2021’in başından bu yana, siyasetten spora, sanattan medyaya çeşitli alanlarda tanınmış Fransız erkekleri, cinsel istismar suçlamalarıyla karşı karşıya. Bu suçlamalar Fransa’da, gecikmeli bir #MeToo hareketinin de başlangıcı oldu.

2021’in başından bu yana, Fransa’nın siyaset, spor, medya, akademi ve sanat gibi önde gelen alanlarından erkekler, cinsel taciz ve kamusal suçlamalarla karşı karşıya kaldılar. Bu yüksek profilli davalar ve kamuoyundaki değişimle beraber, Fransız milletvekilleri, 15 yaşını cinsel rıza yaşı olarak belirlemek için harekete geçtiler. Üstelik yasayı reddettikten sadece üç yıl sonra.
Bu son suçlamalar sadece resmi soruşturmalara yol açmakla kalmayıp, bazıları için mevki kaybına ve diğerleri içinse kamusal yaşamdan tamamen uzaklaştırılmalara sebep oldu. Ayrıca, Fransız ‘erkekliğinin’ karşı konulmaz ve baştan çıkartıcı olarak isim yapan imajlarının da yeniden düşünülmesine neden oldu.
2018 yılında, cinsel şiddet karşıtı bir grup olan #NousToutes’u kurucusu, feminist aktivist Caroline De Haas, “2021’in başlangıcı bir tür artçı sarsıntı oldu. Çok açık olan bir şey var ki, bugün Fransa’da tanınmış insanlara yönelik cinsel şiddetin tanıklarına dört, beş yıl önce verilen tepkinin aynısını görmüyoruz.”
Geçen ay, Fransa’nın en ünlü televizyon sporu gazetecilerinden biri olan Pierre Ménès, spor gazeteciliğinde cinsiyetçiliği ortaya çıkaran “I’m Not a Slut, I’m a Journalist” (“Ben Sürtük Değilim, Gazeteciyim”) belgeseli yayınlandıktan sonra süresiz olarak açığa alındı. Bununla birlikte, liste oldukça uzun. Genç bir kadına tecavüz iddiaları üzerine soruşturma başlatılan ve televizyonda kendisini “baştan çıkarmanın önemli olduğu” bir kuşağa ait olduğunu söyleyerek savunan, Fransa’nın ünlü haber spikeri Patrick Poivre d’Arvor, suçlamaları yalanlarken, 2018’de bir çalışana tecavüz etmekle suçlanan ve o dönem aklanan, eski hükümet bakanı Georges Tron, şubat ayında temyiz mahkemesinde beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Fransız gazetesi Le Monde’a göre bu karar, toplumun “rıza anlayışının inkar edilemeyecek bir şekilde değiştiğini” gösteriyor.
Fransa’nın en büyük film yıldızı Gérard Depardieu ve güçlü içişleri bakanı Gérald Darmanin de geçen yıl yeniden açılan tecavüz davaları kapsamında soruşturma altındalar. Ünlü entelektüel Olivier Duhamel’den aktör Richard Berry’ye, uluslararası üne sahip sanatçı Claude Lévêque’ten geçtiğimiz sene Emmanual Macron’un Ulusal Sinema Merkezi başkanı seçtiği film yapımcısı Dominique Boutonnat’a kadar bir sürü isim cinsel saldırı suçlamalarıyla karşı karşıya. Bazı muhafazakar entelektüeller, giderek büyüyen listeyi, Fransız toplumunun, cinsiyet, ırk, din ve sömürgecilik sonrası (postkolonyalizm) Amerikan fikirleriyle kirletildiğinin kanıtı olarak görüyorlar. Sciences Po Aix-en- Provence’de öğretmenlik yapan Fransız sosyolog Raphaël Liogier, Fransa’nın #MeToo’ya ilk tepkisinin, hareketi feminizmin Amerikan çarpıtması olarak reddetmek olduğunu, şimdi ise muhafazakar kesimin ırk ve ırkçılık hakkındaki fikirleri konu dışı Amerikan kavramları olarak görmezden gelmeye çalıştıklarını söylüyor.
Orijinali New York Times’da yer alan makalenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: New York Times
Çeviri: Gizem Evgin