Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Güllü ve Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Tozbey, 15 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayınlanan “Aile Genelgesi”ni yorumladı:
“Bu genelge, İstanbul Sözleşmesini iptal etmeye çalışan, 6284 sayılı Ailenin Korunması Kanununu hiçe sayıp kadınları ve çocuklarımızı korumayan gerici politikaların ürünüdür. İkiyüzlü bir genelgedir. Sakın inanmayın!”

15 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan imzası ile Resmi Gazete’de yayınlanan genelgeye göre, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028)” hazırlandı.
Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nın etkin olarak uygulanması ve izlenmesi için Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu oluşturuldu.
Kurul, aileye yönelik sorunların tespiti ve çözüm önerileri geliştirilmesine yönelik çalışmalarda bulunmak üzere ilgili temsilcilerin ve uzmanların katılımıyla çalışma grupları oluşturabilecek.
Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nın uygulanması ve izlenmesini teminen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Yıllık Faaliyet Planı” hazırlanacak. Bunun yerel düzeyde etkinliğinin artırılması amacıyla da tüm illerde “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Koordinasyon Kurulu” oluşturulacak.
Bu kapsamda valiliklerin himayesinde aile ve sosyal hizmetler il müdürlükleri koordinasyonunda “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Eylem Planı” ve “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi İl Yıllık Faaliyet Planı” hazırlanacak.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ve Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği başkanı Avukat Müjde Tozbey genelgeye tepki gösterdi.
“Tarikatlar varken, bu ülkede biliyoruz ki kadınlara ve çocuklara huzur yok” diyen Güllü, bu tür genelgelerin kadınların eşitliğine değil kadınların ikinci yurttaş olmasına hizmet ettiğini söyledi:
“Kız çocuklarının okullaşmadığı, erken yaşta evliliklerin sürekli olarak arttığı, bir ülkede, evlilik sistemini korumak adına, kadınları korumak iddiasıyla bu genelgeyi yayınlamak biz kadınları ve cinsle yönelim tercihi farklı olan insanları korumuyoruz anlamına geliyor. Yani, diyorlar ki evlenmeyen kadını korumayız, anne olmayan kadını korumayız. Biz kadını sadece anne olduğunda, aile içinde olduğunda koruruz diyor bu genelde. Biz bunu kabul etmiyoruz.
Sayın Aile Bakanı’na da soruyorum. Kendisi Belçika’dan geldi, orada sorunları kadın ve erkek eşitliği üzerinden mi çözüyorlardı yoksa sadece kadını aileye kapatarak mı çözüyorlardı? Bu sorunun yanıtını orada tanık olduklarının yanıtını kendisinden bekliyoruz. Sorunları orada eşitlik ilkesi üzerinden mi çözüyorlardı, yoksa kadını yok sayarak mı çözüyorlardı?”
“Bu ikiyüzlü genelge sakın inanmayın”
Müjde Tozbey de genelgenin iktidarın özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü şiddetin “üstünü örtme ve eve hapsetme çabasının aileyi kutsallaştırmak, yüceltmek için yapıldığını” ifade etti:
“Genelgeyi ilk okuduğumuzda ailenin korunması, güçlendirilmesi için tüm devlet organlarının el ele verip, mücadelesi anlamlı gelebilir. Ancak ülkemizde ki son 23 yıl boyunca iktidarın özellikle kadınlara ve çocuklara yönelik her türlü şiddetin üstünü örtme ve eve hapsetme çabasının aileyi kutsallaştırmak, yüceltmek için yapıldığını bildiğimiz için söz konusu genelge tabiki samimi ve gerçekçi gelmiyor. Çünkü iktidar kadınları, erkekleri ve çocukları ailenin kutsallığı içerisinde hapsederek yönetimini sürdürebileceğinin farkında.”
Genelgede bahsi geçen çalışmaların içerisinde Diyanet İşleri, Milli Savunma, Sanayi ve Teknoloji Başkanlığı gibi kurumlar varken kadın ve çocuk örgütlerinin, baroların, tabip odalarının olmamasını eleştiren Tozbey, genelgenin “iktidarın yine bizleri umursamadığını ve gerçek sorunlarla uğraşmak istemediğini” gösterdiğini ifade etti.
Genelgeyi “ikiyüzlü” olarak niteleyen Tozbey, “Bu genelge, İstanbul Sözleşmesini iptal etmeye çalışan, 6284 sayılı Ailenin Korunması Kanununu hiçe sayıp kadınları ve çocuklarımızı korumayan gerici politikaların ürünüdür. Sakın inanmayın!” dedi:
“Genelgede belirtilen tedbirlerin birçoğunun mevcut yasal düzenlemeler ve politikalar çerçevesinde zaten yürürlükte olduğunu biliyoruz. Ancak bu tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmadığı, denetim mekanizmalarının yetersiz kaldığı ve şiddet mağdurlarının yeterince korunamadığı da aşikâr. Bu durum, genelgeye duyulan güvensizliği daha da artırmaktadır. Özellikle kadın sığınma evlerinin sayısının yetersizliği, mevcut evlerin kapasitelerinin doluluğu ve kadınların bu merkezlere erişimde yaşadığı zorluklar, devletin koruma politikalarının yetersizliğini gözler önüne sermektedir.”
Kaynak: Bianet