Close Menu
  • Eşitlik
  • Barış ve Güvenlik
  • Siyaset
  • Adalet
  • Emek
  • Kültür-Sanat
  • Ekoloji
  • Bülten Üyeliği
  • Podcast
  • english
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu

Deprem Bölgesinde Unutulanlar | #YükseltSESini Podcast | 18.08.2023 |

20 Ağustos 2023 Gundem
Facebook Twitter WhatsApp Email
#27 Yükselt SES’ini! Podcast: Deprem Bölgesinde Unutulanlar

“Haber Var SES Ver!: Kadın Gazetecilerle Dayanışma Projesi’ kapsamında SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, deprem bölgesindeki kadın gazetecileri destekliyor. Bu haftaki bölümümüzde, bölgedeki gazetecilerin durumundan söz ettik ve projemize katılan gazetecilerin haberlerine yer verdik.

Aynı zamanda İran, İsrail ve Afganistan’da kadın hakları ile ilgili olumsuz gelişmelerden söz ettik; yapılan yeni düzenlemeler, endişelerimizi artırıyor.

Bölümü YouTube’da dinlemek için:

Herkese merhaba. Yükselt SESini podcast’te, SES Eşitlik Adalet Kadın Platformu ile hazırladığımız haftanın kadın gündemini sunmak üzere buradayım, ben Duygu İslamoğlu, yine bu hafta en çok üzerinde konuştuğumuz, kafa yorduğumuz konulardan kısa kısa bahsedeceğim.

Ağustos ayını yarıladık, gündemimizde öncelikle deprem bölgesinden haberler var, hem depremlerin altıncı ayında bölgedeki durumdan, hem de SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin yürüttüğü Haber Var Ses Ver projesinden söz edeceğiz,

Akbelen Ormanı’nda yaşanan kıyımı 3 haftadır takip ediyoruz, bu hafta da direnişçiler hakkında soruşturma başlatılması gibi gelişmeler var,

Biraz da dış haberlere göz atacağız, İran’da, İsrail’de ve Afganistan’da, kadınların yaşamlarını ve özgürlüklerini tehdit eden bazı gelişmeler yaşanıyor.

“Deprem Bölgesi”nde 6. Ay

6 Şubat 2023’te gerçekleşen ve Kahramanmaraş dahil, bölgedeki 11 şehri etkileyen depremlerin ardından 6 ay geçti. Bu süreçte bölgelerde yapılan çalışmalara ve depremzedelerin durumuna olan genel ilgi zaman içinde azaldı belki ama, çeşitli sorunlarla boğuşarak bölgede hayatını sürdürmeye çalışanlar için sıkıntılar devam ediyor.

Bianet’in hazırladığı “6 Şubat depremlerinin 6. ayı” başlıklı kronolojide çok kıymetli haberler yer alıyor, deprem bölgesinde 6 aydır nelerin yaşandığı, nasıl sorunlarla baş edilmeye çalışıldığı ile ilgili önemli tanıklıklar ve söyleşiler yer alıyor burada.

Bianet’in kronolojisinde 17 Mayıs Derneği’nden Sosyal Hizmet Uzmanı Havva Kafes ile yapılan bir söyleşi de çok şey söylüyor; özellikle Hatay ve Maraş’tan LGBTİ+’larla çalışan, danışmanlık desteği veren Havva Kafes, “Felaketlerin ardından düzenlenen yardım organizasyonlarında herhangi bir şekilde toplumsal cinsiyet odağı gözetilmiyor” dedi ve sivil toplum kuruluşlarının, bundan sonra yaşanabilecek felaketlerde benzer mağduriyetlerin yaşanmaması için farklı ihtiyaçları bulunan grupları gözetecek şekilde organize olması gerektiğini hatırlattı.

Samandağ Kadın Dayanışma Derneği’nden Hülya Nehir ise özellikle kadınların bölgedeki durumuyla ilgili bilgiler aktardı, Evrim Kepenek’in haberinde Hülya Nehir, “Destek mekanizmaları daha sistematik hale getirilirken kadın ve çocukların ihtiyaçları daha öncelikli olmalı.” dedi.

Haberin tamamı için Bianet’in hazırladığı kronolojiye muhakkak göz atmanızı öneririm.

Türk Tabipleri Birliği de, deprem bölgesinde yaşananlara dair 6. ay raporunu açıkladı; TTB Genel Merkezi’nde düzenlenen basın açıklamasında bölgede yaşanan sağlık sorunlarına dikkat çekildi. Türk Tabipleri Birliği’nden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “TTB’nin çeşitli kolları halen orada çalışma yürütüyor. 6 aydır kendi barınma alanlarını oluşturamayan meslektaşlarımız orada  hem sağlık hizmeti yürüterek hem de tabip odalarını ayakta tutmaya çalışıyorlar.” dedi ve hem bölgedeki doktorların yaşadığı zorluklara, hem de halkın ihtiyaçlarına dikkat çekti. Türk Tabipleri Birliği’nin raporuna göre, bölgede fiziksel ve cinsel şiddet vakaları da artmış durumda.

Deprem Bölgesi Haberleri

“Haber Var, Ses Ver!” Projesiyle Deprem Bölgesinden Haberler

SES Eşitlik Adalet Kadın Platformumuzun da bünyesinde faaliyet gösterdiği SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, deprem bölgesinde yazılı ve görsel içerik üreten kadın gazetecileri desteklemek amacıyla ‘Haber Var, SES Ver!: Kadın Gazetecilerle Dayanışma Projesi’ başlıklı bir çalışma başlattı; proje kapsamında deprem bölgesindeki kadın gazetecilerin bölgedeki son durumla ilgili güncel haberler hazırlaması destekleniyor. Destek kapsamında deprem bölgesindeki 4 ilden 4 kadın gazeteciye hibe ve birebir editörlük/mentorluk desteği veriliyor.

Kasım sonuna kadar devam edecek projede, gazeteciliği meslek edinmiş ve kendisini mesleki olarak geliştirmek isteyen, gazetecilik meslek ilkelerine saygılı, toplumsal duyarlılık ve sorumluluk taşıyan 4 gazeteci, araştırmaya dayalı yazılı dosya haber veya video-haberler üretecek. 

Kadın gazeteciler arasında dayanışmanın güçlenmesi amacı da taşıyan projeye genç gazeteciler Medine Mamedoğlu, Marta Sömek, Jiyan Cin Erkılıç ve Burcu Özkaya yaptıkları haberlerle, deneyimli gazeteciler Nevin Sungur, Candan Yıldız, Banu Güven ve Mehveş Evin ise editör ve mentor olarak katkı veriyor. 

Deprem bölgesinde aktif çalışan genç gazetecilerden biri olan gazeteci Medine Mamedoğlu, bölgede yaşanan susuzluk sorunu ile ilgili bir video-haber hazırladı, Nevin Sungur’un editörlüğünü yaptığı haberde Adıyaman’daki kadınların seslerine yer verildi. Medine Mamedoğlu, bölgedeki durumu bize şu sözlerle aktardı:

“Depremin aslında ilk gününden, ilk haftalarından bu yana bu susuzluk sorunu devam ediyor. Diyarbakır’da da deprem yaşandı, hemen sonra alana çıktık. Bir çok deprem bölgesinde de çalışma yürüttüm.

Hatay’da, Adıyaman’da, Malatya’da, yine Antep’te, Maraş’ta, Elbistan’da birçok yerde çalıştım gazeteci olarak ve her yerde gerçekten ortak sorun, su sorunuydu. İlk aylarda suyun neden olmadığını, neden insanın ulaşamadığını bir nebze olsun anlarsınız. Çünkü olağanüstü bir süreç. On bir kent birden etkilenmiş. Yine şebeke boruları, şebeke hortumlarının çoğu zarar gördüğü için yerel yönetimlerin, belediyenin resmi makamların da gerçekten var olan enkazın dışında, gerçekten ilk öncelikleri maalesef su olmadı aslında.

Diğer taraftan da çok büyük bir aciliyetlerini olmadığını hepimiz biliyoruz. Yani hepimiz tanık olduk ilk üç günde gelmeyen yardımlar, insanların enkaz altında bağırarak yaşamlarını yitirmesi bunlara bir örnek. Ama aradan geçen 5 – 6 ayda hala kentlere, köylere su verilmemesi gerçekten çok çok ciddi bir sorun. Malatya’da insanlar hala su erişemiyor, Adıyaman’a erişemiyor hatta erişemiyor.”

Ben uzun zaman da Adıyaman’da çalıştığım için aslında bu haberi Adıyaman’da yapmak istedim. Çünkü oradaki kadınları ciddi anlamda çok çok zorlanıyor. Evet, deprem oldu, evler yıkıldı, barınma sorunu devam ediyor ama ailelerin yaşadığı konteynır kentlerdeki bakım emeği hala kadınların üzerinde. Kadınlarda yük. Çocuklarına bakıyorlar, yemeği yetiştirme çalışıyorlar, temizliği yetiştirmeye çalışıyorlar. Farklı farklı şeyleri yetiştirmeye çalışıyorlar, bütün yük onların omzunda. Oradaki yerel yönetimler de sosyal medyada paylaşmışlardı, 5 ayın sonunda zarar gören şebeke hortumlarını yapmaya başladılar. Ama o durum da hala bir çözüme erişmiş değil. Çünkü oradaki insanlar hala şebeke suyuna erişimde sıkıntı yaşıyor.

4 ay boyunca şebeke suyu akmadı. Hatta ilk iki aya kadar insanlar hiç musluktan su aktığını görmedi. Belli bir süreden sonra kentte akan şebeke sularının, da belediyenin yaptığı bir çağrı ile ikinci bir duyuruya kadar içilmemesi, sadece diğer ihtiyaçlarda kullanılması gerektiği söylendi.

Zaten ikinci ayın sonunda seçim gündeminin ortaya çıkmasıyla birlikte deprem kentleri tamamen unutuldu. Seçimden sonra hele sosyal medyada yaratılan algı operasyonları, verilen oyların gerekçe gösterilmesi gibi pek insani olmayan gerekçelerle deprem bölgelerine yardımlar tamamen kesildi. Bu yardımların başında da maalesef içme suyu geliyordu. Günde 6 – 7 defa geçen tırlar günde bir defa, 2 günde bir defa olmak üzere çok büyük bir düşüş yaşadık.

Böyle olunca insanlar içme suyuna da erişemedi, çünkü var olan bir şebeke suyu var ama kirli olduğu için insanlar şebeke suyunu kullanamıyor – ki çoğu yerde o şebeke suları bile akmıyor. Yani su satın alıyorlardı, bu da onların bütçelerini çok zorluyordu. Özelikle çadır yaşamında yaşayan kadınlar da çamaşırlarını maalesef elleriyle yıkamak zorunda kalıyordu.

Bazı çadır kentlerde, konteynır kentlerde çamaşırhane vardı ama bazı köylerdeki kadınların hiçbiri maalesef o çamaşırhanelere erişemiyor, ulaşamıyordu. Bu insanlar çocukların başını yine leğende, eski usule göre yıkamak zorunda kalıyor. Yine tuvalet, duş, kentlerde yaşanan susuzluk çok büyük hijyen sorunlarına neden oluyordu. Bu sorunlar da devamında salgın hastalıkları getiriyordu.

Gazeteci Medine Mamedoğlu, proje kapsamında hazırladığı haberle ilgili olarak da şunları da söyledi:

Bu haberi yaparken pek bir zorlukla karşılaşmadım, karşılaştığım tek zorluk aslında vicdani olarak yaşadığım zorluklar, yaşadığım sıkıntılar. Çünkü gerçekten oradaki insanlar hiç insani olmayan, hiç uygun olan, hiç hijyenik olmayan koşullarda yaşıyorlar ve benim de asli görevim onların yaşadığı bu durumu, bu koşulu, bu aciliyeti kamuoyuna yansıtmak.

Ama biz kamuoyuna yansıtmamıza rağmen oradaki insanların durumu maalesef değişmiyor ve hiçbir çözüm getirilmiyor. Sık sık uzmanlar gibi biz de yerel yönetimleri eleştirmemize rağmen, gerek sosyal medya mecralarından, gerek yaptığımız haberlerden yaşanan sorunları sık sık gündeme getirmemize rağmen, maalesef ki ne kentte bundan yerel yönetimler, ne de resmi kurumlar yaşanan bu su sıkıntısına da, insanların yaşadığı diğer sıkıntıları, sorunlara da kesin bir çözüm bulmuş değil. Bulunan çözümler de genellikle geçici, kısa süreli çözümler. Bunlar da insanların yaşadıkları sorunlara kökten bir çözüm olmuyor maalesef ve o çözüme dair bir umut da sağlamıyor.

Depremin ilk günlerinde çekim yapmamızı engellemeleri, haber yapmamızı engellemeleri, tepkili olan insanlar röportaj verdiğinde araya polis girmesi gibi sıkıntılar yaşanıyordu. Ama aradan geçen 5 aydan sonra dediğim gibi yaşadığımız tek sorun gerçekten vicdani olarak bir sorun oldu. Çünkü orada yaşananları daha iyi yansıtmak, insanlara daha iyi aşılamak bizim en temel görevimiz.

Ama maalesef herkes kulağını, gözünü, bilincini deprem bölgesine tamamen kapatmış durumda. Şu an insanlar sanki hiç öyle bir şey yaşamamış ve hiç kimse 6 Şubat’ta yaşanan iki büyük depremi görmemiş, o videoları izlememiş, o enkazlara gidip insanlara yardım etmemiş gibi davranıyor ve bu da maalesef genel anlamda toplumsal olarak bir vicdani çürümeyi de beraberinde getiriyor.

Medine Mamedoğlu, 2023

Hatay’da gazeteciliği sürdüren Burcu Özkaya’nın Banu Güven editörlüğünde hazırladığı foto-haberde ise, Özkaya Hatay’ın Samandağ ilçesindeki, Türkiye’nin ‘tek’ ya da yaşayan ‘son’ Ermeni köyü olan Vakıflı’daki yortu kutlamalarından görüntüler yer alıyor, proje kapsamında hazırlanan ve deprem bölgesinden ses veren tüm haberlere esitlikadaletkadin.org web sitemizden erişebilirsiniz.

Adıyaman’da Susuzluk En Çok Depremzede Kadınları Etkiliyor: Sesimizi Duyan Yok

Deprem bölgesindeki gazeteciler

İskenderun Ses Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Sadet Berkyürek ile yapılan bir söyleşi de bu hafta dikkatimizi çekti, Bianet’ten Hikmet Adal’ın haberinde Berkyürek, depremde kaybettiğimiz gazetecileri anarak, bölgede hala mesleğini sürdürmeye çalışan gazetecilerin durumunu anlattı.

Deprem bölgesindeki yerel gazetelerin durumu gerçekten de kötü, depremden sonra Haziran ayına kadar hiçbir yerel gazete basılamamış. Daha yeni yeni toparlanmaya başlayan yerel basın, çok zor şartlarda çalışmalarını sürdürme gayretinde. Haberin detaylarına bu link aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

Akbelen Direnişi Ne Durumda?

Muğla İkizköy’de devam eden maden ocağı çalışmaları Akbelen Ormanı’na kadar dayandı, 3 hafta önce iş makinalarının aniden ormana girmesiyle yaklaşık 3 yıldır devam eden direniş, daha da alevlendi. Limak Holding’e bağlı YK Enerji’nin bölgedeki kanun dinlemeyen faaliyetlerine karşı direnen köylüler ve çevre savunucuları, mücadelelerini sürdürüyorlar.

Geçtiğimiz haftalarda da konuya detaylıca yer vermiş, bölgede neler yaşandığını aktarmıştık, bu hafta da gidişatla ilgili gelişmelerden söz etmek istiyorum,

15 Ağustos’ta Cumhuriyet’te yayınlanan habere göre, ağaç kesimine karşı direnen İkizköylüler; Holding sahipleri Nihat Özdemir, İbrahim Çeçen ve şirket CEO’su Serhat Dinç ile birlikte Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey ve eski Muğla Valisi Orhan Tavlı hakkında suç duyurusunda bulundular.

Edremit’te de Akbelen direnişine destek vermek amacıyla bir oturma eylemi yapılmıştı, bu eyleme katılan ve aralarında Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği üyelerinin de olduğu 25 kişi, “gösteri yürüyüşü ve toplantı kanununa aykırı davranmak” gerekçesiyle Edremit Emniyet Müdürlüğü’ne ifadeye çağrıldı. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneğinden yapılan açıklamada “Anayasal haklarımıza yapılan bu müdahaleyi kınıyoruz.” denildi.

İran‘da başörtüsü sorunu

Hollanda gençlerin cinsel sağlığını gözeten kampanyalar düzenlerken, Türkiye’nin Doğusundan daha iç karartıcı haberlerimiz var.

İran’da başörtüsü meselesi, uzun zamandır gündemde, Eylül 2022’de başörtüsünü uygun takmadığı gerekçesiyle gözaltına alınan Mahsa Amini’nin polis gözetiminde ölümünden sonra ülke genelinde protestolar baş göstermişti.

İran’da Ocak ayında 71’i çocuk, 530’dan fazla insan hayatını kaybetti, 22 bin kişi gözaltına alındı, ve idam cezaları infaz edildi. Tahran merkezli İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı’nın verilerine göre, 15 Ocak itibariyle protestolarla bağlantılı olarak toplam 19 bin 401 kişi gözaltına alındı ve/veya tutuklandı. Bu kişilerin 713’ü öğrenciydi.

Protestolarla bağlantılı olarak 724 kişinin mahkemelerce mahkum edildiğini ve toplam 11 bin 721 ay hapis cezası verildiğini kaydeden ajans, Ocak ayına kadar dört protestocunun idam edildiğini hatırlattı, 107 protestocu da idam cezası alma riskiyle karşı karşıyaydı. 

İran’da Yeni Başörtüsü Yasası: Kadınlara Ağır Cezalar Öngörülüyor

İran hükümeti ve polisi, protestolar kontrolden çıktığında geri adım atar gibi yapmıştı ancak, bugünlerde ülkede yine başörtüsü tartışmaları alevlenmiş durumda. Yargıçlar, başörtüsü takmamaktan hüküm giyen kadın ünlüleri hapis yerine kamu hizmeti olarak morglarda çalışmaya mahkûm etti. Ayrıca normal işlerine dönmeleri için akıl sağlığı raporu alma şartı getirildiği de öğrenildi, iş dünyasında başörtüsü zorunluluğunun uygulanması ile ilgili de sıkı önlemler alınıyor.

İran Parlamentosu, başörtüsü konusunda daha katı cezalar getirmeyi tartışıyor. Yeni tasarı kabul edilirse, başörtüsü takmayan kadınlar ve işyerleri üzerinde daha sert yaptırımlar gelebilir. Ayrıca başörtüsüz kadınlarla ilişkilendirilen iş yerlerine baskınlar düzenlenmeye başlandı.

Yeni yasa tasarısı, başörtüsü takmayan kadınlar için 360 milyon İran Riyali’ne kadar para ve hapis cezası öngörüyor. Tasarı ayrıca cinsiyetlerin daha sıkı ayrılmasını ve suç işleyen ünlülerin ülke dışına çıkışlarının yasaklanmasını içeriyor.

Faraz gazetesi de son olarak, Tahran Belediyesi tarafından Tahran Metrosu’nda görev yapmak üzere 400 “Başörtüsü Koruyucusu”nun asgari ücretin iki katı maaşla istihdam edildiğini duyurdu.

İsrail’de kadın hakları

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun koalisyonundaki ultra-Ortodoks üyeler, erkeklerin ve kadınların birçok kamusal alanda bir arada bulunmasını yasaklamayı konuşuyor ve sadece erkeklerden oluşan dini mahkemelerin güçlerini genişletmek istiyor.

New York Times’ın haberine göre bu durum, birçok kadının ayrımcılığa maruz kalmasına yol açıyor. Kamu taşımacılığı, İsrail’de kadınların statüsü üzerinde yaşanan bu kültürel savaşın en son cephesi oldu. İsrail’in birçok bölgesinde otobüslerde ve trenlerde cinsiyete göre ayrı oturma uygulaması giderek yaygınlaşıyor.

Netanyahu’nun geçen yıl aşırı sağcı ve ultra-Ortodoks partileri hükümet koalisyonuna dahil etmesinden bu yana, bu tür olaylar medyanın dikkatinde. Koalisyonun oluşması için ultra-Ortodoks müttefiklere verilen tavizler, seküler İsrailliler arasında huzursuzluk yaratıyor.

Son on yıl içinde İsrail’de cinsiyet ayrımı birçok alana sızmış durumda. Bazı sürücü eğitimi ve iş eğitimi kursları cinsiyete göre ayrılıyor, bazı kamu kütüphaneleri kızlar ve erkekler için ayrı saatler belirliyor.

Koalisyonun aşırı sağ partilerinin talepleri, kadınların eşit haklarının 1948 bağımsızlık bildirgesinde garanti edildiği ve birkaç önemli Yüksek Mahkeme kararıyla güçlendirildiği İsrail’de toplumsal cinsiyet anlayışını kökten değiştirebilir.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Haziran ayında yayınladığı global cinsiyet eşitsizliği raporunda İsrail, 146 ülke arasında 83. sıraya düştü. İsrail’in kadınlar için siyasi güçlenme sıralaması ise, geçen yıldan bu yana 61. sıradan 96. sıraya düştü, bu da İsrail’i bu listede Pakistan’ın hemen altında konumlandırıyor.

Kısacası, İsrail’de de kadın hakları tehlikede ve cinsiyet ayrımı konusunda da baskılar gün geçtikçe artıyor.

İsrail’de Kadın Hakları Tehlikede

Afganistan

İran ve İsrail’in ardından, son haberimiz de Afganistan’dan.

Dünyada kadın hakları ile ilgili sorunlar dediğimizde ilk aklımıza gelen ülkelerden biri olan Afganistan’da kadın düşmanı Taliban’ın 2021’de yönetime gelişinin üzerinden de tam iki yıl geçti. BBC’nin haberinde “O günlerde dünya genelinde en çok endişe edilen konulardan biri, Taliban’ın 20 yıl önce olduğu gibi, kadın haklarını hiçe sayan uygulamalarına geri dönüp dönmeyeceğiydi.” deniliyor ve Taliban’ın “Şeriat kuralları temelindeki kadın haklarına bağlı olduklarını”, İslam çerçevesinde kadınların çalışmasına ve eğitim görmesine, toplumda aktif olmalarına izin verileceğini açıkladığını hatırlatılıyor.

BBC Türkçe son dönemde Afganistan’a giderek görüşmeler yapan araştırmacı ve gazetecilerle, ülkede bugün kadın ve kız çocuğu olmanın ne ifade ettiğini konuştu, haberde Afganistan’daki hak ihlalleri üzerine çalışmalar yapan İnsan Hakları İzleme Örgütü araştırmacısı Fereshta Abbasi’nin sözlerine yer veriliyor, Abbasi diyor ki, “Afganistan hiçbir zaman kadınların yaşaması için ideal bir ülke değildi. Ancak Taliban yönetime geldikten sonra uğruna savaştığımız her şeyi kaybettik”.

Afganistan’da şu an, bazı bölgelerde kızların 10 yaşından sonra eğitim alması yasaklandı. İki yıldır hiçbir yazılı düzenleme, anayasa olmadan ülkeyi yöneten Taliban, kadınların yalnızca sağlık, beslenme ve eğitim sektörlerinde, kısıtlı bir şekilde çalışabilmesine müsaade ediyor.

Afganistan’da kadınlar yalnızca burka giyme zorunluluğuyla değil, seyahat etmek için yanlarında eşleri ya da yakın akrabalarından bir erkeğin olması gerektiği gibi kurallarla yaşıyorlar. Uzmanların aktardığına göre çoğu bölgede kadınların evlerinden ayrılmaları için de bu kurallar geçerli.

Geçtiğimiz Nisan-Mayıs aylarında Afganistan’da bulunan Estrada Tanck, BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, kadınlarda anksiyete ve çaresizlik duygusunun arttığını belirtiyor. Estrada Tanck’in gözlemleri şu şekilde:

“Eğitim, iş ve sokağa çıkma kısıtlamalarının yanı sıra, hukuk sistemi de tasfiye edildi. Anayasa ve kadına yönelik şiddet, aile içi şiddetten korunma hakkı üzerine kanunlar, ihtisas mahkemeleri, kadın sığınma evleri gibi kurumlar feshedildi. Evden ancak mahremiyle çıkabilen bir kadın, o kişiden şiddet görüyorsa ne yapabilir? Başka bir aile üyesi bulsa bile nereye gidebilir? Bu durum, kadınları tamamen savunmasız bırakıyor.”

Afganistan’daki güncel durumu aktaran haberin detaylarına, paylaştığımız link aracılığıyla ulaşabilirsiniz:

Taliban’ın 2. Yılı: Afganistan’da Kadınlar Ne Yaşıyor? Nasıl Mücadele Ediyor?

Yükselt SESini podcast’te haftanın kadın gündemine dair aktaracaklarımız şimdilik bu kadar.

Haftaya Cuma yeni bölümümüzde yeniden buluşmak üzere, hoşçakalın.

İlgili Makaleler

Bilim Kadını Muazzez İlmiye Çığ’a Veda

18 Kasım 2024

COP Zirvesi Çıkmazda, Daha Fazla Laf Değil Acil Eylem Gerekiyor!

17 Kasım 2024

Radyo Artık Apaçık!

10 Kasım 2024

Amerika Kadın Başkan’a Hazır mı? 

4 Kasım 2024

Comments are closed.

© 2025 Her Hakkı Saklıdır.
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.