Kolombiya’da devlet başkanlığı seçimlerinde sol ittifakın adayı eski gerilla Gustavo Petro, ülkenin ilk sol görüşlü devlet başkanı seçilirken, Francia Márquez de ülkenin ilk siyah kadın başkan yardımcısı oldu.
Yoksul bir aileden gelen ve gençliğinde ev işçiliği yapmış olan Márquez, Avukat, avukat olmasının yanı sıra ırkçılık ve ayrımcılığa karşı sesi gür çıkan, feminist bir dünya görüşüne sahip, ülke çapında tanınan bir çevre hakları aktivisti.

Kolombiya’da devlet başkanlığı seçimlerinin ikinci turunda Gustavo Petro oyların yüzde 50,46’sını alarak ülkenin ilk sol görüşlü devlet başkanı seçildi.
Sol ittifakın adayı ve eski gerilla olan Petro karşısında yarışan bağımsız aday Rodolfo Hernández ise yüzde 47,28 oy alarak seçimi kaybetti.
The New York Times gazetesinin aktardığına göre, Petro Kolombiya halkına hitaben yaptığı konuşmada, “Bugün yazdığımız hikaye, Kolombiya için yeni bir hikaye, dünya için yeni bir hikaye” dedi: “Seçmenlere ihanet etmeyeceğiz.”
Petro ayrıca “umut, diyalog ve anlayışa dayanan bir sevgi siyaseti yapacaklarını” söyledi.
Ülkede barış, sosyal adalet ve çevresel adaletin önemine değinen Petro, “Bana ulusal bir anlaşmanın ne için olduğunu sorarlarsa, aile hayatını daha iyi bir yaşam haline getirecek reformlara olanak tanıyan, yaşlıların emekli maaşı alabileceği, gençlerin iyi bir üniversiteye sahip olabileceği büyük ulusal bir uzlaşma sağlamalarını söylerdim” ifadelerini kullandı.
Petro ülkenin ilk sol görüşü devlet başkanı olurken Francia Márquez de ülkenin ilk siyah kadın başkan yardımcısı oldu.
Güçlü bir kadın siyasetçi: Francia Marquez
Francia Márquez, 1982 yılında Kolombiya’nın güneybatısında, Pasifik kıyılarına yakın Cauca’nın Yolombo bölgesinde dünyaya geldi. Burası ülkede on yıllarca süren iç çatışma dönemini yaşamış bölgeydi
Márquez yoksul bir aileden geliyordu. 16 yaşında hamile kalan Márquez, çocuğunu büyütebilmek için bölgedeki altın madenlerinde, ilerleyen yıllar da ise yatılı ev işçisi olarak çalıştı.
Sonunda hukuk fakültesine giderek avukat olan Francia Márquez, yaşadığı bölgede madencilik faaliyeti yürütmek isteyen büyük firmalara karşı yürüttüğü hukuk mücadelesini kazandı.
2014 yılında yaşadığı kasabadaki nehrin altın madencilerinin tehdidi ile karşı karşı kalması üzerine, Márquez ve beraberindeki onlarca kadın, 2014 yılında 10 gün boyunca Cauca’dan başkent Bogotá’ya doğru yaklaşık 550 kilometrelik bir yürüyüş gerçekleştirdi. Hükümet en sonunda Cauca’ya askeri birlikler göndererek yasadışı madencileri bölgeden çıkartmak zorunda kaldı.
Márquez’e 2018 yılında “Çevre Nobeli” olarak da bilinen Goldman Çevre Ödülü’ne layık görüldü.
Seçmenlere ne vadediyor?
Gazeteci Joshua Collins’in aktardığına göre, Márquez’in seçim vaatleri arasında çatışma bölgelerine ekonomik yatırım, çevre hakları savunuculuğu ve 2016 yılında hükümet ile FARC arasında imzalanan barış anlaşmasının uygulanması var. Kolombiya’daki uyuşturucu savaşları da Márquez’in mücadele edeceği toplumsal olgulardan biri olarak öne çıkıyor.
Márquez’in ırkçılık ve ayrımcılığa karşı da sert bir duruşu var. Márquez, ülkedeki dezavantajlı gruplara atıfta bulunmak için “los nadies” (hiç kimseler) ifadesini kullanıyor.
Márquez göre “elitleri rahatsız eden şeylerden biri de zamanında evlerinde çalışan birinin liderleri olacak olması.”
Feminist duruşuyla biliniyor
Francia Márquez’in Petro’yu daha feminist bir duruşa yönlendireceğine kesin gözüyle bakılıyor. Márquez henüz seçim kampanyası döneminde Petro’nun kadın hakları konusundaki söylemlerini eleştirmişti.
Bir miting sırasında Gustavo Petro Kolombiya’da kürtaj haklarına tam desteğini dile getirmekten geri durmuş, bunun yerine “ülkedeki kürtaj sayısını sıfıra indirecek gebelik engelleme programlarını teşvik edeceğini” açıklamıştı. O sırada Petro ile birlikte sahnede olan Márquez, Petro’ya dönüp şöyle demişti:
“Petro’ya soruyorum: Bahsettiği ‘sıfır kürtaj’ noktasına ulaşana kadar kaç kadının daha ölmesi, kaç kadının daha tüm o acı verici durumlardan geçmesi gerekiyor?”
Kaynaklar: New York Times, Al Jazeera, Bianet