Hayat pahalılığı ve emek sömürüsüne karşı direnişte, grevlerde ve sendikal örgütlenme mücadelesinde en ön saflarda yer alan kadınlar ve kadın emeği alanında çalışan işçi örgütleri 1 Mayıs gündemlerini ve taleplerini anlatıyor.

Metalden tekstile birden fazla iş kolundaki kadın işçilerin aynı sorunları yaşaması taleplerini de ortaklaştırıyor.
Ekmek ve Gül’den Özgür Kaya’ya konuşan metal işçisi bir kadın, “Bizler yoğun şartlarda, özellikle de pandemi döneminde üretimimiz artarak devam ettik. Ama bu süreçte çok da yorulduk. Bölüm şefleri sürekli başımızda daha çok ürün çıkartmak için baskı yapıp durdular” diyor.
Bir başka metal işçisi kadın ise hamile işçilerin işten atıldığını anlatıyor: “Bizim hamile kalan arkadaşlarımızı bu süreçte işten çıkarttılar. Üstelik tazminat bile vermediler. Bu süreçte fabrikada çok tepki oldu ama dava süreci başlatılmadı. Çünkü o kadar korkutuyorlar ki seni işten atarız diye bizler de bir şey yapamıyoruz. Bizler bu işe zaten mecbur olduğumuz için giriyoruz. Bazılarımız boşanmış ve bakmak zorunda kaldıkları çocukları var. O yüzden burada tepki gösterirsek işten atıldığımızda ne yaparız, nasıl geçiniriz, çocukların ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağız diye korkumuzdan ses çıkartmadığımız da oluyor.”
Tekstil işçisi bir kadın ise hamile işçilerin çalıştırıldığını, üstelik vardiyalı ve zehirli maddelerle üretim yaptıkları yerlere koyduklarını, işyerlerinde çok fazla mobbinge ve tacize uğradıklarını söylüyor: “Her iş kolundan kadınların fabrikada tacize uğradıklarını duyuyoruz. O yüzden giyimimizden, konuşmamıza, kiminle çay içtiğimize kadar dikkat ediyoruz.”
Yaklaşan 1 Mayıs’a dair ise kadın işçiler şu talepleri sıralıyor: “Bizlerin 1 Mayıs’ta talebi ücretlerimizin artmasını, iş yerinde erkek bölüm şeflerinin yaptıklarının son bulmasını, üzerimizde kurdukları baskının bitmesini istiyoruz. 8 Mart’ta gül vermelerinden ise hak ettiğimiz ücreti versinler istiyoruz.”
Örgütlü kadın işçileri gündemi
İşçi kadınlar seslerini duyurmak için bu yıl 1 Mayıs’ta hangi kadın meselelerini daha acil olarak gündeme taşıyacaklar?
Kadınisci.org’dan Ayla Önder’e konuşan Uluslararası İşçi Derneği(UİD-DER) Kadın Komitesi, emekçi kadınların sorunlarının her alanda fazlasıyla ağırlaştığı bir döneme girildiğine dikkat çekiyor.
“İşsiz sayısı 8-10 milyon bandında. Sofralarımız yoksullaşıyor, yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşmak iyice zorlaşıyor. Yani yoksulluk çukuru derinleşiyor ve her geçen gün daha fazla insanı içine çekiyor. Elbette emekçi kadınlar yoksulluktan ve sonuçlarından fazlasıyla etkileniyor. 11 milyon kadın ev içi bakım yükü nedeniyle istihdama katılamıyor. İşyerlerinde, mahallelerde kreşler, hasta ve yaşlı bakım evleri kurulmuyor, ev işleri kadının iş yükü olarak görülmeye devam ediyor. Toplumsal olarak ele alınması ve çözülmesi gereken bu sorunlar çözülmediği için emekçi kadının sıkışmışlığı, kaygıları artıyor. Bu yakıcı gerçekler emekçi kadınları adeta nefessiz bırakıyor.”
UİD-DER’li kadınlar 1 Mayıs’ta şiddete, cinsiyet ayrımcılığına, sömürüye hayır diyecekler. Fabrikalardaki kreş sorununu pankartlarıyla duyuracaklar. Eşit işe eşit ücret isteyecekler. Gece vardiyasının yasaklanması için bir araya gelecekler. Aynı zamanda demokratik hak ve özgürlükleri de dile getirecekler.
“Hayat pahalılığına, mutfaktaki yangına, yok sayılmaya karşı yürüyeceğiz 1 Mayıs Günü. ‘Mutfak yangınından orman yangınlarına kadar tüm sorunlarımızın kaynağı bu düzendir’ diyeceğiz. Emperyalist savaşın bütün emekçiler için bir yıkım olduğuna değineceğiz. Emeğin mücadelesinin biz emekçi kadınlarla güçlendiğine inanıyoruz. Gerçekleri örtmeye, bizi yapay temellerde bölüp parçalamaya çalışanlara inat sınıfımızın mücadele saflarına güç vereceğiz.”
Bir çok işyerinden ve işkolundan kadının bir araya gelerek oluşturduğu bir platform olan İşçi Emekçi Kadın Komisyonları (İEKK) ise örgütlenme ve direniş pratiklerinde kadınların her zaman en ön saflarda yer aldıklarının altını çiziyor:
“Bizler en düşük ücretli işlerde çalıştırıldığımız gibi, güvencesiz, esnek, kayıt dışı üretim biçimleri de en çok maruz kaldığımız uygulamalar. Kadın işçi ve emekçiler fabrikalarda, işyerlerinde örgütlenmeyi ve direnişleri omuzladılar. Yılmadan, yorulmadan mücadelenin en önünde yer aldılar. 25 Kasım’larda, 8 Mart’larda, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ve kadın katliamlarına karşı eylemlerde hep kadınlar vardı. Dinmeyen sesleri, yükselen talepleri ile mücadele sahnesindeydiler. Ve şimdi de sömürüye, baskıya, şiddete karşı direnişin kazanması için 1 Mayıs’ı örgütleyeceğiz. Kadın işçiler olarak çalışma yaşamında derinden yaşadığımız her sorunun talebe dönüşmesi bizim için yakıcı bir ihtiyaçtır. Her mücadele sürecinde olduğu gibi 1 Mayıs’larda da biz kadın işçilere ait talepler mutlaka yer almalı. Ve kadın işçi-emekçilerin örgütlenmesinin manivelasına dönüştürülmeli.”