ABD’li yazar Sandra Newman’ın yeni romanı Julia’da, George Orwell’in kült romanı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’deki olaylar Winston Smith’in sevgilisi Julia’nın perspektifinden feminist bir anlatımla yeniden yazılıyor.
George Orwell Vakfı, Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ün Winston Smith’in sevgilisi Julia’nın perspektifinden feminist bir anlatımla yeniden yazılmasını onayladı.
Edebiyatın en ünlü giriş cümlelerinden biri olan “Pırıl pırıl, soğuk bir Nisan günüydü; saatler on üçü vuruyordu” ile başlayan Orwell’in 1949 tarihli romanı, Büyük Britanya’nın totaliter Okyanusya devletinin bir parçası olduğu distopik bir gelecekte geçiyor. Büyük Birader, iktidar partisinin kendi çıkarları uğruna halkı üzerinde büyük baskı kurduğu Okyanusya ülkesinin gizemli diktatörüdür ve Düşünce Polisleri de düşünce suçlarını, kişisel ve politik düşünceleri keşfeden ve cezalandıran Okyanusya’nın gizli polisleridir. Winston Ana karakter Smith, Hakikat Bakanlığı’nda çalışıyor ve Büyük Birader’in anlatısına uyacak şekilde tarihi yeniden yazıyor. Her ikisi de yakalanıp Oda 101 aracılığıyla yeniden eğitime gönderilene kadar, Kurgu Daire’sinde roman yazma makinelerinde çalışan Julia ile yasak bir ilişkiye başlar.
Julia’nın gözünden 1984
Sandra Newman’ın Julia‘sı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’teki olaylara Julia’nın gözünden bakıyor. Yayıncı Granta, Julia’nın Okyanusya dünyasını “Winston’dan çok daha iyi anladığını ve hayatından esasen mutlu olduğunu” söyledi.
Orwell’in Bin Dokuz Seksen Dört’te belirttiği gibi Julia, “bazı bakımlardan Winston’dan çok daha uyanıktı ve Parti propagandasından çok daha az etkileniyordu. İki Dakika Nefret sırasında makaraları koyvermemek için kendini zor tuttuğunu söylediğinde, Winston ona imrenmeden edememişti. Ne var ki, Julia, Parti öğretilerini yalnızca kendi yaşamına iliştiği ölçüde sorguluyordu. Doğru ile yalan arasındaki farkı önemsemediği için, resmi ağızlardan yayılan hikâyeleri çoğu zaman kolayca kabulleniyordu.”
“Başka bir dünya tanımamış ve Winston’la tanışana kadar hayal dahi etmemişti. Fırsatçı, hiçbir şeye inanmaz ve siyasetle hiç ilgilenmez. Sıklıkla kuralları çiğniyor ama gerektiğinde rejimle işbirliği de yapıyor. O ideal bir Okyanusya vatandaşı,” dedi Granta. Ama bir gün, kendini uzun bir koridorda Winston Smith’e doğru yürürken bulduğunda, içgüdüsel bir biçimde ona bir not verir, kontrolünü kaybettiğini ve artık dünyasında güvenli bir şekilde ilerleyemeyeceğini fark eder.”
Orwell Vakfı, Smith’in sevgilisinin hikayesini anlatması için bir süredir bir yazar aradıklarını ve daha önce Women’s Prize ödülü için aday gösterilen ve Guardian ilk kitap ödülü için kısa listeye giren Newman’la mükemmel bir uyum yakalandığını söyledi
Granta, “Orwell’in oğlu Richard Blair’e danışıldığını ve projeyi onayladığını” ekledi.
“Orwell’in romanındaki cevaplanmamış sorulardan ikisi, Julia’nın Winston’da ne gördüğü ve parti hiyerarşisinde yolunu nasıl bulduğudur. Sandra, Big Brother’ın dünyasının derinliklerine inandırıcı bir şekilde tamamen giriyor, hem orijinaline sadık hem de orijinalin yanında durmak için çarpıcı biçimde farklı bir anlatı sunuyor,” diyor Vakfın yöneticisi Bill Hamilton. “Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü ile büyümüş milyonlarca okur, bunu kışkırtıcı ve tatmin edici bir yol arkadaşı olarak görecektir.”
Julia, gelecek Haziran ayında, Granta, Newman’ın Y kromozomu olan her bir kişinin dünyadan kayboluşunu anlattığı yeni romanı The Men’i yayınladıktan sonra yayınlanacak.
Kaynak: Guardian