Sudan’da kadın hakları alanında çalışan çok sayıda sivil toplum kuruluşu tarafından yayınlanan ‘Feminist Manifesto’ başlıklı çığır açan bildiri, vatandaşlara cinsiyet temelinde ayrımcılık uygulayan yasaların ortadan kaldırılması çağrısında bulunuyor.
Fotoğraf: Equal Times
Alessandra Bajec
8 Nisan 2021’de Hartum’da yüzlerce kadın Sudan’da aile içi ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı miting yapmak için toplandı. “2018 Aralık Devrimi’nden bu yana en tarihi direniş gösterilerinden biri” olarak nitelendirilen yürüyüş, pandemi sürecinde kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetteki artışa dikkat çekmek ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığı yapan yasaları ve ataerkil kısıtlamaları kınamak için yapıldı.
Adalet Bakanlığı ile Cumhuriyet Savcılığı arasındaki geçit töreninde, 50’den fazla kuruluştan katılımcılar, Sudan’da kadın hakları ve toplumsal cinsiyet konularında çalışan çok sayıda sivil toplum kuruluşu tarafından geliştirilen ‘Feminist Manifesto’ başlıklı çığır açan bildiriyi yüksek sesle okudular.
Sudan’ın ilk resmi feminist bildirisi olan metin, “vatandaşları cinsiyet temelinde ayıran yasaların” ortadan kaldırılması çağrısında bulunuyor. “Biz Sudanlı kadınlar, özgür olmadığımızı ve devletin gözünde eşit vatandaşlar olmadığımızı biliyoruz” diyor ve kadın düşmanlığı ideolojisine karşı savaşma taahhüdünün yanı sıra herkesin güvenliğini güvence altına almayı talep ediyor.
Bildiri, geçiş hükümetinin kadın meselelerini ihmal etmeye devam etmesinden duyulan yaygın memnuniyetsizliğin sonucu.
İktidar, kadınların toplum içinde nasıl giyinip hareket edebileceklerini düzenleyen yasaları yürürlükten kaldırmak ve kadın sünnetini yasa dışı hale getirmek gibi bazı önemli reformlar yaparken, kadınların önündeki birçok yasal engeli tamamen ortadan kaldıracak daha derin, daha temel değişiklikleri yürürlüğe koymakta başarısız oldu. Dahası, kadınlar, 2018-2019 halk ayaklanmasındaki kitlesel katılımlarına rağmen, devrimi izleyen resmi siyasi süreçten ve karar alma organlarındanb büyük ölçüde dışlandılar.
“Kendi evlerimizde karar verme yetkimizin olmadığı bir gerçeklikte yaşıyorsak, ülke işlerinin yürütülmesine etkin bir şekilde katılmayı nasıl arzulayabiliriz?” diye soruyor SIHA Sudan program koordinatörü Yosra Akasha. Kadınlara medeni ve siyasi hakların yanı sıra sosyal ve ekonomik hakların verilmesinin “eşitliğin özünde” olduğunu da vurguluyor.
Müdanasız Talepler
SIHA tarafından yürütülen yaklaşık iki yıllık istişarelerin bir sonucu olarak, çeşitli taban hareketlerinden ve Sudan’ın farklı bölgelerinden 250’den fazla kadın, kadınların siyasete katılımı konusunda eğitim aldılar. Etnik ve sosyal farklılıkların derin olduğu bir ülkede, çeşitli bölgelerden, etnik kökenlerden, dinlerden ve sosyoekonomik kökenlerden kadınlar ve kız çocukları onlarca dernek arasından seçildiler. Çeşitli grupların temsilcileri, geçiş döneminde ve sonrasında kadın haklarına dayalı bir söylem ve eylem planının temeli olarak kullanmak umuduyla bildiriyi tartıştı ve hazırladı.
“Çeşitliliğimiz bir güç olmalı”
“Sudanlı kadınlar homojen bir grup değil. Anlaşmazlıklarımıza rağmen, feminist bir gündemi ilerletmek için birlikte çalıştık” diyor Hartum ve Omdurman’da iş geliştirme yoluyla taban topluluklarında kadınları güçlendirmek için çalışan Kendi Kendine Yardım Derneği başkanı Saeeda Yousif Tia. “Çeşitliliğimiz bir güç olmalı” diyor.
İlk grup, Sudanlı kadınlar, geniş kapsamlı sonuçları olan kişisel statü yasası gibi politika ve mevzuatlar, kadınların etkin siyasi katılımını sınırlayan ve evde, işte ve genel olarak toplumda cinsiyet eşitliğini engelleyen ayrımcı yasaların yürürlükten kaldırılması çağrısında bulunuyor. Örneğin, 10 yaşından küçük kızların hâkim izniyle evlenebileceklerini belirten ve kadınların eşlerinin veya babalarının izni olmadan ev dışında çalışmasını yasaklayan yasalara karşı çıkıyorlar.
Barış ve geçiş dönemi adaletine odaklanan ikinci grup ise kadınların, geçiş hükümeti ile Sudan’da on yıllardır süren savaşı sona erdirmeyi amaçlayan büyük silahlı hareketler arasında Ekim 2020’de imzalanan Juba Barış Anlaşması’nın uygulanması sürecine anlamlı katılımını talep ediyor. Aktivistlerin talepleri, çatışma ortamlarında cinsel şiddete maruz kalan kadınlara yönelik geçiş dönemi adaleti mekanizmalarına ve kadınların tüm barış inşası süreçlerine katılımına odaklanıyor.
Ekonomik ve sosyal haklara odaklanan üçüncü grup da, kadınların sosyal ve ekonomiye tam ve aktif katılımını talep ediyor. Talepler arasında, kadınlara çocukları için kimlik belgesi alma hakkının verilmesini, boşanma hakkını ve bakım sorumlulukları yoluyla ekonomik katkılarının tanınmasıyla kadınların evlilik sırasında elde ettikleri servetin bir kısmına erişebilmelerini sağlamayı içeriyor. Ve kadınların mirasta eşitliğini ve araziye sahip olma ve araziye erişim haklarını da talep ediyor.
Bildiri ayrıca uluslararası cinsiyet eşitliği sözleşmelerinin ve anlaşmalarının oluşturulmasını da talep ediyor. Kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) Sudan kabinesi tarafından Nisan ayında onaylandı. Fakat buna rağmen, evlilik, boşanma ve ebeveynlik gibi alanlarda olduğu kadar, hükümetin ve toplumun her düzeyinde kadın ve erkek arasında eşitliği güvence altına alan üç temel noktasıyı desteklemedi.
SIHA’dan Akasha, “Hükümet yasal reformlarla parça parça uğraşıyor ve kadınların günlük gerçekliklerinde çok az fark yaratıyor” diyor.
The Equal Times’da yayınlanan yazının devamına buradan ulaşabilirsiniz.