Close Menu
  • Eşitlik
  • Barış ve Güvenlik
  • Siyaset
  • Adalet
  • Emek
  • Kültür-Sanat
  • Ekoloji
  • Bülten Üyeliği
  • Podcast
  • english
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu
Facebook X (Twitter) Instagram YouTube TikTok Telegram
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English
Hakkımızda
SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu

Küresel Cinsiyet Eşitliğinde Diplerdeyiz: Türkiye Neyi Yanlış Yapıyor?

22 Temmuz 2022 Eşitlik
Facebook Twitter WhatsApp Email

SES Eşitlik, Adalet, Kadın Platformu

Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum- WEF) 2006’dan beri her sene hazırladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporunun sonuncusu 13 Temmuz’da yayımlandı. Cinsiyete dayalı eşitsizliklerdeki eğilimleri, “Ekonomik Katılım ve Fırsat”, “Eğitime Katılım”, “Sağlık ve Hayatta Kalma” ve “Politik Güçlenme” olmak üzere dört temel başlıkta ölçen rapor, bu boşlukları kapatma konusundaki ilerlemeyi zamana bağlı olarak izlemeyi amaçlıyor.

Raporda, Küresel Cinsiyet Uçurumu ya da bir diğer adıyla Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi ile 146 ülke bilimsel bir metotla ele alınırken ülkeler arası karşılaştırma ve cinsiyetler arası eşitsizliği kapatmak için en etkili müdahalelerin önceliklendirilmesi de hedefleniyor.

Peki bu senenin Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu Türkiye’ye ve dünyaya ne söylüyor? Dünya genelinde tam cinsiyet eşitliğine ulaşmak için önümüzde 132 yıl olduğu öngörülüyor. Buna göre, ekonomik katılım alanındaki eşitsizliğin aşılmasının önünde 151 yıl, siyasal güçlenmenin sağlanmasında 155 yıl, eğitime erişimde eşitlik için ise 22 yıl gerekiyor.1

Türkiye’nin 146 ülke arasında 124’üncü sırada yer aldığı raporda son sırada Afganistan var. Afganistan’ın birer sıra önünde ise sırasıyla Pakistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve İran bulunuyor. Türkiye ayrıca eğitim düzeyindeki cinsiyetler arası eşitlik endeksinde 101’inci, sağlık ve yaşam süresi konusunda cinsiyetler arası dengeyi ölçen endekste 99’uncu, siyasette kadın temsilinde 112’nci, ekonomiye katılımda ise 134’üncü sırada.2

Yayımlanmasının hemen ardından dünya basını ile eş zamanlı olarak Türkiye’de de medyanın ilgisine mazhar olan rapor, daha çok Türkiye’nin cinsiyet eşitsizliğinde hangi sıradan hangi sıraya geldiği ya da nasıl olup da Afganistan, Pakistan, Etiyopya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerle yan yana anıldığıyla gündemleşti.

Evet, Türkiye, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda bu yıl 124’üncü sırada yer alarak Bangladeş, Etiyopya, Endonezya, Gana ve Nijerya gibi ülkelerin gerisinde kaldı. Türkiye’nin birer basamak gerisinde ise Angola, Bhutan ve Suudi Arabistan yer alıyor. Türkiye, geçen yılki raporda 133’üncü sırada yer almıştı, bu yıl 9 basamak yukarı çıkmış gibi görünse de 2021’de değerlendirilen ülke sayısı 156 idi, bu yıl ise 146. Dolayısıyla Türkiye için göreli de olsa bir ilerleyişten değil göreli bir yerinde sayıştan bahsetmek mümkün.

Bu sayılar ve yan yana anıldığı ülkeler elbette bütünüyle önemsiz değil. Ancak içinde bulunduğumuz katastrofinin yalnızca bir yüzünü gösteriyor. Belki de asıl sorulması gereken soru bu sayıların ardında nasıl bir politik yöneliş olduğu… Neden İzlanda, Finlandiya, Norveç, Yeni Zelanda ve İsveç cinsiyet eşitliğinde zirvedeyken Türkiye son sıralarda? Türkiye neyi başaramıyor ya da politik olarak neyi yanlış yapıyor?

Kadın liderliği

Siyasi liderlikte daha fazla kadın olması, sadece nüfusun daha geniş kesimlerinin temsil edilebilirliği bakımından değil aynı zamanda gelecek kuşaklar üzerinde güçlü bir rol model etkisi yaratma eğiliminde olduğu için de küresel cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında önemli başlıklardan biri olarak ele alınıyor.

Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nden elde edilen veriler, kadınların kamusal görevlerdeki liderliklerinde göreli ilerlemeler kat edildiğini gösteriyor. Dünyadaki tüm kadın devlet başkanları arasında en uzun süre hizmet verenler arasında 16,1 yıl ile Almanya, 16 yıl ile İzlanda, 14,9 yıl Dominik Cumhuriyeti ve 14 yıl ile İrlanda öne çıkıyor.3

Kadınların bakanlık pozisyonlarındaki küresel ortalama payı 2006 ile 2022 yılları arasında neredeyse iki katına çıkarak yüzde 9,9’dan yüzde 16,1’e yükseldi. Benzer şekilde, kadınların parlamentodaki küresel ortalama payı yüzde 14,9’dan yüzde 22,9’a çıktı.

Peki, kadın liderliğinde Türkiye’de durum ne? Türkiye’nin 99 yıllık Cumhuriyet tarihinde ve uzun parlamenter hayatında tek bir kadın başbakanı oldu. Türkiye siyasi tarihinin ilk ve tek kadın başbakanı olan Tansu Çiller, bu görevini 1993-1996 yılları arası sürdürmüştü.

Türkiye’nin ilk kadın bakanı 33. Hükümet zamanında dışarıdan atanan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Türkan Akyol’du. Akyol’dan sonra 38., 46., 47. ve 48. Hükümetler dönemlerinde de kabinelerde 1’er kadın yer aldı. 53. Hükümet dönemine kadar en fazla üç kadın bakan kabinede yer alırken, en çok kadın bakanın temsil edildiği dönem ise 54. Hükümet dönemi oldu. Bu hükûmette; Tansu Çiller hem başbakan hem Dışişleri Bakanı olarak, Meral Akşener İçişleri Bakanı olarak ve Ayfer Yılmaz ile Işılay Saygın ise Devlet Bakanı olarak yer aldılar.4

AKP’li yıllarda ise kadın bakan sayısı en fazla 2’ye çıkabildi.

Doğruluk Payı’nın Tablosu, 2016 yılına kadar olan dağılımı göstermektedir

Kadınların üzerine yüklenen bakım emeği

Küresel pandeminin genelde işgücü piyasasına özelde ise kadınların üzerine yüklenen bakım emeğine olumsuz etkisi bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Öyle ki pandeminin ciddi bir küresel risk olarak algılandığı 2020 Mart ayını takip eden yaklaşık bir sene boyunca çocuk bakım tesisleri ve okullar kapatıldıkça kadınlara düşen eşitsiz bakım yükü de ciddi derecede arttı.

Rapora göre, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 54’ünü temsil eden 33 ülkeden elde edilen 2019 verileri, erkeklerin karşılıksız bakım emeğine harcadıkları zamanın toplam iş saatine oranı yüzde 19 iken, kadınlar için bu oranın yüzde 55 civarında olduğunu gösteriyor.5

Ülkelere karşılaştırmalı olarak bakıldığında ise cinsiyetler arası bakım emeği yükü eşitsizliğinde Amerika Birleşik Devletleri, Avusturya ve Türkiye öne çıkıyor. Hollanda ve Danimarka’nın ise cinsiyetler arası karşılıksız bakım emeği paylaşımındaki fark nispeten daha düşük düzeyde seyrediyor.

Türkiye’ye daha yakından baktığımızda, kadın ve erkekler arasında toplam çalışma süresinde (ücretli+ücretsiz) gözlenen cinsiyet farkının OECD ülkeleri arasında en eşitsiz düzeyde olduğunu görüyoruz. Karşılıksız emek faaliyetleri denilen ev işleri ve bakım hizmetleri eşitsiz biçimde kadınlar ve kız çocukları tarafından yerine getiriliyor. Bu eşitsizlik, kadınlar işgücü piyasasında maddi karşılığı olan bir işte çalışıyor olsa dahi yüksek düzeyde seyrediyor. TÜİK’in 2014-2015 Zaman Kullanımı Araştırması’ndan çıkan sonuçlara göre, çalışan kadınlar hanehalkı ve ev bakımına 3 saat 35 dakikalık bir süre ayırırken çalışan erkekler günde yalnızca 46 dakika vakit harcıyor.

Bu noktada kuşkusuz, toplumsal cinsiyet ve bakım emeğine sadece bir arz kısıtı olarak bakmak yerine bakım ekonomisine yönelik yatırımı işsizliği ve yoksulluğu azaltan bir politika aracı olarak görmek ciddi bir mesafe kat etmeyi sağlayabilir.6

Bu bağlamda sadece bakım verenlerin değil, bakım alanların da haklarını eş değerde tutan bir ekonomiye ihtiyaç var. Öyle ki bakım vermede eşitlik (ortak sorumluluk ilkesi ile) ve bakım alanlar arasında eşitlik (yaşlılar, engelliler, hastaların kaliteli bakıma evrensel erişimi) hedefi, bu dengeyi sağlamada önemli bir yol haritası olabilir.

Cinsiyetler arası servet eşitsizliği uçurumu

Raporda, çarpık işgücü piyasasının bir çıktısı olarak ele alınan servet eşitsizliği, kadınların kaynaklar üzerindeki eşitsiz erişimi ve eşitsiz kontrolünü ortaya seren bir başlık olarak karşımıza çıkıyor. Raporun Willis Towers Watson (WTW) ile Dünya Ekonomik Forumu işbirliği ile 39 ülkedeki servet eşitsizliğini masaya yatıran araştırmasına dayandırdığı verilere göre, kadınlar çalışma yaşamları boyunca servet birikimi açısından erkeklere göre fazlaca dezavantajlı. Bu dezavantajlılık halinin uzmanlık ve liderlik rolleri arttıkça büyümesi ilginç bulunabilir, ama rakamlar böyle söylüyor: Teknik uzmanlık gerektiren işlerde cinsiyetler arası servet farkı yüzde 31 iken, üst düzey uzmanlık alanlarında istihdam edilenler arasında yüzde 38’e dek genişliyor.7

Cinsiyete dayalı servet eşitsizliğine katkıda bulunan en belirgin faktörler arasında, cinsiyetçi ücret uçurumu, eşitsiz kariyer yolculuğu, finansal okuryazarlıktaki cinsiyet uçurumu ve (tipik olarak) kadınların ücretli işe katılımını ve servet birikimine katkıda bulunma yeteneklerini etkileyen gündelik meseleler öne çıkıyor.

Kadınlar yüksek ücretli pozisyonlarda yeterince temsil edilmedikleri için, tasarruf ve yatırımlara yönlendirebilecekleri miktar ve servete karşılık gelen kazanca dayalı katkılar genellikle erkeklerinkinden daha düşük düzeyde kalıyor.

Tüm bunlara ek olarak, bakım sorumlulukları, yarı zamanlı çalışma ve kariyer molaları işgücüne katılım oranını ve/veya istihdama harcanan zamanı düşürdüğü için kadınları erkeklere oranla eşitsiz şekilde etkiliyor ve istihdama katkılarını da buna göre şekillendiriyor.

Cinsiyetler arası servet eşitsizliğine ülkeler nezdinde karşılaştırmalı bir perspektiften baktığımızda servet eşitliği yüzde 80’in üzerinde olan en eşit ekonomilerden bazıları Güney Kore, İspanya, Avusturya, Japonya, Tayvan, Norveç, İsrail ve Danimarka olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşılık eşitliğin yüzde 65’ten az olduğu en eşitsiz ekonomiler arasında ise Türkiye’nin yanı sıra Nijerya, Arjantin ve Meksika göze çarpıyor.

Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı’nın sağladığı verilere göre, Türkiye’de, kadınların emek karşılığı toplam gelirden aldığı pay, son 10 yılda ancak yüzde 23,3’e ulaşabildi. Bu oranın ne derece düşük olduğunu anlamak için Türkiye’ye benzer ortalama gelire sahip olan komşu Bulgaristan’da kadınların toplam gelirden payın yüzde 43 olduğu bilgisini paylaşmak gerek.8

Kuşkusuz bu servet eşitsizliği manzarasında yeterli bakım emeği altyapısının olmaması, cinsiyetçi çalışma koşulları ve eşitsiz ücret politikasının kayda değer bir rolü var. Bu bağlamda servet eşitliği hedefine yaklaşmada, eşit ücret, eşit sosyal haklar ve eşit kariyer yolu ile tanımlanabilecek amaç odaklı liderlik programı ve eşitlikçi çalışma standartları önemli bir sıçrama yaratabilir.

Yükseköğretimdeki cinsiyet eşitsizliği

Son 5 yılda dünya genelinde hem yüksek öğretime katılan hem de en az bir yükseköğretim kurumundan mezun olan kadınların sayısı artışta. Ne var ki öğrencilerin bilim alanlarına göre dağılımına bakıldığında, yükseköğretim alanlarının cinsiyete göre ayrılmaya devam ettiği görülüyor. Buna göre kadınlar eğitim ve sağlık gibi alanlarda daha fazla temsil edilirken bilgi ve iletişim teknolojileri ve mühendislik gibi bölümlerde erkek ağırlığıyla karşılaşılmaya devam ediliyor.

Öyle ki bu cinsiyetçi bölünüşün sadece kendisi değil kavramlara sirayeti de son yıllarda literatürde sıkça yer buluyor. Kadınların temsilinin daha fazla olduğu STEM (Science, Technology, Engineering, Mathematics – Fen Bilimleri, Teknoloji, Mühendislik, Matematik) alanları, “yumuşak bilim” sınıflandırmasına dahil edilirken, erkeklerin ağırlıkta olduğu alanlar ise “sert bilim” olarak addediliyor.9

Oysa son on yılda kadınların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik disiplinlerinde eğitim alma ve kariyer yapma imkanlarının artması, kadın ve erkekler arasındaki ücret farkını azaltacağı, eşit işe eşit ücret idealine yaklaşılacağı ve kadınların STEM’de yükselen temsilleri ile cinsiyetçi stereotipilerin aşılacağı gibi beklentiler yaratmıştı.

Peki Türkiye’de durum ne? Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana akademik pozisyonlardaki kadınların sayısının yıldan yıla arttığını gözlemlemek mümkün. Bugün Türkiye akademilerindeki kadın oranı yüzde 45,4 ile Avrupa Birliği ülkelerindeki yüzde 40.6’lık kadın ortalamasından daha yüksek.10 Ne var ki Türkiye’deki kadın bilim emekçilerinin sayısının göreli yüksekliği, eşitliği beraberinde getirmiyor. Kadınlar hem akademik hem de idari kadrolarda çoğunlukla alt pozisyonlarda yer alıyor. Diğer bir deyişle, Türkiye üniversitelerinde öğretim üyeleri arasında göreli bir cinsiyet eşitliğinden bahsetmek mümkünse de profesörlük seviyelerinde baskın bir erkek çoğunluğuna rastlanmakta. Kısacası Türkiye’de yükseköğretimde çok sayıda kadın olmasının bir başarı olarak görülebileceği tek nokta, -ne yazık ki- rakamların Avrupa genelindeki oranlara kıyasla daha iyi bir tablo çizmesi.

Gelir ve cinsiyet uçurumu

Cinsiyetler arası eşitsizliğin kapatılmasının ulusal refahın sağlanmasında önemli bir yeri olduğu artık bilimsel bir gerçeklik olarak kabul görüyor. Küresel Cinsiyet Uçurumu raporunun da gösterdiği üzere, İzlanda, Lüksemburg ve Almanya gibi insan sermayesine yatırım yapan ve nüfuslarının iş ve aile yaşamını dengeleyen politikalar geliştiren ülkeler diğerlerine kıyasla daha müreffeh olma eğilimi gösteriyor.11

Rapor ayrıca, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi ile kişi başına düşen GSYİH karşılaştırılırken cinsiyet paritesi ile kişi başına düşen gelir arasında pozitif bir korelasyon yakalıyor. Her ne kadar ilişki nedensellik göstermese de mevcut gelir düzeyine bakılmaksızın, ülkelerin erişim, kaynaklar ve fırsatlardaki cinsiyet uçurumunu kapatmaya yatırım yapmaları gerektiği çok açık. Diğer bir deyişle, giderek belirsizleşen bu ekonomik konjonktürde, bir ülkenin insan sermayesinin tümünün yaratıcılığını ve dinamizmini açığa çıkarmak, mevcut krizlerin üstesinden gelmek ve toparlanmasını hızlandırmak kritik bir yer ediniyor.

Türkiye’deki mevcut durumda ise erkekler kadınlardan yüzde 31.4 daha fazla gelir elde ediyor, kendi hesabına çalışan erkeklerin geliri ise kadınlardan yüzde 77.3 fazla. Ücret gelirlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin arttığı anlamına gelen bu veriler, aynı zamanda ücretli kadın ve erkekler arasındaki gelir eşitsizliğinin de büyüdüğünü gösteriyor. Nitekim 2006 yılında yüzde 12 olan ücret farkı 2019’da yüzde 20.7’ye yükselmiş durumda.12

İzlanda ve Finlandiya’nın ‘başarısı’nın ardında ne var?

Genel manzara içerisinde Türkiye’nin durumu yukarıda özetlendiği gibi. Peki Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Eşitliği endeksine göre cinsiyetler arası eşitlik hedefine en yakın durumdaki İzlanda ve Finlandiya’nın “başarısı”nın ardında ne var?

146 ülke arasında tüm alt dizinlerde yüksek performansı ile endeksin en başında yer alan İzlanda’daki eşitliğin ardında ilk olarak eğitimdeki fırsat eşitliği yatıyor denebilir. Öyle ki, İzlanda en güçlü performansı 0.993’lük sanal parite puanıyla eğitimde gösteriyor. Ülkenin en yüksek ikinci puanı ise sağlık ve yaşam süresi alt endeksinde. Siyasi güçlendirme alt endeksinde ise son 50 yılda devlet başkanlığında kadınların görev aldığı ülkelerden dahi daha yüksek bir paya sahip olmasının yanı sıra parlamentodaki kadın temsili ile de tüm endeksin en yüksek puanını elde etti. Son olarak, ekonomik katılım ve fırsatlar söz konusu olduğunda, İzlanda’nın diğer alt endekslere oranla nispeten düşük sayılabilecek puanı dikkat çekiyor. Özellikle teknik alanlarda, üst düzey ve lider rollerdeki kadın temsilinin göreli azlığı ve servet birikiminde diğer alt kırılımlara oranlara eşitlik hedefinden uzaklaşılıyor.13 Bu da dünya genelinde kadın liderliği ve kaynakların kontrol ve kullanımındaki eşitlik hedefinden halen ne denli uzakta olduğumuzu gösteriyor.

İkinci sıradaki Finlandiya ise dünya genelindeki cinsiyetler arası uçurumun kapatılmasında sahip olduğu yüzde 86’lık pay ile eşitlik hedefi için büyük önem arz ediyor. Alt endeks düzeyinde ise eğitime eşit erişim ve sağlık ve yaşam süresi başlıklarında 2021 yılındaki eşitlikçi yerini koruyor. Ekonomik katılım ve fırsatlar alt alanında geçtiğimiz yıla göre daha düşük bir sonuç elde edilmesinin nedeni olarak ise küresel pandemi koşullarında kadınların işgücüne katılımdaki azalan trendinin sürdüğü ve ücret eşitliği alanındaki geriye gidiş gösterilebilir. Ancak Finlandiya her şeye rağmen kadınların mesleki ve teknik işçi olarak işgücüne katılımında tam pariteyi korumuş ve kadın liderliği alanında bilhassa yasama, üst düzey ve yönetim pozisyonlarındaki payını 0,6 puan arttırmıştır. Kadınların siyasi olarak güçlendirilmesini değerlendiren bir diğer alt endekste ise dünya genelindeki cinsiyet uçurumunun yüzde 68’ini kapatmaktadır.

Sonuç yerine

Dünya Ekonomik Forumu’nun 2006’dan bu yana her sene periyodik olarak hazırladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporunun bu seneki sonuçlarına göre Türkiye 146 ülke arasında 124’üncü sırada yer aldı. Bir önceki yılın verilerine göre 9 basamak çıkmış gibi görünse de değerlendirilen ülke sayısındaki azalış Türkiye’nin göreli de olsa ilerlediğini değil cinsiyetler arası eşitsizlikte küresel olarak yerinde saydığını ortaya koyuyor.

Sayıların kendi başına bir anlamı yok. Türkiye’nin cinsiyet eşitliğinde neden son sıralarda yer aldığı sorusuna yanıt aramak kuşkusuz sayıların anlattığından fazlasını gösteriyor. Kadın liderliği bu kırılımlardan ilki. Gelişmiş olarak tabir edilen ülkelerdeki kadın devlet başkanlarının hizmet yılları ortalama 15 yıl civarındayken Türkiye’nin bugüne kadarki tek kadın başbakanı sadece üç yıl görev yaptı. Yine kabinede en fazla kadın temsilinin olduğu 54. Hükümet döneminde dahi sadece 4 kadın bakan vardı.

İkinci bir kırılım olarak gördüğümüz ve “karşılıksız emek faaliyetleri” de denilen ev işleri ve bakım hizmetleri, ülkemizde eşitsiz biçimde kadınların ve kız çocuklarının üzerine yüklenmiş durumda. Türkiye’de çalışan kadınlar hanehalkı ve ev bakımına 3 saat 35 dakikalık bir süre ayırırken çalışan erkekler günde yalnızca 46 dakika vakit harcıyor. Türkiye bu yönüyle cinsiyetler arası bakım emeği bölüşümünde dünyadaki en eşitsiz üç ülkeden biri olarak öne çıkıyor.

Küresel olarak en eşitlikçi olarak addedilen İsveç ve Finlandiya’da dahi eşitlik hedefinin uzağında kalan cinsiyetler arası servet eşitliği uçurumunda ise Türkiye, eşitliğin yüzde 65’ten az olduğu en eşitsiz ekonomiler arasında yer alıyor.

Türkiye’nin “umut” vaat ettiği düşünülebilecek belki de tek alan kadınların yükseköğretime kitlesel katılımı. Erken Cumhuriyet yıllarından bu yana hem kadınların üniversiteye gitme oranları hem de akademik pozisyonlardaki kadın sayısının yıldan yıla arttığını gözlemlemek mümkün. Nitekim, Türkiye akademilerindeki yüzde 45,4’lük kadın oranı, yüzde 40.6’lık Avrupa Birliği ortalamasından bir hayli yüksek. Ne var ki Türkiye’deki kadın bilim emekçilerinin sayısının göreli yüksekliği, eşitliği beraberinde getirmiyor. Kadınlar hem akademik hem de idari kadrolarda çoğunlukla alt pozisyonlarda yer alıyor.

Gelir ve cinsiyet uçurumu verilerinde ise, insan sermayesine yatırım yapan ve nüfuslarının iş ve aile yaşamını dengeleyen politikalar geliştiren İzlanda, Lüksemburg ve Almanya gibi ülkeler refah düzeyleriyle ön plana çıkarken, Türkiye’de ücret gelirlerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği artıyor. Öyle ki 2006 yılında yüzde 12 olan cinsiyetler arası ücret farkı 2019’da yüzde 20,7’ye kadar yükseldi.

Tüm bu manzara, Türkiye’nin kadın liderliğini öncelikleyen, toplumsal cinsiyet ve bakım emeğine bir arz kısıtı olarak bakmak yerine bakım ekonomisine yönelik yatırımı işsizliği ve yoksulluğu azaltan bir politika aracı olarak gören, kadınların emek karşılığı toplam gelirden aldığı payı yükseltecek, eşit ücret, eşit sosyal haklar ve eşit kariyer yolu ile tanımlanabilecek amaç odaklı liderlik programı ve eşitlikçi çalışma standartlarını hedefleyen politikalar geliştirmesinin elzemliğini ortaya koyuyor.

1 Global Gender Gap Report: Insight Report, July 2022 s.5.

2 Global Gender Gap Report: Insight Report s. 342.

3 Global Gender Gap Report: Insight Report, s. 7.

4 Doğruluk Payı: Hükümetlere Göre Türkiye’nin Kadın Bakan Sayıları

5 Global Gender Gap Report: Insight Report, July 2022 s. 8, s. 34.

6 Ayrıntılar için bkz: İpek İlkkaracan, Kijong Kim ve Tolga Kaya, “Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımlarının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği”, Ağustos 2015.

7 Global Gender Gap Report: Insight Report s. 40.

8 Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı https://wir2022.wid.world/

9 Alysson E.Light, Tessa M.Benson-Greenwald ve Amanda B.Diekmanb, “Gender representation cues labels of hard and soft sciences” Sayı 98, Ocak 2022.

10 Türkiye’de Yükseköğretim Cinsiyet Eşit(siz)liği Raporu 1984-2018 s. 8.

11 Global Gender Gap Report: Insight Report, s. 49.

12 DİSK Araştırma Raporu: Uluslararası Eşit Ücret Günü s. 1-5.

13 Global Gender Gap Report: Insight Report, s.25.

İlgili Makaleler

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

8 Mart 2025

Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

8 Mart 2025

Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

5 Ocak 2025

Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

9 Aralık 2024

Comments are closed.

© 2025 Her Hakkı Saklıdır.
  • Eşitlik

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun

    8 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarsız Bütçe

    9 Aralık 2024

    Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hareketinde Erkeklerin Rolü

    25 Kasım 2024
  • Barış ve Güvenlik

    Barış Savunucusu Jimmy Carter Hayatını Kaybetti

    30 Aralık 2024

    Nimet Nimettir!

    24 Aralık 2024

    Rahibeler, Mızıkçı Kabadayılar, Kayyımlar

    23 Aralık 2024

    Barış ve Huzur İçinde Yaşamak İstiyoruz!

    23 Aralık 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Siyaset

    Yerel Demokrasi İçin İş Birliği Çağrısı

    12 Ocak 2025

    Bakanlık: Kreşleri Kapatın CHP: Hodri Meydan; Gelin Kapatın

    26 Kasım 2024

    CHP Kadın Çalıştayı: Çare Eşitlikte

    25 Kasım 2024

    Trump ve Adamları

    18 Kasım 2024

    Kadınlar Tepkili: Hayatlarımıza, Haklarımıza, Hayallerimize Kayyım Atayamayacaksınız!

    10 Kasım 2024
  • Adalet

    Pınar Selek:Feminizm Olmadan Faşizmi Aşamayız

    3 Şubat 2025

    AİHM’den Fransa’ya Kınama: Seks Evlilik Yükümlülüğü Değildir

    27 Ocak 2025

    Gisèle Pelicot: Kimin Utanması Gerektiğini Dünyaya Gösteren Kadın

    24 Aralık 2024

    Narin Cinayeti Araştırma Önergesi İktidar Partileri Tarafından Reddedildi

    4 Ekim 2024

    2024 Hrant Dink Ödülleri Kadın Hakları Mücadelesine

    23 Eylül 2024
  • Emek

    Türkiye: Çalışan Kadınlar İçin En Kötü Ülke

    24 Nisan 2025

    DİSK:Greve Çıkalım. Hayatı durduralım.

    9 Mart 2025

    Yasaklamalara Rağmen Kadınlar Bizi Feminist Gece Yürüyüşü’ne Çağırıyor

    8 Mart 2025

    Polonez İşçileri Kazandı:Birleşen İşçiler Asla Yenilmez

    7 Ocak 2025

    Bedeni Hür Kadın Öğretmenler

    20 Ekim 2024
  • Kültür-Sanat

    Dünyaca Ünlü Kemancı Ayla Erduran’ın Ardından

    12 Ocak 2025

    Çin’de Feminist Komedi: “Her Story” ve Kadınların Mücadelesi

    5 Ocak 2025

    Viyana Filarmoni İlk Kez Bir Kadının Bestesine Yer Verdi

    5 Ocak 2025

    Demet Değil Mehmet Olsaydım İşim Daha Kolay Olacaktı

    9 Aralık 2024

    Oya Baydar: Hak Mücadelesiyle Geçen Bir Hayat

    2 Aralık 2024
  • Ekoloji
  • Podcast
  • English

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.