Türkiye’nin en ünlü kantocusu, ses sanatçısı, tiyatro ve sinema oyuncusu Nurhan Damcıoğlu 82 yaşında hayatını kaybetti. “Hayatımdaki en cesur emekçi kadın, bıraktığın miras ışık olacak.”

Türkiye’nin en ünlü kantocusu, ses sanatçısı, tiyatro ve sinema oyuncusu Nurhan Damcıoğlu 82 yaşında kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti.
Sanatçı için İzmir Devlet Tiyatrosu Konak Sahnesi’nde anma töreni düzenlendi. Tören sonunda dakikalarca ayakta alkışlanan
Damcıoğlu’nun İstanbul Devlet Tiyatrosu Sanatçısı yeğeni Yağmur Damcıoğlu, “Halam çok enerjik, çok hayat dolu bir insandı. Seyirci ile şahsına özel, farklı bir iletişimi vardı. Seyircinin arasına inerdi. İnanılmaz emekçi bir kadındı. Çok çalışkandı, çok dakikti. Hatta onun için saniyetik diyebiliriz. Türk tiyatro tarihinin bir ögesiydi. Onunla birlikte bir dönem kapandı. Halam bir kurum sanatçısı değil, milyonların gönlünde taht kurmuş bir halk sanatçısıydı” dedi ve ekledi:
“2015 yılında oyunuma gelmiş, ellerimi tutarak ‘Hayatın ne getireceği bilinmez ama umutsuzluğa kapılma. Yüreğindeki aşka güven’ demişti. Hayatımdaki en cesur emekçi kadın halacığım; bıraktığın miras ışık olacak.”
Damcıoğlu’nun hayat hikayesi
Nurhan Damcıoğlu, 29 Ağustos 1941 tarihinde Ankara’da doğdu. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda terzi olan annesinin girişimiyle Nurhan Damcıoğlu 9 yaşında Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü çocuk bölümüne kayıt yaptırdı ve küçük yaşta tiyatro eğitimine başladı.
Bale dersleri de alan Damcıoğlu, Radyo Çocuk Kulübünde 9 yıl çalıştı. 16 yaşından itibaren de Devlet Tiyatrosu’ndaki oyunlarda rol almaya başladı. Bu arada Ankara Cebeci Ortaokulundan mezun oldu.
1965 yılında İstanbul’a giden Damcıoğlu İstanbul Tiyatrosu, Ayfer Feray Tiyatrosu, Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu, Muammer Karaca Tiyatrosu ve Mücap Ofluoğlu Topluluğu ile çalıştı.
Kantoyu ilk kez Ermeni asıllı İstanbullu operet Toto Karaca’dan dinlediğini söyleyen Damcıoğlu, Mücap Ofluoğlu’nun teşviki ile 1969’da ilk olarak kanto türü şarkı söyledi. Ardından tiyatroyu tamamen bırakarak kendisini tümüyle kantoya verdi.

Maksim Gazinosu’nda sahneye çıkan Nurhan Damcıoğlu, burada Zeki Müren, Sevim Tuna ve Behiye Aksoy gibi isimlerle çalıştı.
Kanto sanatını modernize ederek Türkiye’nin kanto kraliçesi olarak hafızalara kazınan Damcıoğu kantoyla ilişkisini bir söyleşisinde şöyle anlatır:
“Kanto sanatını yeni nesillere tanıtmak, kantoyu unutturmamak, eğlendirmek ve düşündürmek istiyorum. Kanto hakkında, tango bestecisi Anjel İlkyıldız, annesi kantocu Küçük Virjin olan tuluat sanatçısı Niko ve tiyatro sanatçısı İsmail Dümbüllü’nün bana çok katkıları oldu. Repertuarımı, 1930’ların kantolarını modernleştirerek oluşturdum. İlk kez 1968 yılında Mücap Ofluoğlu Tiyatrosunda kantocu olarak sahneye çıktım. Daha sonra Urcam, Maksim, Lunapark, Çakıl gibi gazinolar ve Klüp 12’de de kanto gösterileri yaptım. Unutulan kanto sanatını tekrar popülerleştirdım. Şamran Hanım gibi önemli kanto sanatçılarının Yangın Var gibi eserlerinin tekrar hatırlanmasını sağladım.
Kirko’dan dans figürlerini, vücut hareketlerini, gerdan kırmayı, sallanmayı, adımları öğrendim. Kanto söyleme sırasında yapılan klasik dans figürlerini modernize ettim. Müzeyyen Senar, benim dans stilimi, kantocu Zarife Hanım’ın dansına çok benzetirdi. Bana kantocu Şamran Hanıma ait bir elbise hediye etmişti. Ben bu elbiseyi kendi bedenime göre yaptırıp, gösterilerde kullandım.Ünlü tuluatçı İsmail Dümbüllü ile birlikte Yangın Var ve Osman Ağa kantolarını söyledim. İsmail Dümbüllü, daha sonra Osman Ağa kantosunun notalarını bana armağan etti.”