Kadın Savunması, Kadın Meclisleri, Mor Dayanışma dahil birçok feminist örgüt, kadın yoksulluğuna, ücret eşitsizliğine ve erkek şiddetine karşı mücadeleyi büyütmek için tüm kadınları 1 Mayıs’a çağırdı. “Emek bizim, İstanbul Sözleşmesi bizim, 1 Mayıs bizim. Bu yüzden şimdi: Feminist isyan her yerde!”

1 Mayıs’a giderken birçok kadın ve LGBTİ+ örgütü de alanlarda olacaklarını açıkladı. 8 Mart’tan aldıkları dayanışma ruhunu 1 Mayıs’a taşıyacaklarını belirten kadın ve LGBTİ+ örgütleri İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ve kadın emeğini sömüren düzenine karşı isyanın sesini yükseltecekelerini söylüyor.
Kadın Savunması’nın çağrısı

1 Mayıs’a, Emeğin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’ne sayılı günler kala pandeminin ilk gününden bu yana yaşamlarımıza yapılan tüm saldırılara karşı verdiğimiz en güçlü yanıtlarımızı unutmuyoruz, hatırlıyoruz.
Pandemi boyunca salgını önlemek yerine kadınlar, çocuklar ve tüm emekçiler için insanca yaşam koşullarını garanti altına almak yerine, sermayenin çıkarlarını koruyan ve bunun için kadınlar üzerindeki patriyarkal baskıları yoğunlaştıran bir iktidar ile karşı karşıyayız. Pandemiyi “toplumu şiddet ile yönetme siyasetinin” gerekçesi haline getiren AKP-MHP ittifakının bir yılı aşkın süredir bize verdiği tek şey işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı, erkek şiddeti ve her gün 300’ü aşkın insanın ölümü oldu. Emekçiler, kadınlar, doğayı savunanlar, LGBTİ+’lar, azınlıklar, mülteciler, göçmenler bu süreçte ölmesi normal sayılan “çıplak hayatlara” dönüştürüldü. Kadın cinayetleri, iş cinayetleri ve pandemik cinayetlerin ortasında, kadınların özerk varlıkları, hayat alanları ve hakları yok sayılırken, bu ölüm siyasetinin son adımı, kadınların sınırları ve kuşakları aşan mücadele tarihlerinin bir kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı kararıyla çekilmek oldu.
Kabul etmiyoruz! İktidarın ölüm siyaseti karşısında, bedenimizin, emeğimizin, kararlarımızın ve hayatımızın sahibi olduğumuz özgür ve eşit bir yaşamı istemekte ısrarcıyız. Bu ısrarımızla bir yıl boyunca erkek şiddeti karşısında ve bu şiddeti meşrulaştıran iktidarın tüm kadın düşmanı politikaları karşısında birbirimizi savunduk, mücadele araçlarımızı geliştirdik. Israrımızda yalnız olmadığımızı, dünyanın her köşesindeki her kadınla aynı talepleri, arzuları ve yükleri paylaştığımızı biliyoruz. Heybemizde biriktirdiğimiz mücadele deneyimleriyle ve sınırları aşan feminist mücadelemizin gücüyle Emeğin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü selamlıyoruz.
Şimdi bu gücümüzle, İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede feshetmeye kalkan “ihtişamlı” 12. Cumhurbaşkanına güçlü bir yanıt daha vermeye hazırlanıyoruz. Emeğin büyük mücadele gününde gelin parklar, sokaklar, balkonlar, pencereler, bahçeler feminist isyanımızın en güncel sözüyle donansın: “İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BİZİM!”
Emek bizim, İstanbul Sözleşmesi Bizim! Biliyoruz ki pandemiye rağmen dönen çarklar, bizim sırtımızdan dönüyor! Bu sömürü düzeni, kadınların karşılığı ödenmeyen bakım emeğinin sırtında yükseliyor. Uzaktan çalışma, uzaktan eğitim, kadınların omuzlarına yüklenen binbir yük:. “Yetti canımıza” diyerek pandeminin tüm yükünü sırtımıza yüklemeye çalışanlara karşı 1 Mayıs günü kadın dayanışmasından güç alarak yan yana gelelim ve hep birlikte bir kez daha söyleyelim: “BU EMEK BİZİM!”
Emek bizim, hayatlarımız bizim. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayan karakollara, şiddet faillerine indirim yağdıran yargıya, cezasızlık politikasıyla şiddeti ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren devlete, yaşamlarını savunan kadınlara saldıran ve kadın cinayeti oranları ile utanmadan övünen emniyete, kadınları aileye hapsetmek isteyen erkekliğe karşı dört bir yanı mor bayraklarımızla kuşatalım. Emeğimizle var ettiğimiz “BU HAYAT BİZİM!”
Hayatımızı şiddetle yok sayanlara karşı şiddetin kaynağını hep birlikte gösterelim : Salgın yönetimi adı altında Kod-29 ile hukuksuzluklarına yenisini ekleyen; elektrik, doğalgaz, su gibi temel ihtiyaçlara zam üzerine zam yapan; kadınlardan aldığını sermayeye yağmalatan, kadınların eğitim, sağlık gibi en temel haklarını gasp eden, kürtajı fiilen yasaklayan ve cinsiyetçi iş bölümünü derinleştiren partiyarkal kapitalizmden alacaklıyız! Hakkımız olanı almak, şartlarımızı sıralamak ve yaşamak için haykıralım: “1 MAYIS BİZİM!”
Pandeminin ve erkek şiddetinin ortasında dünyanın her yerinden ve her evden, her sokaktan, her mahalleden, her işyerinden birbirimizin ellerini tutarak güç alıyoruz ve haykırıyoruz.
“Bu kaderi biz yazmadık” ama “bozacak olan biziz”! Emek bizim, İstanbul Sözleşmesi bizim, 1 Mayıs bizim. Bu yüzden şimdi: “FEMİNİST İSYAN HER YERDE!”
Kadın Meclisleri’nin çağrısı:

2022 1 Mayıs’ını, tüm eşitsizliklere rağmen, mücadelenin umudu ile karşılıyoruz. Patronlar işçilerin her hakkına saldırdıkça direnişler büyüyor. Kadınlar hayatın her alanında ayrımcılığa maruz kaldıkça evde, işte, ücrette eşitlik mücadelesi yükseliyor.
Siyasi iktidar, bizi dört duvar arasına hapsetmeye çalışıyor. O dört duvar arasında her türlü eşitsizliğe maruz kalıyoruz. En yakınlarımızdaki erkekler tarafından şiddet görüyoruz, öldürülüyoruz. Ev içinde yok sayılan emeğimiz giderek büyüyor. Ev işleri, çocuk bakımı, yaşlı bakımı üzerimize yükleniyor. Bu yük giderek artıyor.
Şiddetten uzak, eşit bir hayat için mücadele ediyoruz. Türkiye’de kadınlar işgücü dahi sayılmıyor. Gerçek kadın işsizliğinin üzeri örtülüyor. Kayıt dışı çalıştırma artıyor. Kriz günlerinde ilk işten çıkarılanlarız. Eve ek gelir getiren diye görülenleriz. Tüm bunların yanında eşdeğer işe eşit ücret alamayanlarız.
Tüm bunları değiştirecek gücümüz, umudumuz var. İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekenlerden, kadınları ve LGBTİQ+’ları şiddetle baş başa bırakanlardan beklentimiz yok. Kadınların yaşadığı sorunlarla ilgilenmek yerine, derneklerini kapatmakla, örgütlenmelerini engellemekle uğraşanlardan beklentimiz yok. Emekçilere krizden başka bir şey vaad etmeyenlerden beklentimiz yok.
- İstanbul Sözleşmesi’nden, 6284’ten ve kazandığımız hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Nafaka hakkımıza el uzattırmayacağız.
- Evde, işte, okulda, ücrette, hayatın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacağız.
- Eşdeğer işe eşit ücret hakkımızı kazanacağız.
- Kadın istihdamının önündeki tüm engelleri aşacağız.
- Sendikalaşma ve örgütlenme hakkımıza sahip çıkacağız.
- Kreş, yemekhane, çamaşırhane gibi hizmetlerin kamu tarafından ücretsiz karşılanması için mücadele edeceğiz.
- Çalışma yaşamında şiddete ve tacize ilişkin ilk uluslararası sözleşme olan, ILO190 sayılı sözleşmeyi imzalatacağız.
Eşitlikçi feministler olarak herkes için eşitliği sağlamak üzere mücadelemize devam edeceğiz. Yıldızlı feminayı ülkenin dört bir yanında yükselterek yürüyoruz 1 Mayıs’a.
Bu 1 Mayıs’ta da Kadın Meclisleri kortejinde buluşalım, omuz omuza yürüyelim. Asla yalnız yürümediğimizi bir kez daha gösterelim.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Kadınlar!