Türkiye’de 2021’de 280 kadın erkekler tarafından öldürüldü, bu yılın ilk 10 ayında ise öldürülen kadın sayısı geçen yılı yakaladı. Kadın örgütleri, cinayetlerin önlememesinin nedenlerini anlatıyor.

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından kadın cinayetlerinde dikkat çeken bir artış yaşanıyor.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılacağının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten, yani 20 Mart 2021’den bu yana kadın cinayetlerini ve şüpheli kadın ölümlerini inceleyen Sahra Atila’nın Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerini kullanarak yaptığı araştırmaya göre, Türkiye, sözleşmeden çekildikten sonra en az 509 kadın, erkekler tarafından öldürüldü.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göre 2022 yılında öldürülen kadınların yüzde 7’sinin failleri hakkında uzaklaştırma kararı varken cinayetler işlendi. Yıl sonunda işlenen kadın cinayeti sayısının 300’ü geçmesinden endişe ediliyor.
Kadın cinayetleri Türkiye’de neden artıyor?
DW Türkçe’ye konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz bir şekilde imzanın çekilmesinin cinayetleri arttırdığı görüşünde. İktidarın bir yandan Ceza Kanunu’nda değişiklik yaparak cezaları arttırdığına işaret eden Ataselim, diğer yandan kadınların nafaka hakkını tartışmaya açtığını, İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çektiğini kaydetti. Ataselim, bunların “siyasi iradenin sakatlanması” anlamı taşıdığının altını çizdi.
Ataselim, uzaklaştırma kararlarının uygulanmaması ve zorlama hapis kararlarının alınmamasının kadın cinayetlerini arttırdığını belirterek, tehdit altındaki kadınlara ise yeterli düzeyde yakın koruma verilmediğini kaydetti.
“En sıklıkla verilen koruma kararı 155’i arayın. 155’i arayamıyorsunuz… 112’yi arıyorsunuz, oradan 112’den sağlıkla ilgili mi aradınız, adli bir durumla ilgili mi aradınız diye soruluyor. Arada mevzunun anlaşılmasında size ilgili birimlerin size yönlendirilmesine kadar dakikalar geçiyor. Ezgi Zerkin’in annesi çok çarpıcı bir şey söyledi. ’24 saniye bana müzik dinlettiler.’ O bağlantı sırasında 24 saniyede Deniz Özarslan, Ezgi’yi vurdu ve 24 saniye içinde kaçtı. Katil halen yakalanamadı.”
‘Siyasi irade yok’
“Etkin bir siyasi iradeye ihtiyaç var” diyen Ataselim, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu siyasi irade, şu anki siyasi iktidarda yok, görmüyoruz. Bir yandan kadınların kazanılmış haklarını tartışma konusu edip, diğer yandan etkin bir şekilde kadınların etkin eşit şekilde yaşamasını savunuyoruz demek koca bir çelişki. Ve bu çelişkiyi toplum artık görüyor durumda. O yüzden kadın cinayetleri önlenebilir ölümlerdir. Önlenmesi için de etkin siyasi irade de devletin tüm makamlarının, mevkilerinin, üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir.”
DW Türkçe’ye konuşan bir diğer kadın hakları aktivisti, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Canan Güllü ise iktidarı kadın cinayetlerini önleyecek politikalar ortaya koymamakla suçlayarak, “Yani bakarsanız mekanizmaları işletmeyen iktidar nedeniyle kadınlar katlediliyor. Ve biz Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu olarak diyoruz ki sadece katilin elinde kan yok. Bu anlamıyla bu katliamları önleyecek iradeyi, yani İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten çekerek de bu cinayetlere ortak olan bir iktidar var” dedi.
Zihinsel dönüşümüne katkı sunacak eğitimler verilmediği belirten Güllü, kollukta bu sürece dâhil olabilecek çalışanların bu zihinsel dönüşümünün yapılmadığını kaydetti. Güllü, Aile Bakanlığı’nın ise “aileyi kutsallaştırarak kadını ikinci plana iten bir politika” izlediğini, yeterli sığınma evi açma gibi işleri takip etmediğini söyledi.