaşadığımız her sorun iktidar partisinin oylarıyla meclisten geçmiştir. Kadın-erkek eşitliği demokrasinin temel taşı ve kalkınmanın en itici gücüdür. Kadınlar kalkınacak ülke kalkınacak” ifadelerinde bulundu.