Yapılan son araştırmalar kadın işsizliğinin yükseldiğine işaret ediyor. İş arayan kadın sayısında da düşüş var. Peki neden? Akademisyenler anlatıyor.
“Genç kadınlar da şiddet ve tacizden uzak, insana yakışır iş koşullarına sahip kurumlaşmış işletmelerde çalışmak istiyorlar. Bu da onların başvurabileceği işleri sınırlıyor.”

Mart başında yayınlanan DİSK/Genel-İş’in Araştırma Dairesi emar’ın Kadın Emeği Raporu Türkiye’nin kadın işsizlik oranının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer aldığını ortaya koydu.
OECD ülkeleri ortalamasında istihdamda cinsiyet açığı yüzde 14,5; AB ülkeleri ortalamasında yüzde 10 iken, Türkiye’de yüzde 39,1. Rapora göre, Erkeklerin istihdama katılım oranı yüzde 63,5 iken; kadınların istihdama katılım oranı sadece yüzde 29. İşsiz kadın sayısı ise her geçen gün artıyor. 2020 yılında geniş tanımlı kadın işsiz oranı yüzde 36,6 olurken, 13,5 milyon kadın ücretsiz bakım emeği verdiği için çalışma hayatına katılamıyor.
Raporun işaret ettiği bir diğer önemli sorun ise ücret eşitsizliği. Rapora göre, erkekler, kadınlardan yüzde 27,4 daha fazla kazanıyor. Erkek ve kadınlar arasındaki ücret eşitsizliği, işteki duruma göre de değişiyor. Ücretli çalışan erkek ve kadınlar arasındaki fark genişliyor. Ücretli çalışan erkekler, kadınlara göre yüzde 17,6 daha fazla kazanıyor. Yevmiyeli çalışan erkekler, yevmiyeli çalışan kadınlara göre yüzde 83,8 daha fazla kazanıyor.
Cinsiyetçilik genç kadınların iş bulma şanslarını düşürüyor
Bir başka dikkat çekici nokta ise, iş arayan kadın sayısında düşüş yaşanması. Kadınİşçi’den Ayla Önder’e konuşan Prof Dr. Gülay Toksöz, bunu şöyle açıklıyor: “Genç kadınlar da şiddet ve tacizden uzak, insana yakışır iş koşullarına sahip kurumlaşmış işletmelerde çalışmak istiyorlar. Bu da onların başvurabileceği işleri sınırlıyor.”
Prof. Dr. Gülay Toksöz, salgın döneminde yaşanan umutsuzlukların da kadınları iş aramaktan vazgeçirdiğini söylüyor: “Salgın döneminde yaşanan umutsuzluklar kadınların önemli bir kısmını iş aramaktan alıkoyuyor. Bunu işgücü dışında yer alan ve ‘atıl işgücü’ olarak adlandırılan gruptaki kadın sayılarında da görmek mümkün. 2021 sonunda elimizdeki bazı veriler dikkat çekiyordu; 1522 bin işsiz kadına karşılık, 922 bin işbaşı yapabilecek özellikte olup, iş aramayan kadın vardı o zaman diliminde! İş aramama, ‘iş bulamayacağına dair umutsuzluğun’ da bir ifadesi. Yani bir diğer deyişle, cesareti kırılan işçiyi gösteriyor. Aktif olarak iş arayan her 10 kadına karşılık iş aramayan ama çalışmak da isteyen altı kadın var; erkeklerle kıyaslama yapıldığında, cesareti örselenmiş işçi olarak çalışmak isteyen ama iş aramayan…”
Pamukkale Üniversitesi İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü öğretim üyesi Çağla Ünlütürk Ulutaş, pandemi döneminde işte en yüksek daralmanın gerçekleştiğini, yalnızca imalat sanayinin, tekstil ve gıda gibi önde gelen kadınlaşmış sektörlerin etkilenmediğini belirtiyor: “Öte yandan konaklama ve yiyecek-içecek, sağlık, eğitim, mağazacılık gibi sektörler kadınların yoğun biçimde yer aldığı hizmet sektörleriydi ve pandemide en çok darbe alan sektörler bunlar oldular.”
“Patriyarkal toplumsal yapının sonuçları”
Doç. Ulutaş’a göre, bir başka etken de krizde bazı sektörlerde ilk önce kadınların işten çıkartılıyor olması: “Son olarak okulların kapanmasının ardından çocuk, hasta ve yaşlı bakımı yükleri sadece kadınların sırtındaydı. Yeniden üretim faaliyetlerindeki bu yük artışı, pek çok kadını mevcut işini bırakmaya zorladı.”
“Mevcut ekonomi politikalarının, işgücü piyasasına yeni katılan genç nüfusu, özellikle de kadınları istihdam edebilecek yeni ve düzgün işler yaratamadığının göstergesi bunlar” diyor Ulutaş.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Emel Memiş, kadın istihdamındaki düşüşü şu sebeplere bağlıyor: “İlk sıralarda kadın ve erkeklere toplumda biçilen roller geliyor. Patriyarkal toplumsal yapının kadınların öncelikli görevini aileye bakmak olarak düzenlemesi nedeniyle, kadınlar ya hiç gelir getirici bir işe giremiyorlar ya da çocuk, yaşlı, engelli bakımını üstlendikleri sürelerde işten ayrılmak zorunda kalıyorlar.”
Kaynak: Kadınİşçi