Dr. Bengi Başaran, Mor Dayanışma’nın ilkini gerçekleştirdiği “Enternasyonal Feminist Mücadele Deneyimleri Sempozyumu”nda belirlenen, bağımsız feminist kadın mücadelesinin geleceğine ilişkin ortak yol haritası üzerine yazdı.

Bengi Başaran / T24
Gezi direnişi ve kürtaj protestoları sürecinde 2013’te Antakya’da kurularak ülke çapında ses bulan feminist kadın örgütlenmesi “Mor Dayanışma” 14 Ocak 2024’te ilk Enternasyonal Feminist Mücadele Deneyimleri Sempozyumu‘nu Kadıköy Müze Gazhane’de gerçekleştirdi.
Çoğunluğunu genç kadınların oluşturduğu salonun coşkusu, organizasyondaki özen, farklı şehirlerden günübirlik gelen katılımcıların azmi, yerli ve yabancı kadın temsilcilerin deneyim aktarımıyla; savaşların, kadın cinayetlerinin ve artan faşizmin cenderesinde başlayan 2024 için tecrübe edilen ve aşılan zorlukları hatırlatarak feminist kadın mücadelesinin geleceğine dair yolu aydınlatan bir etkinlik oldu.
İki oturumdan oluşan sempozyum genelindeki konuşmalar, bütünsel sistem dönüşümün gerekliliğini vurgular nitelikteydi. Toplumun en küçük biriminden iktidara sirayet eden ataerkil, ayrımcı ve sömürgeci yapı karşısında dünya genelindeki feminist kadın hareketleri arasındaki dayanışma, eylemlilik ve etkileşimin önemi vurgulandı.
Daraj’ın kurucusu Lübnanlı feminist Gazeteci Diana Moukalled konuşmasında, Lübnan ekonomik krizinin gölgesinde geçen başkansız bir yılı, Filistin’e uygulanan çifte standardı ve patriyarkanın adaletsiz sistem mekanizmasından ayrı tutulmaması gerekliliğinden söz etti. Düşük politik katılım, kadın bakan sayısının azlığı ve devlet feminizminin neden olduğu cam tavan sorununa paralel olarak 1952 gibi erken sayılabilecek bir tarihte, kadınların oy hakkı edindiği Lübnan’da, bugün kadınların aktif siyasal varlığının eksikliğini vurguladı.
Etkinliğe İran’dan katılan Avukat Fatima Babakhan, devlet destekli olmayan 15 kişi kapasiteli Mehre Shams Afarid Kadın Sığınağıyla sürdürdüğü hareketin yardıma gereksinimi olan 5000 kadın ve çocuğa ulaştığını ve ülke çapında uyguladıkları hibrit farkındalık eğitim modelini anlattı. Yerel yönetimler, milletvekilleri, parlamento ve başkan yardımcılarıyla kurulan diyaloğun sürekliliğinin ataerkiye karşı etkisine değindi.
İç krizlerdeki toplumsal reform potansiyelinin, yerel ve ulusal karar alma mekanizmalarında kadının siyasete girmesi için destek ve teşvik ihtiyacının altını çizdi. Başörtüsü yasağının İran’da yasal dayanağı olmadığını vurgulayan Babakhan din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı olamayan eşitlik anlayışı ihtiyacını ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin her düzeyde değerlendirilmesinin önemini dile getirdi.
Alanla ilgili çalışmalarını İtalya ve Polonya’da sürdüren Lucia Amorossi ve Zuzzanna Dorota Karcz, kürtaj yasağının yükselişi ve seçim kampanyaları sürecindeki rolü üzerinde dururken, lise öğrencilerinin kritik karar alma konusunda eğitimi, sosyal medyanın ve “influencer”ların önemi vurgulanan başlıklar arasındaydı.
“Transgender, nonbinary, kuir hakları, sosyalist liberal solun kimlik odaklı hareket noktası, ücret eşitliği ve göçmen meselesi” gibi başlıklara vurgu yaparken Fransız katılımcı Arya Meroni; maskülen retorik, transfobi ve islamafobinin artışı ve ırkçılığa karşı Sarı Yelekliler hareketi dayanışmasının önemine değindi.
Mor Dayanışma’nın kurucularından da olan DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca‘yla Diyarbakır Milletvekili ve Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya da sempozyumda konuşmalarıyla yer aldı. Koca, kadın STK oluşumları ve dayanışmasına ilişkin deneyimlerini aktarırken Kaya, Kürt Kadın Hareketi’nin tarihsel sürecini aktardı. Kadınların, faşizmin kurumsallaşması karşısında, barış ve çözüm süreçlerinde rolünün yadsınmaz önemi vurgulandı.
Yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.