İsveç’in ilk kadın başbakanı Magdalena Andersson, seçimler sonucunda hükümetinin yenilgiye uğramasının ardından görevi bırakacağını açıkladı. Neo-Nazi hareketinden doğan bir siyasi parti olan İsveç Demokratları ülkede ikinci parti oldu.
Batı Avrupa’daki diğer sağ partiler gibi, İsveç Demokratları da toplumsal cinsiyet konularında genellikle muhafazakar bir duruşa sahip.

İsveç’te yapılan seçimlerde, Başbakan Magdalena Andersson’un merkez sol koalisyonu, sağ partilerden oluşan bloğa karşı az farkla da olsa kaybetti. Andersson’un liderliğinde Sosyal Demokratlar 2014’ten beri İsveç’i yönetiyor ve 1930’lardan beri ülke siyasetine hükmediyordu.
Son rakamlara göre, merkez sol koalisyonu parlamentoda 173 sandalye, sağ blok ise 176 sandalye kazandı. Seçimleri kazanan sağ blok dört partiden oluşuyor: İsveç Demokratları, Ilımlı Parti, Hıristiyan Demokratlar ve Liberaller. Seçimleri kazanan sağ blok dört partiden oluşuyor: İsveç Demokratları, Ilımlı Parti, Hıristiyan Demokratlar ve Liberaller.
Seçimler sonucunda, 2018 seçimlerine kıyasla oyunu üç puan daha artıran neo-Nazi hareketinden doğan aşırı sağcı parti İsveç Demokratları (SD) ülkenin ikinci partisi haline gelmiş oldu.
2015’te Avrupa’ya göç akınının yükselişe geçmesiyle ülkede göçmenlerle ilgili kaygılar artmış, SD’nin oyunda hızlı bir artış gözlemlenmişti. Parti Avrupa dışında ülkelerden göçe karşı çıkıyor.
Ancak seçimlerden zaferle çıkan partinin lideri Jimmie Akesson başbakan olamayacak çünkü dört partinin de tam desteğine sahip değil. Bu sebeple Liberal muhafazakâr olarak bilinen Ilımlı Parti lideri Ulf Kristersson’un hükümeti kurması bekleniyor.
Mevcut Başbakan Andersson düzenlediği basın toplantısında yenilgiyi kabul etti ve resmen istifa edeceğini söyledi.
Geçtiğimiz yıl seçildikten 7 saat sonra iktidar ortağı Yeşiller Partisi’nin hükümetten çekilmesi üzerine istifa eden Sosyal Demokrat Parti’nin lideri Magdalena Andersson, tekrar güvenoyu alarak yeniden göreve gelmişti.
İsveç’te sağın yükselişi
İsveç Demokratları partisinin, oyların yaklaşık yüzde 20’sini kazanması İsveç siyaseti için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. 2005 yılında, Ilımlı partinin eski üyesi Jimmie Akesson parti lideri seçilmesiyle İsveç Demokratının imajını aşırı sağ köklerinden uzaklaştırarak daha popülist bir yönde ilerletti.
İsveç’in Göteborg Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Johan Martinsson. İsveç Demokratlarını aşırı veya radikal sağ olarak değil, “esas olarak milliyetçi ideolojiye sahip bir göçmen karşıtı parti” olarak tanımlıyor. Ekonomi politikaları açısından merkezci ve pragmatik bir yaklaşımının olduğunun altını çiziyor.
Bu seçimlerde çeteler, göç ve entegrasyon konularının yanı sıra yükselen elektrik fiyatları gündem olurken, İsveç Demokratları’nın seçim kampanyasında, daha uzun hapis cezaları ve göçü kısıtlama yoluyla “İsveç’i yeniden güvenli hale getirme” vaadinde bulunması başarısında etkili oldu.
Akademisyen Danielle Lee Tomson, İsveç Demokratlarının yükselişi üzerine yazdığı bir makalesinde, diğer sağ popülist hareketlerle paralel olarak, parti kendisini “küresel bir durgunluğun zirvesindeki yozlaşmış seçkinlere karşı ‘sıradan insanları’ savunan” bir parti olarak göstermeye çalıştığını ifade ediyor.
Sağın yükselişi kadın hakları için ne ifade ediyor?
İsveç Demokratları, toplumsal cinsiyet meselelerinde belirgin bir şekilde muhafazakar tutumu temsil ediyor.
Batı Avrupa demokrasilerinde yükselen sağ partilerde olduğu gibi, İsveç Demokratları da cinsiyet eşitliğinin İsveç’in ulusal bir normu olduğunu savunuyor. Ve bu normun (çoğunlukla Müslüman) ‘göçmen tehdidi’nden korunması gerektiğini söylüyorlar. Böylece kadın haklarının korunması, örneğin namus suçlarıyla ilişkilendirilen göçe karşı çıkmak için bir argüman haline geliyor.
Bu argüman, partinin cinsiyet eşitliği konusundaki en belirgin söylemini oluşturuyor. İsveç Demokratlarının feminist meselelerdeki sessizliğini ve örneğin aile politikası konusundaki nispeten muhafazakar duruşlarını örtbas ediyor. Batı Avrupa’daki diğer sağ partiler gibi, İsveç Demokratları da toplumsal cinsiyet konularında genellikle muhafazakar bir duruşa sahip.
Kaynak: BBC Türkçe, DW, European Consortium for Political Research