Gezi davasının 6. duruşmasında Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye ise 18’er yıl hapis cezası verildi.
Siyasetçiler, sanatçılar, yazarlar, kadın hareketi dahil binlerce kişi “Biz de Gezi’deydik” sloganıyla kararı protesto etti.

Osman Kavala’nın 4.5 yıldır tutuklu yargılandığı Gezi Davası’nda karar çıktı. Kavala’ya, ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsten’ ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme, ‘casusluk’ suçlamasında ise beraate hükmetti.
Mahkeme ayrıca, tutuksuz yargılanan Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çiğdem Mater ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım’ suçundan 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı verdi.
Kararın ardından duruşma salonu içindeki ve dışındaki izleyiciler mahkeme heyetini protesto etti. Heyet, “Gün gelecek AKP halka hesap verecek” sloganlarının ardından salonun boşaltılmasını istedi.
Gezi Davası heyetindeki üye hakimlerden Murat Bircan, 2018’deki AKP’den Samsun milletvekili aday adayı olmuştu.
‘Kaçma şüphesiyle’ tutuklanan Çiğdem Mater dava için yurtdışından gelmişti
Gezi Parkı Davası kapsamında yargılanan ve hakkında ‘kaçma şüphesi’yle tutuklama kararı verilen isimlerden biri olan belgesel yönetmeni ve gazeteci Çiğdem Mater’in duruşmalara katılmak için yurtdışından geldiği ortaya çıktı. Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, müvekkilinin bir proje kapsamında Almanya’da bulunduğunu ancak duruşmalara katılmak için ülkeye geri döndüğünü söyledi.
Mücella Yapıcı: “Son sözüm olduğunu düşünmüyorum”
Avukatların savunmalarının ardından sanıklara son sözleri soruldu. Mücella Yapıcı, “Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık bir meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım. Hiçbir zaman şiddeten yana olmadım.
“Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma haram lokma yedirmedim. Hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi mesleğim doğrultusunda kullandım.
“Yaşamımdan onur duydum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamınızı umuyorum. Hüküm sizindir” dedi.
Mahkeme üyesi Bektaş şerh düştü
Gezi Parkı davasında karar 3 kişilik mahkeme heyetinden 2 üyenin oyu ile alındı. Karara karşı çıkan hakim Kürşad Bektaş ise karşı oy kaleme aldı. Hakimin karşı oy yazısında dosyada dinleme kayıtlarından başka delil olmadığı, dinleme kayıtlarının ise hukuka aykırı alındığı belirtildi.
Dinleme kayıtlarının hukuki kabul edilmesi halinde dahi, bu kayıtları destekleyen hiçbir somut delil bulunmadığına dikkat çeken hakim Bektaş, “Sanıkların üzerlerine atılı suçlardan cezalandırılmalarına yeter her türlü kuşkudan uzak, somut, kesin ve inandırıcı başkaca delil de bulunmadığından beraati, tutuklu sanık Osman Kavala’nın tahliyesi ile diğer sanıkların tutuklanmaması gerektiği görüşündeyim” ifadelerini kullandı.
Tepkiler ne oldu?

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Halk TV‘ye şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu dava başından bu yana dayanışma içerisinde bir ülke hayalini mahkum etmeyi amaçlıyordu . Bugün aramızdan bazılarını seçip sözde ceza verdiler. 31 mayıs 2013’ten beri buraya defalarca geldik. Yüzlerce belki binlerce Gezici bugüne kadar yargılandı, aralarından bir tane benim bunlarla ilgim yok diyen olmadı. herkes eylemlerinin arkasında durdu, savundu. Bugün uyduruk gerekçelerle tutuklanları, yüz binler olduğu zaman tutuklamaya cesaret edemedi iktidar.
O gün nasıl yan yana geldiysek yine yan yana gelip bizim adımıza esir alınan arkadaşlarımızı en kısa sürede çıkartmalıyız. Bu, Gezi’nin ideallerini paylaşan herkesin ortak sorumluluğu.”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, karar sonrası Çağlayan Adliyesi dışında yaptığı açıklamada, “Burada bugün sonlanan davada hukukun ve adaletin gereği yapılmadı. Sadece ülkeyi yöneten bir tek adamın gönlü yapıldı” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu “Çok yakın zamanda bu hakimlerin hepsinden adil bir şekilde hesap soracağız” derken, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, “Çok öfkeliyiz. Ama ben Türkiye halklarına seslenmek istiyorum. Hafızamızı kaybetmeyelim. Biz Gezi Parkı’nı kazandık. Hep birlikte mücadele etmeseydik Taksim’in ortasında yine o inşaatlardan olacaktı. Biz kazandık hazmedemediler” ifadelerini kullandı.
Kerestecioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi bütün muhalefeti terörle ilişkilendirmeye çalışıyorlar. Bu yol ayrımında biz demokratik, özgür bir Türkiye mi istiyoruz yoksa bu yargıçlarla yargılanmaya devam mı etmek istiyoruz? Biz bunu hak etmiyoruz. Bugün alınan arkadaşlarımızın hiçbir suçu yoktur. Hepimiz oradaydık, yargılayacaklarsa hepimizi yargılasınlar.”
Ahmet Şık: “İtiraz etmeyen herkes sorumludur”
İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ise “Çok öfkeliyim. Ben iktidara öfkeli değilim. Ya da hakim savcı kılığına girmişlere de öfkeli değilim. Hepimizin bir yemin etmesi gerekiyor. O yemin bu ülkenin var olup olmayacağına dair bir karar. Bunlar mafya, çete. Bu yargılamadan ne bekliyordunuz? İtiraz etmeyen herkes bu kararın sorumlusudur” dedi.
Ahmet Şık, mahkeme binası önünde toplanılmış olsaydı, kararın bu kadar kolay çıkmayacağını savundu.
Emel Korkmaz: “Karar çok canımızı yaktı”
Gezi Direnişi sırasında dövülerek öldürülen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz, verilen hapis kararlarına tepki gösterdi.
Gazete Duvar’a konuşan Emel Korkmaz, “Verilen bu karar tekrar çok canımızı yaktı maalesef. Osman Kavala’nın bu kadar süre adaletsizce yargılanması, cezaevinde tutulması çok yanımızı yaktı. Diğer isimlerin de. Maalesef adaletsiz bir ülkede yaşıyoruz. Bütün davalarda olduğu gibi bu davada da yine adaletli bir karar çıkmadı” ifadelerini kullandı.
Gezi eylemlerinin barışçıl olduğunu söyleyen Korkmaz, “Çocuklar, insanlar özgürce yaşamak, istedikleri adaletli bir ülkede yaşamak için sokaklardaydılar. Ağaçların katledilmemesi, insanların özgürlüklerinin sonlandırılmaması için sokaklardaydılar. Ben bunu her zaman dile getirmeye devam edeceğim. Maalesef bu ülkede adaletin olmadığını çocuklarımızın canını alarak, bizim canımızı yakarak, bu kararlarla bir kez daha gösterdiler” diye konuştu.
Kadın hareketi: “Hepimiz Gezi’deydik”
2010’larda kadınların hayatları ve bedenleri üzerindeki baskı ve otoriteye karşı öfkesi ve isyanı Gezi ayaklanmasının da önemli bir bileşeni oldu.
Kadınlar, Gezi’de bir kere daha bedenleri, kimlikleri, emekleri ve hayatlarının özgürleşmesi için sokaklarda ve parklardalardı. Sonradan yayınlanan kamuoyu araştırmaları, Türkiye’nin dört bir yanında direnişe fiilen katılan milyonların en az yarısının kadınlardan oluştuğunu gösteriyordu.
Karardan sonra açıklama yapan kadın hakları örgütleri ve aktivistler, kararın hukuksuzluğunu vurguladı: