Close Menu
  • Eşitlik
  • Barış ve Güvenlik
  • Siyaset
  • Adalet
  • Emek
  • Kültür-Sanat
  • Ekoloji
  • Bülten Üyeliği
  • Podcast
  • english
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız: Feminist Hareketin Dünü ve Bugünü | #YükseltSESini Podcast | 15.09.2023 |

17 Eylül 2023 Dayanışma
Facebook Twitter WhatsApp Email
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kapatılma davası, bu haftanın gündeminde.

Yükselt SESini! podcast, bu bölümünde Türkiye’de kadın hareketinin gelişimine mercek tutarak, feminist örgütlenmenin bugün ne durumda olduğuna dair ipuçları arıyor. Yıllar süren mücadelesi nihayetinde kapatılma davası reddedilen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, patriyarkal sistemin neden kadın örgütlenmesini bastırmaya çalıştığının da en açık örneklerinden biri oldu.

Türkiye’de kadın hareketinin tarihine dönüp bakıyoruz; eril sistemin neden kadın hareketine karşı sürekli bir baskı uyguladığını ve aslında, feminist örgütlenmenin ne olursa olsun durdurulamayacağını da böylece daha iyi anlayabiliyoruz.

Bölümü YouTube’da dinlemek için:

Yükselt SESini podcast’ten herkese merhaba. Ben Duygu İslamoğlu; SES Eşitlik Adalet Kadın Platformu ekibiyle hazırladığımız haftanın kadın gündemini sunmak üzere buradayım.

Bu hafta üzerinde en çok konuştuğumuz, bizim gündemimizde en çok yer tutan konu, kadınların haklarını, canlarını koruyan bir kadın örgütünün kapatılması girişimi oldu.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Türkiye’deki en güçlü kadın örgütlerinden biri. Kapatılmasına yönelik açılmış olan davasının 13 Eylül’de görülen duruşmasında, biz de platformun yanındaydık, birçok kadın ve LGBTİ+ topluluğu da oradaydı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hikayesini bugün elimizden geldiğince anlatacağız ama önce, Türkiye’de kadın hareketinin aslında bugün ne durumda olduğuna dair de bir fikir vermesi açısından, yakın geçmişe dönüp biraz, feminist örgütlenmenin tarihinden söz edeceğiz.

Türkiye’de Kadın Hareketinin Kısa Tarihi

Türkiye’de kadın hareketinin tarihi aslında çok da kısa değil, bundan tam 150 yıl öncesine dayanıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, 1870’lerde başlayan ilk kadın hareketleri, daha çok eğitim, çalışma ve siyaset gibi alanlarda hak arayışındaydı ve eğitim fırsatı bulabilmiş, elbette küçük bir grup kadın tarafından yürütülüyordu.

Bugün anlatacağımız hikayeyi, aktif mücadele veren bir kadın derneğinin kapatılmak istenmesini daha derinden anlayabilmek için, ülkemizde feminist mücadelenin tarihinde bazı ipuçları var.

Osmanlı gazetelerinde “Kadın insan mıdır” gibi başlıklarla kadının toplumdaki yeri tartışılıyordu. Bu konuda Profesör Fatmagül Berktay’ın yorumları tam da yerine oturuyor, Fatmagül Berktay, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kadınların karşılaştığı zorlukların ve baskının, daha çok “erkekliğin azalması ile ilgili yaşanan endişe ve korkuyla” alakalı olabileceğini söylüyor. Berktay’a göre, erkekler tam da bu yüzden, büyük bir telaşla kadınlık vazifelerini tanımlamaya çalışıyorlar:

“…özellikle hem edebiyatta, hem de o dönemin dergilerini gazetelerini incelediğinizde, gerçekten erkeklerin müthiş bir endişesiyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Cumhuriyetin önemli ideologlarından İsmail Hakkı Baltacıoğlu’nun Yeni Adam Dergisi var mesela ama bu dergi, sadece “yeni kadın nasıl olmalı” ile uğraşıyor. Çünkü bütün dertleri, tamam kadınlar bir anlamda kamusal alana fırlatıldılar, kadınlar bir baş dönmesi yaşıyor ama erkekler de müthiş bir endişe ve korku yaşıyorlar. Dolayısıyla sorun, kadınları belli bir kalıp içerisinde tutabilmek.”

Profesör Doktor Fatmagül Berktay, Cumhuriyet döneminde kadınların sesi yükselmeye başladığında, erkeklerin daha yüksek sesle kadının rolünü tanımlamaya başladığını anlatıyor. Bu durum, günümüzde de erkeklerin sürekli kadınlara ne yapacaklarını söylüyor olmasıyla yakından alakalı:

“Ahmet Haşim içten bir şekilde anlatır, kadınlar ortaya çıkınca onlar yükseliyorlar, erkekler de ufukta giderek siliniyorlar, küçülüyorlar der. Yeni Adamlar vesaire ise, “kadınlar aman vazifelerini unutmasınlar, en başta kadın başkaları için yaşayan bir varlıktır, aman bunu unutmasınlar. Bir kadının kendini mutlu edecek şey, erkeği mutlu etmektir, aynı zamanda bu, toplumun ahengini getirecektir.” böyle bir teori ve söylem kuruyor. Dolayısıyla kadının üzerinde hem aileyi mutlu etmek, hem başkaları için fedakar olmak, hem de toplumun ahengini oluşturmak; bir de onun üzerine çok iyi meslek kadını olmaları, süper kadın olmaları bekleniyor. Bu hepimizi bugün bile etkileyen bir ideoloji. Ama o korkuyu ve endişeyi çok görüyorsunuz, bu gene çok önemli bir süreklilik noktası, bugün daha net görülüyor. Bugün bence bir erkeklik azalması duygusu ve durumu var neredeyse bütün dünyada, bunun karşılığında o korku ve endişeyle yeni bir erkeklik restorasyonu talebi ortaya çıkıyor.”

1923 yılında Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, kadın hareketinde önemli gelişmeler yaşandı. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı, eğitim ve çalışma hakları genişletildi. 1980’lere gelindiğinde ise, Türkiye’de kadın hareketi yeni bir döneme girmiş oldu. Artık kadın hakları mücadelesi daha geniş bir yelpazede ele alınıyor, daha fazla örgüt tarafından yürütülüyordu.

Aslında bu hareketin daha gençliğinde, baskılar bu denli şiddetli de değildi. Belki de eril sistem, henüz kadınların bir araya geldiğinde neler yapabileceğini tam olarak kavramış değildi.

Profesör Doktor Aksu Bora, günümüzde feminist hareketin nasıl çeşitli hale geldiğini şöyle anlatıyor:

“Türkiye’de şunu söyleyebilirim ki, feminizm cürmünden fazla yer yaktı. 1980’lerde feminist olduğum zaman, 89’da bir feminist hafta sonu yapmıştık, Türkiye’deki bütün feministleri tanıyorduk. En azından tanıdığımızı zannedebiliyorduk, isimlerini biliyorduk. Şu anda her yerde feministler var, birbirinden çok farklı diller konuşuyorlar, çok farklı yaşlardalar, farklı politik bağlanmışlıkları var. Dolayısıyla da “canlı” diyebilirim bir kelimeyle tanımlamam gerekse. Muhalif hareketler içerisinde şu anda galiba en canlısı, feminizm.”

Profesör Doktor Aksu Bora’nın tanımıyla devam edelim.
Türkiye’de kadın hareketinin gelişimi ve dönüşümü hızla devam ederken, bugün hangi konuları ele aldığını da Profesör Bora şöyle özetliyor:

“Kadınlara yönelik çok büyük saldırı var. Bu sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyle bir şey var. Dünyanın iklimleri mi diyeyim, mevsimleri mi diyeyim böyle şeyleri var, çok doğal şeyler değil bunlar tabii ki birtakım farklı değişkenlere de bağlı ama, feminizm de bunlardan payını alıyor elbette ki. Yani 70’lere 80’lere baktığımızda hala 80’lerde de başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair, özgürleşmeye dair bir perspektif güçlü bir şekilde vardı. 90’lardan sonra hele 2000’lerde, bu perspektifin zayıfladığını görüyoruz. Daha çok görülmeyle, haykırmayla; çağırmayla, ama nereye çağırdığını da tam bilememeyle ilgili bir dil onun yerine geçti. Yani hak söyleminin gerilemesi de, içeriklerin değişmesi de bununla ilgili bir şey. Mesela kadın meselesinden bahsederken artık şiddetten ve bedenden bahsediyoruz ama kadın işçilerin yaşadığı özgül problemler, eşit işe eşit ücret gibi feminist hareketin en temel isteklerden biri şu an gündemimizde yok gibi, oysaki Türkiye’de çok ciddi böyle bir problem var. Sadece kadın işçiler açısından değil bütün çalışanlar açısından böyle bir şey var. Dolayısıyla da bunu hani böyle modalar var ve biz de o modalara kapılıyoruz gidiyoruz gibi değerlendirmek istemem ama, dikkatimizi dağıtan, gündemimizi denetlememizi zorlaştıran diyeyim, pek çok etki var. Her gün kadın cinayetleri işlenirken sizin başka bir şeyden bahsetme şansınız çok fazla olamıyor. O yüzden feminist hareketi dünyanın dönüşmesiyle, Türkiye’de olup biten şeylerle, hükümetin politikalarıyla, birçok şeyle birlikte düşünmek zorundayız.”

80’lerden bugüne Türkiye’de kadın hareketinin temel konuları, daha çok kadınların eşit temsili, şiddete karşı korunma, ekonomik ve sosyal hakların geliştirilmesi oldu. Ancak bugün, Profesör Doktor Aksu Bora’nın da dediği gibi, şiddete karşı kendimizi savunmaktan, başka haklarımızı savunmaya pek fazla fırsat bulamıyoruz.

Bugün, Türkiye’de kadın hareketi dediğimizde gerçekten de en örgütlü muhalif hareketin feminist hareket olarak öne çıktığını görüyoruz. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın desteğiyle kadın sığınma evlerinin devlet eliyle de uygulanmaya başlaması, günümüzde kadın hareketinin etkinliğine dair en güzel örneklerden biri.

2017’de kaybettiğimiz kadın hakları aktivisti ve yazar Şirin Tekeli, yirmi yılını geride bırakmış olan yeni kadın hareketinin önceliğinin kadınların “kimliği” ve “bedeni” üzerine olduğunu belirtmişti. Bianet’te de yayınlanan bir konuşmasında, batılı ülkelerde 1950’li ve sonraki yıllarda kadın-erkek eşitliğini sağlayan yasa değişiklikleri yapılırken, Türkiye’de 1926’dan beri aynı medeni kanunun kullanıldığını hatırlatmıştı. Ancak, bu kanun kadınların kimliğini yok sayarak, onları “reis” olarak bilinen kocaya tabi kılıyordu. Tekeli’ye göre, 1985’ten 90’lı yılların sonuna kadar “Medeni Kanun reformu” kadın hareketinin en öncelikli konularından biriydi ve nihayet 2001 yılında yeni Medeni Kanun kabul edildi. Tekeli bunu, “kadın hareketinin en büyük başarılarından biri” olarak tanımlıyor.

Tekeli ayrıca, kadın bedeninin baskı ve şiddete maruz kalması üzerine kadın hareketinin kampanyalarını ve mücadelesini de aktarmıştı, özellikle aile içi şiddet, tecavüz, cinsel taciz ve namus cinayetleri üzerine yoğunlaşan bu kampanyalar da bazı önemli başarılara imza atmıştı. Örneğin, aile içi şiddet konusundaki kampanyalar sonucunda kadın sığınakları oluşturulmuş, devlet ise “Aileyi Koruma Yasası”nı kabul etmişti.

Ancak, bu başarılar kadın hareketinin mücadelesinin bitmediğinin de bir göstergesi. Tekeli, kadın hareketinin Türkiye’de çok etkin ve canlı olduğunu vurguluyordu. Ayrıca, bu hareketin demokratik, çoğulcu bir yapıya sahip olduğunu ve kadınların hakları için mücadele eden birçok dernek, vakıf ve diğer örgütleri bünyesinde barındırdığını da hatırlatıyordu.

https://m.bianet.org/bianet/kadin/43145-on-maddede-turkiyede-kadin-hareketi

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Davası

Şimdi gelelim, bu haftaki asıl gündemimize, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun başından geçenlere.

Türkiye’de kadın hareketinin en önemli temsilcilerinden biri olan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2010 yılında kuruldu. Geçtiğimiz bölümlerde de bahsettiğimiz, yıllar geçse de gündemimizde olan korkunç bir olayın, Münevver Karabulut cinayetinin ardından çeşitli kadın ve LGBTİ+ derneklerinden, örgütlerden aktivistler bir araya gelip Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nu kurdular.

Platform, 2012 yılında dernekleşti ve öldürülen kadınların yakınları ile şiddete uğrayan kadınlar da derneğin kurucuları arasında yer aldı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2010 yılından beri kadın cinayetlerini ve şiddet vakalarını raporluyor. Bu raporlar, medyadaki verilerden ve öldürülen, şiddete uğrayan kadınların yakınları tarafından doğrudan iletilen verilerle hazırlanıyor. Çünkü devletimizin ne yazık ki böyle bir sayacı yok. Hatta platform, kaza ve intihar süsü verilen cinayetlerin artması üzerine 2018 yılından itibaren, “şüpheli kadın ölümü” verilerini de ayrıca raporlamaya başlamıştı.

O gün bu gündür, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, öldürülen kadınların ailelerine adalet arayışı yolculuklarında eşlik ediyor, Türkiye’nin her yanını dolaşarak bu desteği sürdürüyor ve şiddete uğrayan kadınlar için de destek mekanizmaları örgütlüyor.

Fakat gelin görün ki, kadın hareketinin bu denli aktif örgütlerinden biri, tek bir kişinin şikayetiyle, tam 7 yıldır, kapatılma tehdidi ile karşı karşıyaydı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu aktif bir örgüt derken, sesinin meclise kadar ulaşabilmesinden söz ediyoruz.

Özgecan Aslan’ın trajik ölümü, Türkiye’nin dört bir yanında milyonlarca insanı derinden etkileyen kadın cinayetlerinden biri olmuştu. Bu olayın ardından, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gibi kadın hakları örgütlerinin sesini yükseltmesi, toplumun bu tür olaylara karşı daha bilinçli hale gelmesini sağladı. Ancak asıl dönüm noktası, Platformun 2012 yılında kabul edilen 6284 sayılı Kanun’un hazırlık sürecinde bakanlık ve kadın örgütleriyle birlikte aktif yer alması oldu. 2013 yılında kadın cinayeti davalarındaki ayrımcı indirimlerin düzenlenmesiyle ilgili öneri TBMM’ye sunuldu. Bu öneri Özgecan Aslan’ın öldürülmesinin ardından “Özgecan Yasası” olarak anıldı.

Platform, bu yasa tasarısının hazırlanmasında ve meclise sunulmasında aktif bir rol oynadı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun etkisiyle, cinsel saldırı suçlarına verilen cezaların artırılmasını ve kadınları koruma altına alan birçok tedbirin alınmasını sağlayan bu yasa, kadınların hayatını korumak adına atılmış önemli bir adımdı.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun aktivizmi, Türkiye’de kadınların kaderini, daha aydınlık ve güvenli bir yere doğru değiştiren bir güç haline geldi. Örgütün, meclisten sokaklara kadar duyulan sesi, kadınların kaderini yeniden yazmaları için bir ilham kaynağı oldu.


2016 yılında bir vatandaşın “nafaka mağduru” olduğunu ileri sürerek BİMER’e yaptığı şikayet sonucunda, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği hakkında soruşturma başlatılmıştı.

Aralık 2021’de Savcı Mustafa Güner tarafından hazırlanan davanâmede, derneğin “ahlaka ve kanuna uygun olmayan eylemlerde bulunduğu” gerekçesiyle kapatılması istendi.
Ayrıca derneğin belirledikleri amacın dışında hareket ettikleri, “kadın haklarını koruma adı altında aileyi ve toplumu parçalama amacı taşıdığı” iddialarına da yer verildi. Platformun yöneticilerinin katıldığı basın açıklamaları nedeniyle, başka davalara da dahil edildiği belirtildi.

Bu hafta, 13 Eylül günü, davanın duruşması için hepimiz Çağlayan Adliyesi’ndeydik.

Duruşma öncesi yapılan basın açıklamasında, platform kurucularından ve İstanbul temsilcisi Fidan Ataselim, şunları söyledi:

“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneğimize yönelik hukuksuzca açılmış bir dava ile karşı karşıyayız. Bugün buradan bir karar çıkacak. Cumhurbaşkanı diyor ki, Türkiye yüzyılı adaletin yüzyılı olacak diye söylüyor, bugün çıkacak olan kararla göreceğiz, hukukun üstünlüğü mü gerçekleşecek, bir nebze de olsa adalete olan inancımızı yitirmememizle ilgili bir karar mı çıkacak, yoksa adaletin yüz karası bir günle mi karşı karşıyayız, hep birlikte göreceğiz.”

Adliyedeki kalabalığın seslerini duyuyorsunuz, gerçekten de çok çeşitli örgütlerden, siyasi partilerden temsilciler ve destekçiler oradaydı. Fidan Ataselim, konuşmasında Cumhurbaşkanı’na şöyle seslendi:

“Bu adaleti, gerçek adaleti, eşitsizliğe uğrayan kadınlar için, her gün nefretle hedef gösterilen LGBTİQ+’lar için, yok sayılan halklar için, işsiz bırakılan gençler için, özgürlükleri elinden alınan üniversiteliler için ve elbette ki, her gün yoksullukla baş başa bırakılmış olan emekçiler için, gerçek adaleti biz sağlayacağız sevgili dostlar. Omuz omuza, kol kola; onların adaleti kendilerine kalsın. Tayyip Erdoğan’a kendi söylediği şu sözü hatırlatmak istiyorum: “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar” Tayyip Erdoğan!”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na açılan kapatma davasının 4’üncü duruşması 13’üncü Asliye Hukuk Mahkemesi salonu küçük olması nedeniyle 37’inci Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonunda başladı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu kadınlara destek vermek için adliyeye geldi. Duruşmayı çok sayıda gazeteci, avukat, baro temsilcileri, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve siyasetçi de izledi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve İfade Özgürlüğü Derneği de davaya müdahil olmayı talep etti. Ardından erkek şiddetiyle öldürülen kişilerin yakınları da tanık sıfatıyla ifade verdi.

Tanıkların dinlenmesinden sonra hâkim, bugünkü duruşmada davaya müdahil olmak isteyen dernek ve vakıfların talebini reddettiğini ve yeterince tanık dinlendiği için bundan sonra tanık dinlenmeyeceğini duyurdu.

Derneğin öldürülen kadınların yakınlarının sesi olduğunu aktaran avukatlar, valiliğin dernekle ilgili hazırladığı denetim raporlarında da kanuna aykırı herhangi bir eylem olmadığının yazıldığını belirtti. Mahkeme, avukatların konuşmasından sonra davayı reddettiğini açıkladı ve böylece Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nin kapatılmasıyla ilgili bir tehdit kalmamış oldu.

Derneğin temsilcilerinin de o gün üstüne basa basa belirttiği gibi, sistem hukuksuz bir şekilde bu kadar aktif çalışan bir örgütü bastırmaya çalışırken, Nisan 2022’de dava açıldığından beri en az 461 kadın öldürüldü.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, yaşanan tüm adaletsizlikleri, kadınlara yapılan haksızlıkları raporlamaya ve bunlarla mücadele etmeye tam gaz devam edecek. Türkiye’de hiç de sessiz bir geçmişi olmayan, gayet de aktif ve güçlü bir şekilde mücadelesine devam eden kadın hareketi de, kadınları koruyacak yasalar gerçekten de uygulanana kadar, adalet yerini bulana kadar omuz omuza mücadele edecek.


Bu haftaki Yükselt SESini podcast’in sonuna geldik.
Türkiye’de feminist hareketin tarihinden bahsettik, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kapatılması davasından haberler verdik; umuyorum ki sizler için de ufuk açıcı, düşündürücü bir program olmuştur.

Haftaya yine Cuma günü, kadın gündeminden haberlere, önemli başlıklara birlikte göz atacağız. O zamana dek esitlikadaletkadin.org platformumuzda kadın gündemini takip etmeyi ihmal etmeyin, ayrıca sosyal medya hesaplarımız üzerinden bize görüşlerinizi, önerilerinizi iletebileceğinizi de unutmayın.

Daha güzel haberlerle yeniden buluşmak dileğiyle. Hoşçakalın.

İlgili Makaleler

How Gen Z students are leading transnational resistance

24 Haziran 2025

Mutlu Ülkelerin Sırrı Ne?

27 Nisan 2025

Labor’s Role in the Fight for Turkish Democracy

22 Nisan 2025

Uncanny: From Virality to Misinformation, AI Visuals on Social Media

21 Nisan 2025

Comments are closed.

© 2025 Her Hakkı Saklıdır.
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.