Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kapatılmasına yönelik davanın ikinci duruşması görüldü. Mahkeme, tanıkların dinlenmesine ve gelmeyen eksik dosyaların beklenmesine karar vererek davayı 11 Ocak’a erteledi.
Duruşma öncesi platforma destek olmak için yüzlerce kadın adliye önünde bir araya geldi: “Bu karanlıktan kurtulacağız.”

bugün Meclis’te görüşülen ‘dezenformasyon yasası’na değindi. Ataselim, “Yaşananları deforme eden, siyasi iktidarın kendisidir. Şimdi biz gerçekleri açıklarken haber olmasın, kimsenin sesi olmasın diye bir sansür yasası gündeme getirdiler. Bu yasa bizi de etkiliyor. Bu topraklarda kaç kadının nasıl öldüğünü biz açıkladık. Kadın cinayetlerini durdurmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ne ‘kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütme’ iddiasıyla açılan kapatma davasının 2. duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul 13. Asliye Hukuk’ta görülmeye başlandı. Avukatların savunmalarının ardından duruşma, 11 Ocak 2023 saat 11.00’e ertelendi.
Duruşma öncesi platforma destek olmak için yüzlerce kadın adliye önünde bir araya geldi. Polis, adliye önünü barikatlarla kapattı. Kadınların açıklama yapması işin bir alan oluşturdu. Öte yandan polis, alana LGBTQ+ bayraklarının alınmayacağını söyledi. ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’, ‘hukuksuz davalar bizi yıldıramaz’ sloganları atıldı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nin Genel Temsilcisi Gülsüm Kav yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün açılmaması gereken bir kapatma davasının ikinci duruşması için buradayız. Bu, bir utanç davasıdır. Büyük bir özgürlük mücadelesinin bir parçası olduğumuz için kendimizi çok güçlü hissediyoruz. Bir kişi giderse, bin kişi geliriz. Asla vazgeçmeyiz.”
“Dünyanın gözü bizde”
Duruşmada platformun avukatı Rukiye Leyla Süren, savunmada şunları söyledi: “Ben isterdim ki, kimse bu davadan dolayı burada olmasın. Bir hakimin eşi ’12 yıldır işkence çekiyorum’ dedi, öldürüldü. Bu kadının 12 yıldır gidecek bir yer bulamadığı için üzülüyorum. Adalet Bakanlığı da öldüren erkeğin adını her yere yazdı ama kadının adı yazılmadı. Bu konu çok önemliydi. Neden biz bu kadına bir çözüm bulamadık da bu kadın öldü? İki duruşma arasındaki cinayet sayısı 114. Burada aileler var. Her ne kadar ailelerin müdahil talepleri reddedilse de aileleri birazdan dinleyeceğiz. Dünyanın gözü bizde, herkes geliyor, soruyor. Bir tek Adalet Bakanlığı gelip sormadı. 107 aile, derneğimizin kapatılmaması için bir çağrı yaptı, imza topladı. Bize ‘kanuna, ahlaka aykırı’ iddiasıyla dava açıldığı için ben şunu düşünüyorum: Savcılık samanlıkta suç aramıştır. Bu dosya ile hepimiz zaman kaybediyoruz.”
Daha sonra söz alan avukat Sevda Nur Bayram şunları söyledi: “Derneğin adı diğer dosyalarda geçmiyor, kişilerin adı geçiyor. Detaylı beyan olarak sunacağız. Dosyalara konu olay tarihlerinde kişiler dernek yöneticisi mi değil mi, bir inceleme yapılmadı. Emniyet kayıtlarında 116 dosya geçiyor. Emniyetin kaydında da görüldüğü üzere bazı dosyalar derneğin kuruluşundan önce. Burada sadece gelen dosyalar içindeki olay tarihlerine baktığımızda sadece iki dosyada adı geçen kişiler derneğin yönetiminde. O dosyalardan birine dava dahi açılmamış, diğerlerinde de kesinleşmiş olarak beraat kararı var. Davada, mahkemenin Emniyetin istediği kayıtlar, hukuka aykırı ve bu kayıtların istenmesinden vazgeçilmeli. Hukuka uygun olmayan deliller dikkate alınıyor. Listemizdeki tüm tanıkların dinlenmesini talep ediyoruz. İlk celsedeki SEGBİS kaydı hukuka aykırı yazılmış ve birçok hukuku, terimi dahi yanlış yazılmış. Bu celsedeki kayıtların da başkaca bilirkişilerce yapılmasını istiyoruz.”
‘Kadın cinayetlerini durdurmaya devam edeceğiz”
Duruşmanın ertelenmesinin ardından adliye önünde açıklama yapıldı. Burada konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği Genel Fidan Ataselim, “Her gün kadınlar öldürülürken Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunu kapatmaya çalışıyorlar. Bunun için yıllarca uğraşmışlar. İlk bakan savcı dosyayı iade etti sonrasında savcı değişti dosyada aynı şeyler olmasına rağmen dava açıldı. Ülkeyi bir karanlığa götürmek istiyorlar. Biz o karanlığı İran’da gördük, Gezi davasında gördük. Öylesi bir karanlığın nelere mal olabileceğini gördük ve görüyoruz. Bu karanlığı Saraçhane’de gördük. Bu tıpkı İran’daki gibi bir katliam çağrısıydı. Yaşamak için mücadele etmek zorunda kalacağız. İran’daki Molla rejimini kendisine klavuz edinenler hiç heveslenmesin İran’da direnenler varsa bugün bu topraklarda da var. Bu siyasi iktidarı göndereceğiz, bu karanlıktan kurtulacağız” diye konuştu.
Meclis’te görüşülen ‘dezenformasyon yasası’na da değinen. Ataselim, “Yaşananları deforme eden, siyasi iktidarın kendisidir. Şimdi biz gerçekleri açıklarken haber olmasın, kimsenin sesi olmasın diye bir sansür yasası gündeme getirdiler. Bu yasa bizi de etkiliyor. Bu topraklarda kaç kadının nasıl öldüğünü biz açıkladık. Kadın cinayetlerini durdurmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
İstanbul Barosu’ndan Nazan Moroğlu ise şunları ifade etti: “Hepimiz aynı acıyı hissediyoruz. Kapatma davasına tepki göstermek için buradayız. Neden kapatılmaya çalışıldığını hepimiz biliyoruz. Çünkü devletin yapamadığını bu dernek yapıyor. Kadınların güçlenmesini istemiyorlar. Böyle bir yönetim olamaz. Bu derneğin kapatılması mümkün olmayacak ama hukuk kuralları işlerse…”
Kaynak: Duvar