BM İklim Değişikliği 26. Taraflar Konferansı (COP26), İskoçya’nın Glasgow kentinde başladı. COP26, 2015 yılında imzalanan Paris iklim Anlaşması’ndan sonra sağlanan gelişmelerin değerlendirileceği ilk zirve olma özelliği taşıyor.
Geçtiğimiz ağustos ayında yayınlanan ve ‘insanlık için kırmızı alarm’ olarak nitelendirilen Birleşmiş Milletler (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) raporu insanlığın bir dönüm noktasında olduğunu ve iklim üzerindeki zararlı etkisinin “gerçek” olduğunu kaydetmişti. Rapor, Paris İklim Anlaşması’nın küresel sıcaklık artışını bu yüzyılda 2 derecenin çok altında tutma hedefinin dünyada karbon salınımında büyük kısıtlamalar gerçekleşmediği sürece mümkün olamayacağını belirtmişti.
Bu yıl birçok ülkede yangınların ormanları kasıp kavurduğu yaz aylarından sonra dikkatler dünya liderlerinin COP26’da vereceği kararlara odaklanmış durumda.
Küresel sıcaklık artışının 1,5°C ile sınırlanması iklim değişikliğiyle mücadele için çok kritik. Ancak birçok araştırma kuruluşu Paris Anlaşması’na taraf ülkelerin verdiği niyet beyanlarının bu 1,5 ya da 2 derece hedefini tutturmanın çok uzağında olduğunu söylüyor. Her ülke BM’ye sunduğu niyet edilen katkı beyanındaki gibi hareket ederse, küresel sıcaklık artışının 2,7 derecenin üzerinde olması bekleniyor.
İklim değişikliğiyle mücadelede daha iddialı hedeflerin ortaya çıkıp çıkmayacağı, yani önümüzdeki beş yılın uluslararası iklim diplomasisi açısından nasıl geçeceği, büyük ölçüde COP26’da belirginleşecek.
Paris Anlaşması’nın imzalandığı COP21’den bu yana COP26 müzakereleri iklim rejiminin en önemli kilometre taşlarından birisi olacak COP26 müzakerelerinde, özellikle üç önemli başlığın gündemde olacak:
- Ülkelerin Ulusal Katkı Beyanlarının (NDCs) güncellenmesi,
- Karbon Piyasalarını tanımlayan 6. Madde ile alakalı Paris Kurallar Kitabının tamamlanması
- İklim Finansmanı konusu.
COP26’dan neler bekleniyor?
İngiltere Parlamentosu Üyesi ve COP26 Başkanı Alok Sharma, hedefleri şöyle sıraladı:
- Fosil yakıt üreten bazı ülkelerin, en azından herhangi bir anlaşmada bunun etrafındaki dili güçlendirmek açısından direndiği bir hedef olan “1.5” hedefini canlı tutmak.
- Fosil yakıttan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının büyük bir kısmının atmosfere girmesi engellendiği sürece, bir miktar kömürü kullanmaya devam etme olasılığını açık bırakan “azaltılmamış” kömür kullanımına kesin bir son kullanma tarihi koymak.
- Zengin ülkelerin kabul ettiği, gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıt emisyonlarını azaltmalarına ve krizin etkilerine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için yıllık 100 milyar dolarlık iklim finansmanı sağlamak.
- 14-19 yıl içinde tüm yeni araba satışlarını sıfır emisyon salınımlı yapmak.
- Ormanlar atmosferden karbonu uzaklaştırmada çok önemli bir rol oynadığından, 10 yılın sonunda ormansızlaşmaya son vermek.
- Karbondioksitin ısınma gücünün 80 katından fazla güçlü bir gaz olan metan emisyonlarını azaltmak.
Sıcaklık artışının etkisi
Paris İklim Anlaşması’nın parçası olan ve 1,5 derecelik bir sıcaklık artışının gezegen için ne anlama geleceğini yakından incelemekle görevlendirilen Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli, 1,5 derece ile 2 derece arasındaki farkın büyük hasarlara yol açabileceğini belirledi.
Buna göre, 1,5 derecelik artış; deniz seviyelerinin yükselmesi, mercan resiflerinin zarar görmesi ve sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, seller, daha şiddetli fırtınalar ve diğer aşırı hava koşullarında artışa neden olsa da 2 derecelik artıştan çok daha az etkili olacak.
Mevcut durumda sıcaklıklar halihazırda sanayi öncesi seviyelerin yaklaşık 1,1-1,2 derece üzerinde seyrediyor ve sera gazı emisyonları da artış eğiliminde.
2020’de Kovid-19 kaynaklı karantinalar sırasında karbondioksit üretimi düşse de ekonomilerin toparlanmasıyla tekrar yükseldi. 1,5 derece hedefi için küresel emisyonların her yıl yüzde 7 azalması gerekiyor.