31 Ekim’de başlayan BM İklim Değişikliği 26. Taraflar Konferansı COP26 tüm hızıyla devam ederken, aktivistler iklim müzakerelerinde üst düzey pozisyonlarda kadın temsilinin düşük olmasının dünyanın geleceği için endişe verici olduğu konusunda uyarıyor.
“İklim kararlarında kadın liderliğin olmaması ekonomimizi, sosyal yapımızı, yaratıcılık ve çözüm üretme yeteneğimizi etkiliyor.”
İklim eylemlerinin küresel yüzü Greta Thunberg olduğu için karar mekanizmaların kadınların ve kız çocuklarının iyi temsil edildiği düşünülebilir. Ancak durum pek öyle değil.
31 Ekim’de başlayan BM İklim Değişikliği 26. Taraflar Konferansı’nı (COP26) devam ederken, aktivistler iklim müzakerelerinde üst düzey pozisyonlarda kadın liderliğinin olmamasını bir endişe konusu olarak gündeme getirdi.
İklim müzakerelerinde eşit cinsiyet temsili çağrısı yapmak için 2020’de kurulan bir inisiyatif olan SHE Changes Climate, ülkede 12 liderden oluşan müzakere ekibinde 10 erkek yer aldığını açıkladı. Kampanyanın Kurucu Ortağı Antoinette Vermilye, “İklim kararlarında kadın liderliğin olmaması ekonomimizi, sosyal yapımızı, yaratıcılık ve çözüm üretme yeteneğimizi etkiliyor” dedi.
İngiltere’nin COP26 ekibinde kadınların temsil oranı daha yüksek (yüzde 45), ancak daha çok etkinlik organize etme rolüne sahipler ya da çekirdek ekipte yer almaktan ziyade ziyade danışman olarak hizmet veriyorlar. COP26 liderlik ekibindeki bu cinsiyete dayalı iş bölümü, iklim müzakerelerindeki daha geniş sistemik sorunlara işaret ediyor.
COP iklim müzakereleri, ağırlıklı olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne uyması gereken devletlerin hükümetleri tarafından yürütülüyor. Kadınların siyasi pozisyonlardaki düşük temsili göz önüne alındığında (küresel olarak, bakanların yalnızca yüzde 21’i kadın) iklim delegasyonlarındaki cinsiyet dengesizliği şaşırtıcı değil.
Kadınların iklim müzakerelerinde yeterince temsil edilmemesi konusu, medyadaki cinsiyet eşitsizliği nedeniyle daha da büyüyor. Oxfam’ın bir raporuna göre, yalnızca kadınlar tarafından yazılan haberlerin yüzdesi açısından değil, aynı zamanda kadın uzmanların ve politikacıların alıntılanma sayısı açısından da cinsiyet eşitsizliği mevcut.
Tüm bu yapısal sorunlara rağmen, COP26’da toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik olumlu adımlar atılıyor. Finansta Kadınlar İklim Eylem Grubu’nun kurulmuş olmasının yanı sıra iki hafta sürecek zirvede toplumsal cinsiyet eylem planının tartışılacağı toplumsal cinsiyet konularına ayrılmış bir gün olacak.
COP26 sözcüsüne göre iklim diplomasisinde kadın temsiline yönelik gelişmeler olsa da daha yapılacak çok şey var: “Kadınlar ve kızlar, iklim kriziyle mücadelede her düzeyde karar vericiler, eğitimciler ve savunucular olarak kritik bir role sahipler. Kadınların bugün uluslararası iklim diplomasisinin en etkili figürleri arasında bazı kadınların yer almasıyla bir ilerleme kaydediliyor, ancak yapılacak daha çok şey var.”
‘Çözüme kadınlar öncülük edecek’
Feminist gruplardan oluşan bir koalisyon, küresel iklim krizinin ortasında kadınların ve kızların ihtiyaçları göz ardı edildiğinden, kadınların COP26 zirvesinde daha büyük bir rol oynamalarının sağlanması gerektiğini söyledi. Küresel İklim Adaleti Kadın Meclisi, COP26 öncesinde bir araya gelerek iklim müzakerelerinde kadınların liderliğini ve eşitliğini teşvik etme, yerli halkların haklarını koruma, gıda güvenliğini iyileştirme taleplerini de içeren çağrıyı yapmıştı.
Women’s Earth and Climate Action Network’ten Osprey Orielle Lake, “Dünya, Paris anlaşmasından bu yana en önemli iklim görüşmelerinden birine hazırlanırken, çözümlerin var olduğunu ve kadınların çözüme öncülük edeceğini biliyoruz” demişti.
Lake’e göre, COP26’nın küresel ısınmayı 1.5C ile sınırlamak için rehberlik etmesi ve dünyanın dört bir yanındaki insanlara, özellikle de genellikle krizden en çok etkilenen kadınlar ve çocuklara direnç geliştirmeleri için bir yol haritası gerekiyor: “Sistemik değişime ihtiyacımız var.”
Birçok ülkede kadınlar yakıt, su ve yiyecek toplamaktan sorumlu olduklarından, iklim krizinin neden olduğu kesintiler en çok onları etkiliyor. Genellikle arsa haklarından yoksun olduklarından, iklim felaketlerinde yerlerinden edilmeleri de daha olası. Yapılan araştırmalar ayrıca iklim krizinin kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti artırdığını da ortaya koyuyor.
Birleşmiş Milletler 2018 rakamlarına göre, iklim değişikliği nedeniyle yerinden edilen insanların yaklaşık yüzde 80’i kadın.
Kadınlar, iklim kaynaklı felaketlerden yalnızca bilgiye ve ekonomik kaynaklara erişimleri olmadığı için değil, aynı zamanda karar alma süreçlerinde söz sahibi olamadıkları için açıkça daha fazla etkileniyor.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden Synergy of Congolese Women’s Associations’ın kurucusu Neema Namadamu, “Ormanda doğdum, tüm varlığım ormandan. Kadınlar ön saflarda yer alıyor, iklim adaleti için çalışıyor ve iklim değişikliğinden etkileniyor. Ağaç dikiyoruz – ağaçsız hayat olmaz. Ateşle pişiriyoruz ve geceleri ışık için ateş yakıyoruz. Gerçekten birlikte çalışmaya başlamamız gerekiyor” diyor.
İrlanda’nın eski cumhurbaşkanı ve Elders dünya liderleri grubunun başkanı Mary Robinson, kadınları ve kız çocuklarının iklim krizi bağlamında merkeze alınması gerektiğini ifade ediyor: Kadınların müzakere masalarına dahil edilmesi gerekiyor. Covid krizi toplumsal cinsiyet eşitsizliğini şiddetlendirdi, toplumsal cinsiyet eylem planını geliştirmemiz gerekiyor.”
Kaynak: Guardian, Forbes
Derleyen: Eda Doğançay