Akademisyen Zeynep Alemdar ve gazeteci Barçın Yinanç, “Türkiye’de Kadın, Barış ve Güvenlik Gündemi ve Diplomaside Kadın: BKG Gündemi Türk Dış Politikasına Nasıl Entegre Edilir” isimli bir rapor kaleme aldı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı kararının imzalanmasının üzerinden yirmi bir yıl geçti. Fakat, barış ve çatışma çözümü süreçlerinde toplumsal cinsiyetin boyutlarına dikkat çeken bu kararın uygulamaya geçirilmesi, ve kapsamlı bir şekilde uygulanması için dünyanın bir çok yerinde mücadele devam ediyor.
Bugün “1325” ya da Kadın, Barış ve Güvenlik Gündemi dediğimizde sadece sıcak çatışmalar esnasında kadınların korunması veya barış süreçlerindeki rollerini tartışmıyoruz. Kadın, Barış ve Güvenlik Gündemi kadınların dış politikada, karar alıcı pozisyonlardaki varlığını, yapısal eşitsizlikleri ve ülkelerin toplumsal cinsiyet politikalarını da içeriyor. Geçtiğimiz aylarda 500’den fazla kadın sivil toplum kuruluşunun yayınladığı çağrı metni, silahlı çatışmaların %79’unun cinsiyet ayrımcılığının yüksek olduğu koşullarda gerçekleştiğinin altını çizmişti. Toplumsal cinsiyet ve çatışma üzerine yapılan çalışmalar, çatışmaların oluşmasında ve sona erdirilmesinde cinsiyet ayrımcılığı ve var olan eşitsizliklerin yadsınamayacağını gösteriyor.
1325’in savunucuları, köklü eşitsizliklerin aşılması için tüm kurumlarda ve özellikle dış politikada karar alıcı pozisyonlarda kadınlarının temsilinin artması gerektiğini belirtiyor. Özellikle feminist dış politikanın hem bir kavram hem de bir pratik olarak daha da yaygınlaşması ile beraber, dış politikada kadın siyasetçilerin ve diplomatların 1325 gündemini uygulamaktaki olumlu etkileri tartışılıyor. Peki Türkiye Kadın, Barış ve Güvenlik gündeminde nasıl bir rota izliyor ve dış politikada kadın temsili ne durumda ? Bu konu üzerine çalışan akademisyen Zeynep Alemdar ve gazeteci Barçın Yinanç’ın SWP Centre for Applied Turkey Studies (CATS) tarafından yayınlanan raporu bize kapsamlı bir çerçeve sunuyor. Rapor, kadınların dış politikadaki rolünü tarihsel bir arkaplan ile inceleyerek, Türkiye’nin mevcut gidişatını mülakatlar ve istatistiksel verilerle destekliyor.
Raporun öne çıkan bölümleri şöyle:
Mevcut Durum
Türkiye hala BMGK 1325 numaralı kararı uygulamaya sokmak için bir Ulusal Eylem Planı (NAP) geliştirmedi. Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 yılında bu yolda adım attığı düşünülse de darbe girişiminin ardından bu planın ertelendiği gözüküyor.
Türkiye’de dış politikada cinsiyet eşitliği yakalanmasa da, Dışişleri Bakanlığı bu alanda diğer bakanlıklara göre daha iyi bir iş çıkarıyor. Yinanç ve Alemdar, Dışişleri Bakanlığı personelinin yüzde 37’si ve yurt dışında çalışan büyükelçilerin yüzde 27’sinin kadın olduğunun altını çiziyor. Çalışma ayrıca dış politikada aktif olan düzinelerce kadın diplomatın “ezici çoğunluğu belirli bir cinsiyet perspektifine sahip olmadığını” kabul ettiğini açığa çıkarıyor.
Rapor büyükelçilik görevleri üstlenen kadınlar hakkında da istatiksel bilgi sunuyor. Aralık 2020 itibarıyla Latin Amerika’da 17 diplomatik misyondan 9’u, Afrika’daki 42 diplomatik misyondan 13’ü kadın büyükelçiler tarafından yönetiliyor.
Kadınların Önündeki Tarihsel Engeller ve Fırsatlar
Türkiye’nin ilk kadın diplomatı Adile Ayda hakkında çıkan bir haber
Raporun tarihsel arkaplanı ele aldığı bölüm Türkiyeli kadınların 1932 yılında, bir çok Batı Avrupa ülkesinden önce, Dışişleri için çalışmaya başladığını belirtiyor. Bu dönemde Dışişleri, kanunun da dikte ettiği “eşit işe eşit ücret” gibi ilerici bir politika da uyguluyor. Gelgitler ile bir dönem kadınlara yurtdışı görevinin kapıları kapansa da, 1950’lerde kadınlar tekrar aktif olarak göreve geri dönüyor. Fakat bu dönemde de evliliğin önündeki kurumsal engeller gibi nedenler yüzünden görevlerini bırakmak zorunda kalabiliyorlar.
Türkiye’de kadınların dış politikada görünürlüğü 90’larda, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle artıyor. Alemdar ve Yinanç’ın gerçekleştirdikleri görüşmeler kadınların cinsiyetinden ötürü ayrımcılığa uğradığını da gösteriyor. Fakat ayrımcılık pratiklerine rağmen 1990’larda “bakanlığa giren neslin kariyerlerinin başlarında bile sıkı güvenlik içeren tüm departmanlarda” çalıştıklarının altı çiziliyor. Görüşülen kadın diplomatlar ise iç karar alma mekanizmalarında kadınların erkeklerle eşit söz hakkına sahip olduğunu belirtiyor.
Barış, Kadın Güvenlik
Raporun 1325 gündemi ve dış politikayı inceleyen bölümü,
dış politika karar ve eylemlerinde, Kadın, Barış, Güvenlik perspektifin yerleşmesi için toplumsal cinsiyet bakış açısının gerekli olduğu argümanında bulunuyor. Yazarlara göre çatışma çözümü ve diplomaside kadın bakış açısına sahip olmayan diplomatlar, gündemin uygulanmasında etkisiz kalabiliyor.
Yinanç ve Alemdar, kadın diplomatlara kendilerini barış ve güvenlik konularında nasıl gördükleri sorusunu yönelttiklerinde onların “kendilerinin ve kadın meslektaşlarının olaylara erkeklerden farklı yaklaştığını itiraf ettiğini” belirtiyor. Geri bildirimler arasında kadınların daha esnek olduğu, iletişim kanallarını açmakta daha başarılı olduğu ve erkeklerin ego sorunu olduğu söyleniyor. Fakat raporda deneyimlerini ve anılarını anlatan kadın diplomatların çoğu, “sadece kadın olduğu için yaklaşılma” fikrinden hoşlanılmadığının altını çiziyor.
Türkiye, gündemin uygulanması için hangi adımları atmalı ? Yazarlar “Türkiye’nin arabuluculuk çabalarında küresel bir oyuncu olma yönündeki açık çabaları göz önüne alındığında” arabuluculuk alanında toplumsal cinsiyet boyutunun dahil edilebileceğini düşünüyorlar. Türkiye’nin zaten çok sayıda kadın diplomatı olduğu için bunun ulaşılması kolay bir hedef olacağını belirtiyorlar.
Yinanç ve Alemdar ayrıca Türkiye’nin insani yardım ve mülteci yardım çabalarındaki rolü göz önüne alındığında, kadınların Gaziantep, Şanlıurfa gibi mülteci yoğunluğu yüksek illere elçi olarak atanabileceğini ve bunun bağışçı ülkelerle ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğini kolaylaştırabileceğini belirtiyor. Verdikleri önerilerden bir diğer örnek ise kadınların Türkiye dışında Türk Silahlı Kuvvetleri harekatlarına sivil danışman olarak atanması.
Raporun tümüne bu linkten erişilebilirsiniz.
1325 Üzerine Ek Türkçe Kaynaklar
- Kadınlar, Barış ve Güvenlik: söylemden uygulamaya geçiş
- Güvenlik Konseyi’nin 1325 sayılı Kararı: Kadınlar, Barış ve Güvenlik
- 1325 sayılı Kararın kalıcılığı
- Sabine Freizer’den 1325 Üzerine
- Feminist Dış Politika
- Kadın Odaklı Barış İçin Bir Yol Haritası: İrlanda NAP
- Korona Zamanında Kadın, Barış, Güvenlik
- DPI, Çatışmaların Çözümünde Kadınların Rolü
- Korona Zamanında Kadın, Barış, Güvenlik
Begüm Zorlu