Türkiye AKP, MHP, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi ve Hüda-Par ile birlikte Meclis en sağcı ve muhafazakar dönemine giriyor. Peki bu Meclis yapısı LGBTİ+lar için ne anlama geliyor? Bundan sonra hak mücadelesine nasıl devam edilecek?

Türkiye AKP, MHP, Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi ve Hüda-Par ile birlikte Meclis en sağcı ve muhafazakar dönemine giriyor. Peki bu Meclis yapısı LGBTİ+lar için ne anlama geliyor? Bundan sonra hak mücadelesine nasıl devam edilecek?
MSLA Türkiye’den Sibel Yükler’e konuşan SPoD Genel Koordinatörü Oğulcan Yediveren, gelecek dönemde LGBTİ+ hareketi için yeni bir dil inşa etmenin ve yeni koalisyonlar kurmanın önemine işaret ediyor:
“Radikal sağ tüm siyasi varlığını karşıtlıklar üstüne kuruyor. LGBTİ+ karşıtı, aşı karşıtı, toplumsal cinsiyet karşıtı, göçmen karşıtı… Bu partiler peşinden sürüklenen kitlelerin yaşamını iyileştirmeye dair politikalar vaat etmiyor ve sıkça karşıtlıklar üzerinden nefret, tiksinti, öfke gibi duyguları uyandırarak bu kitleleri mobilize ediyor. Skandal yaratan ve sansasyonel söylemler ile çok hızlı dolaşıma giriyor, dikkat çekiyor. Bu partiler tüm mesaisini LGBTİ+ karşıtlığı üzerine harcayacak. Bu sebeple çok daha fazla çalışmalı ve bu çeşitli grupları bir araya getirebilen yeni siyaset biçimine karşı yeni bir dil inşa etmeli ve yeni koalisyonlar kurmalıyız.”
Kaos GL Derneği İnsan Hakları Uzmanı Defne Güzel de böylesi bir dönemde bütün kesimlerin, bütün hak gruplarının ve hakların hedefte olduğunu hatırlatıyor. “Bu yalnızca LGBTİ+’ların meselesi değil” diyen Güzel, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren herkesin gerici politikalara karşı ses çıkarması gerektiğini söylüyor:
“Bugün eğitim politikalarından yaşam tarzına kadar pek çok alanda herkesin özgür iradesi ve özgür, eşit gelecek umudu tehdit altında. O yüzden LGBTİ+ haklarını savunmanın önemi bir kez daha en güçlü biçimde açığa çıktı. LGBTİ+ haklarını savunmadan demokratik, eşit ve özgür bir geleceği yaratmak söz konusu değil. Dayanışma ancak LGBTİ+’larla birlikte mümkün. Dayanışmanın önemini günden güne hepimiz daha çok hissediyoruz.”
“Mücadele etmekten vazgeçmek gibi bir lüksümüz yok”
“Zaman bu baskının nereye doğru evrileceğini gösterecek fakat örneğin LGBTİ+ derneklerinin kapatılması demek örgütlenme özgürlüğüne balta vurulması demek. Ya da propaganda yasağı demek ifade özgürlüğüne balta vurulması demek. Bu yasakların hukuk önündeki karşılığını unutmamak gerekiyor” diyen Defne Güzel ise LGBTİ+’ların hak mücadelesinin de derneklerden ibaret olmadığının altını çiziyor:
“Bizler boşuna ‘Her yürüyüşümüz onur yürüyüşü’ demiyoruz. Hayatın her alanında var olmaya, hikayelerimizi ve taleplerimizi duyurmaya, bizlere dönük gerçekleştirilen hak ihlallerini görünür kılmaya devam ediyoruz. Bu mücadelenin içine doğuyoruz. Bu mücadeleyi doğduğumuz evle, mahalleyle, işyeriyle, okulla veriyoruz. Dolayısıyla en iyi bildiğimiz şeyi yapacağız.”
Yediveren ise LGBTİ+ mücadelesinin derneklerle var olmadığı gibi derneklerin kapanmasıyla da bitmeyeceğini söyleyerek, “Zaten halihazırda dernekler dışında sendikalar, siyasi partiler, üniversiteler ve hatta Meclis’te mücadelemize devam ediyoruz. Varoluşumuzu yasaklamaları mümkün değil. Her zaman olduğu gibi birbirimizi bulmanın, birbirimize ses olmanın bir yolunu bulacağız, buluyoruz çünkü örgütlenmek ve mücadele etmekten vazgeçmek gibi bir lüksümüz yok” diyor.
Meclis’te Cinsiyet Eşitliği ve LGBTİ+ Karşıtlarının Sayısı Arttı