Türkiye’nin 2021’de çekildiği İstanbul Sözleşmesi, 1 Ekim itibariyle Avrupa Birliği’nin 27 ülkesinde resmen yürürlüğe girdi.

Avrupa Birliği’nin 27 üye ülkesi, İstanbul Sözleşmesi’ni resmen yürürlüğe soktu. Resmi adı “Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan bu anlaşma, kadına yönelik şiddeti yasal anlamda tanımlayan ve bu tür şiddeti ortadan kaldırmak için kapsamlı yasal ve politik önlemler oluşturan ilk uluslararası belge olma özelliği taşıyor.
Bu adım, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, cinsiyet dengesizlikleri ve güç dinamiklerini dikkate alarak, kadınları ve çocukları korumayı amaçlayan kapsamlı bir yaklaşımı benimsiyor. Anlaşmanın resmi olarak yürürlüğe girmesiyle, artık AB’nin tüm üye ülkeleri İstanbul Sözleşmesi’nde belirtilen önlemleri uygulamakla yükümlü olacaklar.
Avrupa Komisyonu’nun kendi sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir açıklamayla da, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin önemi vurgulandı. Twitter’da paylaşılan mesajda, “Kadınlar ve kız çocukları şiddet korkusuyla yaşamadıklarında, ancak o zaman gerçekten adil ve eşit bir birlik içinde yaşayabiliriz,” ifadelerine yer verildi.
İstanbul Sözleşmesi Kapsamlı Yasal Çözüm Sunuyor
AB’nin Değerler ve Şeffaflıktan sorumlu Başkan Yardımcısı Vera Jourova ise, kadınlara yönelik şiddetin ciddiyetine dikkat çekti. Yaptığı açıklamada belirttiği gibi, “Her üç kadından biri, 15 yaşından itibaren fiziksel ya da cinsel şiddet mağduru olmuştur ve pek çoğu bu durumu raporlamamaktadır. Bu bağlamda, çok sayıda suçlu cezasız kalmaktadır. İstanbul Sözleşmesi, bu problemi ele almak için geliştirilmiş kapsamlı bir yasal çözüm sunmaktadır.”
Bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi, özellikle daha önce anlaşmayı reddeden Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Letonya, Litvanya ve Slovakya gibi muhafazakar AB ülkeleri için de geçerli olacak. Örneğin, Macaristan ve Slovakya, LGBTİ+ haklarına ilişkin maddeler nedeniyle İstanbul Sözleşmesi’ni reddetmişlerdi. Ancak, Avrupa Parlamentosu’nun Mayıs 2023’te aldığı karar ile birlik genelinde sözleşmenin uygulanması onaylandı.
Bu gelişme, Türkiye için de özel bir önem taşıyor. Zira Sözleşme’nin ilk imzacılarından biri olan ve anlaşmanın ismini taşıyan Türkiye, 20 Mart 2021 tarihinde bu sözleşmeden çekilmişti. İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan muhafazakar kesim, bunun “Türkiye’nin aile yapısını bozmak amacıyla dış güçler tarafından dayatıldığı” iddiasını öne sürmüştü.
Sadece yetişkin kadınları değil, 18 yaşından küçük kız çocuklarını da koruma altına alan İstanbul Sözleşmesi, cinsiyet eşitsizliği ve güç dinamiklerinin yarattığı şiddetin sadece yetişkin kadınları değil, toplumun tüm kesimlerini etkilediğinin de bir göstergesi.
Ne olmuştu?
Sözleşmeye ev sahipliği yapan ve ilk imzalılardan biri olan Türkiye, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin kararı ile 20 Mart 2021 tarihinde İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi.
Sözleşmeye muhalefet eden kesimler, bunu “dış güçler tarafından Türkiye’nin aile yapısının altını oymak amacıyla dış güçler tarafından dayatıldığını” öne sürüyor.
Avrupa Konseyi tarafından önerilen sözleşme, 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzalandığı için bu isimle anılıyor.
İstanbul Sözleşmesi, toplumsal cinsiyet, cinsiyet dengesizliği ve güç ilişkilerindeki mevcut duruma dayalı şiddetin mağdurlarından “kadına” ayrıca dikkat çekmenin yanı sıra, çocukların korunmasını da içeriyor. Sözleşmedeki “kadın” tanımı sadece yetişkinleri değil 18 yaşından küçük kız çocuklarını da kapsıyor.
Kaynak: Yeşil Gazete