Eğitim ve bilim emekçileri, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” dersinin müfredata alınması için kampanya başlattı.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), cinsiyetçi müfredat ve uygulamaların eğitimdeki derinliğinin artışı karşısında “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” dersinin müfredata alınması için kampanya başlattı.
Eğitim Sen, var olan tabloya ve 4+4+4 eğitim sistemiyle derinleşen toplumsal cinsiyet eşitsizliği karşısında 29 Kasım 2021’de toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin eğitim politikaları aracılığıyla yeniden üretilmesine karşı “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimi Yaşamsaldır” şiarıyla kampanya başlattı. Eğitim Sen, kampanya kapsamında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitimi Dersi Yapıyoruz” başlığıyla örgütlü olduğu tüm okullarda bir saatlik toplumsal cinsiyet eşitliği dersi verdi.
Tek bir günle sınırlı kalmak istemeyen Eğitim Sen, başlattıkları kampanya çerçevesinde örgütlü oldukları kurumlarda bunu yaygınlaştırmayı planlarken, diğer yandan kamuoyuna ve yetkililere de çağrıda bulunmaya devam ediyor.
Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım, Mezopotamya Ajansı’na sürdürdükleri kampanyaya ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine dair konuştu.
Yardım, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Yaşamsaldır” isimli kampanyada temel taleplerin MEB ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından, tüm eğitim kademelerinde cinsiyet eşitliği dersinin zorunlu okutulması, müfredatın bu perspektiften yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek “Çalışma yaşamının cinsiyet eşitliği gözetilerek düzenlenmesi, kadın eğitim emekçileri açısından mobbingin, ayrımcılığın sonlandırılması ve İstanbul Sözleşmesi feshinin iptali gibi başka taleplerimiz de oldu” şeklinde konuştu.
Tüm eğitimcilere derslerine toplumsal cinsiyet eşitliği eklenmesi çağrısı
Tüm sınıflarda ve iş yerlerinde “cinsiyet eşitliği” dersini 8 Mart’ta 1 saat olarak planladıklarını ifade eden Yardım, konuyla ilgili materyalleri hazırlayıp, kendi şubeleriyle paylaştıklarını söyledi. Yardım, bu eğitime ihtiyaç olduğunu belirtirken, eğitimin verildiği pek çok okulda farkındalık yarattığını ifade etti. Değiştirilmiş masal örnekleri kullanarak, çocukların aktif olarak yer alabileceği, kendilerini ifade edebileceği interaktif çalışma planladıklarını söyleyen Yardım, “Tüm eğitim emekçilerin bir derslerini toplumsal cinsiyet eşitliğine ayırması çağrısında bulunduk. Fakat temel talebimiz, bunun MEB tarafından gündeme alınması, fiili çalışma yürütülmesi” dedi.
‘Okuldaki işbölümü cinsiyete göre ayrışıyor’
Eğitimcilerin de bazen sınıfta cinsiyetçi kavramlar kullandıklarını, temizlik işlerinde çoğunlukla kız öğrencilerini görevlendirdiklerini ve çocuk oyunlarının cinsiyete göre ayrıştığını belirten Yardım, “Öğrenciler, toplum tarafından yüklenen geleneksel rollere yöneliyor. Meslek seçimlerine kadar pek çok şeyi etkiliyor. Kız çocuklarında daha çekingen, içe kapanık, özgüven problemi yaşayan bir profil oluşurken, erkek öğrenciler daha çok güç sergilemeye başlıyor. Okullarda, şiddet ve akran zorbalığı yaygın bir şekilde yaşanıyor. Kız çocuklarının eğitimden uzaklaşmasında bazen bunlar etken olabiliyor, daha çok açık liseye, ortaokula yönelmeye başlıyorlar. Sistem, medyayla, müfredatla erilliği güçlü biçimde empoze ediyor” dedi.
Müfredatlar incelenmeli
Müfredatlarının çok iyi incelenmesi gerektiğini, özellikle okulöncesi öğretmenlerinin daha donanımlı eğitim sürecinden geçerek göreve başlamalarının önemli olduğunu belirten Yardım, “Çocuğun kişilik gelişimi büyük oranda o yaşlarda oluşmaya başlıyor. Çocukların, tüm gelişimlerinin bizim üzerimizden şekillendiğini unutmamak gerekiyor. Bu ciddi sorumluluğu gözetmemiz lazım” şeklinde konuştu.
4+4+4’ün ardından eğitimde cinsiyet eşitsizliği ivmelendi
Dünya Ekonomi Forumu (WEF) tarafından yayınlanan “2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu”na göre, Türkiye 156 ülke arasında 133’üncü sırada yer alıyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini eğitim, siyaset, ekonomi ve sağlık açısından ele alarak konu ile ilgili genel bir görünüm sunmayı amaçlayan rapora göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 38,5, üst düzey yetkili ve yöneticilerin yüzde 16’sı kadın, kadınların kazanılan tahmini geliri erkeklerinkinin yüzde 45’i kadar, Meclis’te kadınların oranı yüzde 17,3 iken bakanlık görevlerindeki kadınların oranı ise yüzde 11,8. WEF tarafından 2006’dan bu yana her yıl düzenli olarak yayımlanan rapora göre Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin eğitim sisteminde 4+4+4’e dönüştürüldüğü 2012 yılından sonra arttığı görülüyor.
Türkiye’de var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği tablosu kadınların çocukluktan itibaren tüm yaşamlarını etkiliyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2019/2020 Eğitim-Öğretim Yılı Hedef Listesi’ne “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” dersini de ekledi ancak 24 saat geçmeden vazgeçti ve 12 Eylül 2019’da Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliğiyle MEB Sosyal Hizmetler Yönetmeliği’nden “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” tüm etkinlik alanlarından çıkarıldı.