Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi tarafından birlikte finanse edilen ve Türkiye Adalet Akademisi’nin ortak olduğu “Aile Mahkemelerinin Etkinliğinin Artırılması: Aile Üyelerinin Haklarının Daha İyi Korunması” isimli ortak proje kapsamında 1-3 Kasım 2023 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilen toplantıya katılan feminist örgütler, sürece kadın örgütlerinin dahil edilmemesini eleştiren bir ortak bildiri yayınladı.

Kadın örgütlerinin de katılımıyla 1-3 Kasım’da “Aile Mahkemelerinin Etkinliğinin Artırılması: Aile Üyelerinin Haklarının Daha İyi Korunması” toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda özellikle 6284 sayılı yasanın uygulanması, boşanma, nafaka ve velayet davalarında yaşanan sorunlar gibi konularda, kadınlarla dayanışma içinde olan örgütlerin görüşlerinin göz ardı edildiği ifade edildi.
Kadın örgütleri, yayınladıkları metinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadınların siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklarına erişimindeki temel engel olduğunu belirtti. Bu eşitsizliğin yasalarda ve uygulamalarda iyileştirme yapılmasını engellediğini ve kadınların yoksullaştığı da vurgulandı. İstanbul Sözleşmesi’nin şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını teyit eden maddelerine atıf yapan örgütler, projenin bu temel ilkeyi göz ardı ettiğini ve bu durumun projenin amacı üzerinde şüphe yarattığını belirttiler.
“6284’ün uygulamasına, boşanma, nafaka ve velayet davalarında yaşanan sorunlara dair birinci elden, kadınlarla dayanışma kurarak bilgi edinen kadın örgütlerine aktif katılımcı olarak yer verilmemesi çok büyük bir eksikliktir. Bu eksikliğin etkisi, toplantıda yapılan sunumlarda ve tartışmalarda, özellikle de şiddete dair sorun alanlarının sebepleriyle ilgili yaklaşımlarda dikkate değer biçimde gözlemlendi. Aileye dair böyle bir tartışmanın, kadınların cinsiyetleri nedeniyle ezilmelerinden ve ayrımcılığa maruz bırakılmalarından kaynaklanan bir eşitsizlik temelinde ele alınmadan yürütülmesi mümkün değildir.
Boşanmanın, nafakanın, velayetin şiddetle ve kadın emeğiyle bağlantısı kurulmadığı sürece yasaların ve uygulamaların iyileştirilmesi düşünülemez. Somut verilerle ve bilimsel yöntemlerle gerçekleştirilmiş birçok araştırma ve alandan gelen deneyimimiz toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin, kadınların siyasi, medeni, sosyal ve ekonomik haklarına erişmesinin önündeki temel engel olduğunu göstermektedir. Kadınlar bu eşitsiz düzende yoksullaşıyor; yoksullaşan kadınların nafaka hakkı, erkek egemen bakış açısının ürünü olan birtakım hukuki argümanların konusu haline getiriliyor. Ardından da kadınların değil haklarının güçlendirilmesi, mevcut kazanımlarını ortadan kaldıran yasal değişiklik süreçleri işletiliyor.”
Avrupa Kadın Lobisi Türkiye Koordinasyonu, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları Derneği, Kadın Koalisyonu ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gibi örgütler, toplantıda kadınların haklarının güçlendirilmesi yerine mevcut kazanımlarını ortadan kaldıran yasal değişiklik süreçlerinin işletildiğini dile getirdi. Hakimlerin de benzer endişeleri taşıdığı ancak siyasi saiklerle hareket eden bürokratların kadın haklarının geliştirilmesine yeterince önem vermediğini gözlemlediklerini açıkladılar.
Sonuç olarak kadın örgütleri, kadınların hayatlarına dair temel hak ve özgürlüklere ilişkin yapılan tartışmaların ve değişiklik önerilerinin, kadınların ve alan uzmanlarının deneyimleri dışlanarak yapıldığına ve bu durumun toplumsal cinsiyet eşitliğine hizmet etmeyeceğine dair güçlü bir itirazda bulundular.
Metnin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.