Gazetecilik faaliyeti kapsamında DTK yöneticileriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler gerekçesiyle “silahlı örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla yargılandığı davadan 6 yıl 3 ay ceza alan gazeteci Ayşegül Doğan dava sürecini anlattı.
Doğan’ın videosu Haberin Var Mı İnsiyatifi tarafından paylaşıldı. Ayşegül Doğan’ın ifadelerinden satır başları şu şekilde:
“Soruşturmanın açıldığını öğrendiğim gün, bence bugün karşılaştığım yani örgüt üyeliğinden aldığım 6 yıl 3 ay hapis cezasına karar verilmişti. Dolayısıyla bunu bir tek yaptığım gazetecilik faaliyetleri üzerinden açıklayabilirim çünkü başka hiçbir şey yapmadım. Üstelik yapmadıklarımla ilgili de bir ispat etme külfetiyle, bunun sorumluluğuyla, ağırlığıyla karşı karşıya bırakıldım. Daha en baştan masumiyet ilkesi zaten ihlal edilmişti. İfadeye çağrıldığımda da bunu hissettim.”
‘Adil yargılanma hakkının ihlali’
“Yüksek Covid-19 riski nedeniyle seyahat etmek istemedim. Duruşmaya katılmak istemedim. Ama esas hakkındaki mütalaaya karşı son sözlerimi söylemek istedim, yani savunma yapmak istedim. Doğrudan son sözlerimi söylemek için süre istedim ve erteleme talep ettim. Duruşmaya birkaç gün kala bunu talep etmiş olmamıza rağmen değerlendirilmedi.
Duruşma esnasında değerlendirileceği söylenmiş olmasına rağmen de bu gerekçemi ertelemeye değer bulmadı. Bu da bence adil yargılanma hakkının ihlali aynı zamanda.”
“İddianame dosyasında delil olarak konulan telefon kayıtları ve ortam dinlemeleri dışında bir şey yok. Tabi yaptığım söyleşiler ve haber kaynaklarımla yaptığım telefon görüşmeleri var. Benim verdiğim söyleşiler var. Yanı sıra editörümle yaptığım telefon görüşmesi, katıldığım konferanslar vardı. Keza bir takım haber kaynaklarımla yaptığım telefon görüşmelerinin yanı sıra davet edildiğim çalıştaylar, katılamamış olsam dahi konulmuştu.”
“784 gün boyunca dinlenmiş telefonlarım”
“Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı’ndan gelen yazıya göre benim onlarda gazeteciliğe dair herhangi bir kaydın bulunamadığı söyleniyor. Dolayısıyla bir şekilde gazeteci olmadığım ima ediliyor. Ama hakkımda usulsüz toplanmış delillerle yapılmış, 784 gün boyunca dinlenmiş telefonlarım. Yüz on iki kez resmen bunun için izin çıkartılmış ve bunlara rağmen ancak birkaç kayıt bulunabilmiş. Bu görüşmelerin çoğu da benim gazetecilik faaliyetlerim ve kaynaklarımla yaptığım görüşmelerle ilgili.”
‘Kuşaktan kuşağa aktarılan bir cezalandırma zihniyeti”
“Gazetecilik faaliyetinin dışında hiçbir nedenden dolayı cezalandırılmış olamam. Şöyle bir nedene de bağlayabilirim tabi. Yaptığım gazetecilik gerekçelendirilerek bir belleğe de gönderme yapılıyor benim için, çok üzgünüm ama öyle. Çünkü bir duruşma esnasında mahkeme heyeti avukatlarıma benim İMC TV’de Gündem Müzakere programını yapan ve bildiğimiz Orhan Doğan’ın kızı olup olmadığımı sormuştu. Ben de bunu haberlerde gördüm. Yani bu kuşaktan kuşağa aktarılan bir cezalandırma zihniyeti aynı zamanda. Bunu görmek çok üzücü, bunu tekrar hissetmek, bir dejavu hali yaşamak ve hala bunun için mücadele ediyor olmak, gazeteciliğimizi ibraz etmek durumunda kalmak…
Aslında hukuk sınırlarında kalma nosyonu ve normlarıyla izah edilmesi neredeyse hiçbir şekilde mümkün olmayacak. Hiçbir hukuki sınıra sığdırılamayacak bir dosyada, bir siyasi karar olduğunu bile bile biz hala hukuk üzerinden etmeye ve hukuken bir karar alınmasını istemek konusunda mücadele etmeye devam ediyoruz.”
Ayşegül Doğan’ın dava dosyası
Haberin Var Mı İnsiyatifi tarafından davayla ilgili şu bilgilere yer verildi:
“Meslektaşımız Ayşegül Doğan, 7 Aralık 2020’de Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından terör örgütü üyesi olduğu suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Doğan, Gülen cemaatinden oldukları şüphesiyle daha sonra görevden alınan savcı ve hakimlerin kararlarıyla usulsüz şekilde dinlenmişti.
“Ayşegül Doğan’ın gazetecilik faaliyetleriyle ilgili editörü ve haber kaynaklarıyla yaptığı konuşmalar aleyhinde delil olarak kullanıldı. Dosyaya Doğan’ın söyleşileri, katıldığı ve haberini yaptığı, resmî makamların bilgisi dahilinde gerçekleşen konferanslar, davet edildiği, ancak katılmadığı çalıştaylar da eklendi.”
Mahkeme heyeti, Doğan’ın kapatılan İMC TV’de program koordinatörü olduğunu bilmesine rağmen, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na ‘Basın mensubu olup olmadığını, basın kartının bulunup bulunmadığını’ sordu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı cevabında ‘Arşiv kayıtlarının incelenmesi neticesinde Ayşegül Doğan’ın basın kartı taşımadığı görülmüştür’ dedi. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Ayşegül Doğan’a terör örgütü üyeliğinden ceza verdi.”